"Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Kanunu'nun 20. maddesine göre Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde çalışan sivil memurlar asker sayılıyor. Bu sebeple sivil memurlarla ilgili işlemlerde Askeri İdari Mahkemesi'nde yapılıyor. Bu işlemlerde subaylar subayları koruduğu için siviller çoğunlukla kaybediyor. Kararları yargıya taşıma şansları da olmadığı için tek şans olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kalıyor. Bana gelen telefonlardan bildiğim kadarıyla TSK bünyesinde çalışan sivil memurların yüzde 80'inin depresyon tedavisi gördüğünü söyleyebilirim."
Sivil Memurlar ve Emeklileri Derneği (SİMED) avukatlarından Ahmet Kahveci, TSK'da çalışan sivil memurların sorunlarını bu sözlerle özetliyor.
Akşam gazetesinden Özlem Akarsu Çelik, TSK'daki sivillerin sorunlarını dün köşesine "Hani askeri vesayet bitmişti?" başlığı ile taşımıştı.
Buradan yola çıkarak görüştüğümüz SİMED avukatlarından Kahveci, AİHM'e taşınan dört davayı da takip ediyor.
Kahveci AYİM'in sorunlarının başında mahkeme heyetindeki dört kişiden ikisinin hukukçu olmamasını gösteriyor.
"Subaylar hep sivilleri karşılarında görüyor. Genelde subay subayı koruyor ve adil kararlar çıkmıyor. O yüzden sivil memurların kazanma şansı çok düşük. Bu nedenle AİHM'e taşıyoruz davaları.
"Askerin verdiği cezaya yargı yolu kapalı"
AİHM'e taşıdıkları dört dava hakkında bilgi veren Avukat Kahveci, henüz hiç birinin sonuca bağlanmadığını belirtiyor.
"Murat Kaynar, içtimaya zorla çıkarıldığı için üst komutanlığa başvurmuştuk. Sivil memurların asker olmadığını ve içtimaya çıkarılamayacağını söyledik. Ancak üst komutanlık diğer askerler gibi sivillerin de emirlere uymak zorunda olduğunu iddia etti. Biz de mahkemeye gittik. İşin esasına girilmedi ve dava konusu olamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verildi. Biz de adil yargılanma hakkı elimizden alındığı için AİHM'e başvurduk.
"Gökhan Güzel Şube Müdürü Albay tarafından 'Komutanım' değil 'Albayım' dediği için azarlanıyor. O da iç hizmet yönetmeliğini hatırlatarak 'Albayım' demeye hakkı olduğunu ifade ediyor. Emre itaatsizlik nedeniyle maaşından kesinti yapılıyor.
"Askeri Ceza Kanunu'na göre, tüm subaylar sivil memurların amiri değil ama belli bir birimde çalışanlar orada yönetici olan subayın astı sayılıyor. O nedenle 'amire saygısızlık' ve 'emre itaatsizlik' gibi gerekçelerle ceza verilebiliyor.
"Disiplin konusunda ya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu ya da Askeri Ceza Kanununu uygulayabiliyorlar. Amirler Askeri Ceza Kanunu'nu tercih ediyor. Çünkü bu kanunun 27. maddesi uyarınca verilen cezalara yargı yolu kapalı.
"Güler olayında da dava açtık, yargı yolunun kapalı olduğuna dair karar verildi ve AİHM'e gittik. Bu konuda kanunun değişmesi lazım. Mevcut halinde hakim isterse Askeri Ceza Kanununa göre, isterse Devlet Memuru Kanununa göre ceza veriyor.
"Fatma Aydın olayında da, Aydın Belge Kayıt Kütüğü'nü doğru hazırlamasına rağmen amiri olan subay doğru hazırlanmadığını söylüyor. Aydın'ın ısrarı üstüne subay, emrine itaat edilmediği gerekçesiyle yargı yoluna gidiyor ve Aydın'a, Askeri Ceza Kanunu'na göre 165 ve 171. maddelerden üç gün göz hapsi cezası veriliyor. Yargı yolu kapalı olduğu için adil yargılanma hakkımızın ihlal edildi gerekçesiyle AİHM'e gittik.
"Arslan Tütüncü olayında da kendisinin çalıştığı ildeki karargahta tüm subay astsubaylar rahatlıkla cep telefonuyla konuşuyorlar. Tütüncü de cep telefonuyla gidince askerlere yakalanıyor. 470 sayılı disiplin kanununa göre 10 gün göz hapsi cezası veriliyor. Yargı yolu kapalı olduğu için yargıya gitmedik. Doğrudan AİHM'e gittik.
Sivil memurlar "asker"
Avukat Kahveci, sivil memurların sorunlarını AİHM'e taşıyan ilk kişinin Mualla Gökçe İçen olduğu bilgisini veriyor.
2004'te emre itaatsizlik suçlamasıyla dört ay hapis yatan İçen'in AİHM'e başvurması üstüne Türkiye 2011'de 15 bin avro tazminat ödemeye mahkum edildi.
Bunun üstüne Askeri Yargıtay'ın, sivil memurların askeri mahkemelerde yargılanmamasına karar verdiğini söyleyen Kahveci, Anayasa Mahkemesi'nin de Askeri Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 10-C maddesinin anayasaya da aykırı olduğuna karar vererek sivillerin savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacağına hükmettiğini ifade etti.
"Şu an sivillerin ceza yargılaması konusundaki sorun çözüldü. Hapis cezalarını getiren ceza muhakemeleri konusunda siviller, sivil ceza mahkemelerinde yargılanacaklar. Şimdi idari yargılama usulünde de değişiklik olması lazım.
"İdari işlemler konusunda idare mahkemesine başvurulur. Eğer durum askeriyeyi ilgilendiriyorsa Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne gidiliyor. AYİM'in 20. maddesinde sivil memurların asker sayıldığı belirtiliyor. Bu sebeple sivil memurlarla ilgili işlemler de Askeri İdari Mahkemesi'nde yapılıyor.
"Bu durumda çoğunlukla siviller davaları kaybediyor. Oysa yargılama sivil idari mahkemelerinde görülse daha adil ve tarafsız yargılama yapılabilir.
Sivil memurlara formatına uygun mobbing
Avukat Kahveci'ye TSK içinde sivil memurlara karşı söz konusu uygulamaların yaygınlığını ve konuyu yargıya taşıyanların durumlarını soruyoruz.
"İçtima ya da spora çıkartma gibi konularda sıklıkla şikayet alıyoruz. Ancak TSK'ya bağlı her yerde böyle değil.
"Komutanlar bir yöntem bulmuş diyorlar ki 'ben onları içtimaya çıkartmıyorum, görevlendirme yapıyorum."
"Olayı AİHM'e taşıyan memurlar görevlerine devam ediyor. Ancak çeşitli mobbing uygulamalarıyla da karşı karşıya kalıyorlar.
"Çalışma saatlerini zorluyorlar ve özel hayatlarını yaşamaya şansları kalmıyor. Onun dışında altından kalkamayacağı işler de verilebiliyor. Ayrıca devlet memurlarının haftalık çalışma saati 40 saat olarak belirlenmiş. Ancak 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu'nda askeriyede çalışan sivil memurlar kapsam dışı bırakılıyor ve dolayısıyla bu yer yer 80 saati aşabiliyor.
"Bu durumda bir şey diyemiyorsunuz. Formatına uygun olarak mobbing söz konusu.
"Sorunlarımızla ilgili Milli Savunma Bakanı'na da gittik, milletvekillerine de aktardık ama yargıya başvurmamız söylendi ve sonuç alamadık." (EKN)