5 Kasım seçimlerinden Başkan olarak çıkan Donald Trump, yasal izinleri olmaksızın ABD'de yaşadıkları iddia edilen göçmenlerin topluca sınır dışı edilmelerine yönelik seçim vaadini yerine getirmek için bütün ülkede olağanüstü hal ilan edeceğini doğruladı.
Trump, yandaş Judicial Watch'tan (Adli Gözlem) Tom Fitton'ın sosyal medya paylaşımına aynı gece yanıt verdi. Fitton, yeni yönetimin böyle bir bildiri hazırladığına ve göçmenleri sınır dışı etmek için "askeri imkanları" kullanacağına dair raporlar olduğunu yazmıştı.
Trump, "DOĞRU!!!" diye karşılık verdi.
Trump 6 Ocak'ta toplu "tehcir" başlatacak
Trump, başkanlık yarışının son günlerinde Madison Square Garden'da düzenlenen bir mitingde göreve gelir gelmez toplu sınır dışı etmelere başlayacağına söz vermişti.
"1. Gün, suçluları ülkeden çıkarmak için Amerikan tarihinin en büyük sınır dışı etme programını başlatacağım," "İşgal edilen ve fethedilen her şehri ve kasabayı kurtaracağım ve bu vahşi ve kana susamış suçluları hapse atacağız, sonra da onları mümkün olan en kısa sürede ülkemizden kovacağız." demişti.
Göçmen düşmanları kabinede
Politico'nun haberine göre, Trump kabinesindeki kilit mevkilere göçmenlere karşı sertlik yanlılarını getirdi. Güney Dakota Valisi Kristi Noem, Senato onayı beklenmeden iç güvenlik bakanı olarak atandı. Eski ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Müdürü Tom Homan da "sınır çarı" oldu.
Homan daha önce toplu sınır dışı etme vizyonunu tartışmış ve suçluları ve ulusal güvenlik tehdidi oluşturanlara öncelik vereceklerini söylemiş, tek tek kişilerdense aileleri olduğu gibi sınır dışı etme seçeneğini de gündemine almıştı.
Homan, Pazartesi günü Fox News TV'nin "America Reports" programında "bu hafta plana son rötuşları yapmak için" Trump'ın Florida'daki malikanesinin bulunduğu Mar-a-Lago'ya gideceğini söyledi.
Homan, " Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza'nın (ICE) kelepçelerini çözme" ve tutuklamaları artırma planını yineledi, ancak bunu yapabilmek için daha çok kaynağa ihtiyaç duyacağını ve "bir sürü olasılık" olduğunu belirtti.
Trump seçim kampanyası boyunca, sınır dışı etme çabalarına destek vermesi için orduya bağlı asayiş birlikleri olan "Ulusal Muhafızlar"ı harekete geçireceğini vaat etmişti. Konuyu yakından bilen uzmanlar ABC News'a böyle bir hareketin, normalde yerel kolluk konularıyla ilgilenmeyen ordu açısından temelli bir değişim anlamına geleceğini söyledi.
Trump kampanya sırasında zaman zaman daha da ileri giderek binlerce askerin denizaşırı görevlerden geri çağrılarak ABD-Meksika sınırına konuşlandırılmasını önermişti.
Önlemler ne kadar insanı ilgilendiriyor?
ABD'de yasal göçmenlik statüsü olmadan yaşayan göçmen sayısının 11 milyon olduğu tahmin ediliyor. Amerikan Göçmenlik Konseyi'nin öngörülerine göre, bunların tamamını sınır dışı etmek için her yıl milyarlarca dolara harcamak gerekebilir.
Ayrıca, toplu sınır dışı etmelerin vergi geliri kayıplarına ve işgücü kıtlığına yol açarak daha geniş bir ekonomik zarara yol açması da söz konusu.
Göçmen işçiler: "Biz gidersek yemek yiyemezsiniz"
Kısa süre önce Trump'ın göç ve toplu sınır dışı etme planlarının Amerikan tarımsal sanayisi üzerindeki etkileri konusunda Kaliforniya'da ABC News Küresel Konular Baş Muhabiri Martha Raddatz'la konuşan Nisei Çiftçiler Birliği başkanı Manuel Cunha Jr. "İş gücümü elimden alsanız, yemek yiyemezsiniz. San Joaquin Vadisi'ne gidip söylediklerinizi yapmaya başlarsanız, iş biter. Ülke duracak, kelimenin tam anlamıyla duracak çünkü gıda sistemi olduğu yere çakılacak" demişti.
Tehcir karşıtları ne diyor?
Hukuk uzmanları ve yorumcular, Donald Trump'ın toplu sınır dışı etme politikalarının uluslararası hukuka göre insanlığa karşı suç olarak nitelendirilebileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Bu ihtimalin gerçekleşmesi, politikaların özellikle ırk, etnik köken veya diğer korunan özelliklere dayalı olması halinde, sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik eylemleri içerip içermediğine bağlı.
Eleştirmenler, Trump'ın milyonlarca belgesiz göçmeni sınır dışı etme, iş yeri baskınları uygulama ve ailelerin bölünmesini genişletme gibi planlarının, dezavantajlı gruplara orantısız zarar verebileceğini ve insan hakları ihlalleri konusunda sorunlar ortaya çıkarabileceğini savunuyorlar. Bazı hukuk akademisyenleri, insanlığa karşı suç tanımının, belirli gruplara zulmetmeyi amaçlayan kasıtlı bir devlet politikasının parçası olarak yürütülen sınır dışı etme gibi eylemleri içerdiğini vurguluyor.
ABD hukuku, göçmenlik uygulamaları için geniş yetkiler sağlarken, hedefli ve sistematik zulmü gösteren kanıtların varlığı halinde Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Roma Tüzüğü gibi uluslararası çerçevelere başvurulabilir. Ancak, ABD'nin uluslararası ceza mahkemeleriyle sınırlı etkileşimi göz önüne alındığında, gerçek kovuşturmanın çok sayıda yasal ve politik engelle karşı karşıya kalması olası.
Tartışma, göç politikasında ulusal egemenlik ile küresel insan hakları standartlarına uyum arasındaki gerilime odaklı. Bu konu, Trump planının ayrıntıları ve uygulaması netleştikçe yasal ve etik tartışmanın merkezinde yer almaya devam edecek.
Eleştirmenler, bu politikaların özellikle Trump yönetiminin ilk döneminde zaten tartışmalı olan aile ayrılıkları ve büyük ölçekli tutuklamalar yoluyla önemli insan acılarını teşvik etme olasılığını vurgulamışlardı. Temel insan haklarını ihlal eden veya belirli grupları orantısız bir şekilde hedef alan bir şekilde uygulanmaları halinde bu planlar potansiyel olarak uluslararası insan hakları çerçeveleri içinde incelemeye tabi tutulabilir.
Bununla birlikte ABD, eylemlerine uluslararası ceza mahkemesi standartlarını uygulamaktan tarihsel olarak kaçınmasıyla ünlüdür ve bu da küresel düzeyde bu tür politikalara karşı doğrudan hukuksal suçlamaları daha da karmaşıklaştıra gelmiştir.
(AEK)