Görsel: csgorselarsiv.org/Dilara Açıkgöz
İstanbul Beyoğlu’nda 9 Mart 2021 Salı günü “yüzü cerrahi maskeli ve kapüşonlu bir kişi” Suriyeli mülteci trans kadın Asya’ya yakıcı madde ile saldırdı.
Yüzü ve sırtında ağır yaralar oluşan Asya tedavi altına alındı. İki gözünde görme bozuklukları olan Asya, uzun süre tedavi gördü.
Asya’yı kezzapla öldürmeye çalışan Emre B.’yi ise Karabük Eskipazar’da jandarma yakaladı ve gözaltına aldı. B. ”kasten yaralama” suçundan tutuklandı.
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün (22 Ekim 2021, Cuma) hakim karşısına çıkan Emre B. ve avukatları, transfobik savunma yaptı.
Cinsel Taciz Ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu avukatları da Asya'nın avukatları olarak davayı takip etti.
Sanık: Trans olduğunu sonradan öğrendim
Sanık Emre B. şöyle dedi:
“Daha önceki beyanlarımı aynen tekrar ediyorum, bu eylem kasıtlı bir eylem değildir, kendisi beni bu madde ile tehdit etmiştir, olay günü de neden böyle yaptığını kendisine sorduğumda sinirlendiği için babama anlattığını söyledi, ben de kendisinden paramı istedim, param yok dedi, veriyor musun vermiyor musun deyince elimdeki bardağın ucunu tutarak çekiştirdi, sonra aramızda boğuşma başladı.
"Bu boğuşma neticesinde hem ben hem de o yaralandı, bu şahıs trans birey olduğunu saklayarak bizim dünyamızı başımıza yıktı, maddi olarak bizi sömürdü, onun yüzünden benim de yüzümde izler kaldı, aldığım eşyalarının borcunu hala ödeyemedim.
"Onun harcama yaptığı bana ait kredi kartının borçlarını hala ödeyemedim, cezaevinde maddi ve manevi zorluklar yaşıyorum, sağ oldukları halde anne ve babamı onun yüzünden kaybettim, ancak yine de böyle bir eylemin yaşanmış olmasından dolayı pişmanım, üzgünüm, beraatimi istiyorum.”
"Tahliye edilsin"
Sanık avukatı da bu tür davalarda yaygın olarak kullanılan "bilmiyordu" savunmasına sığındı ve şunları söyledi:
“Sanık ile katılan arasındaki ilişki sıradan bir ilişki değildir, sanık bekardır, katılan da kendisini bekar ve bayan olarak tanıtmıştır, bu durumda gerek sanığın gerekse ailesinin tarafların evleneceğine dair kanaati oluşmuş ve buna göre de hazırlıklar yapılmıştır, eğer katılanın trans birey olduğu bilinmiş olsaydı ne bu masraflar yapılır, ne de müvekkilimiz manevi olarak bu birlikteliğe devam ederdi.
"Müvekkilimizin en başından beri kandırılmış olması bizce haksız tahrik niteliğindedir ve haksız tahrik indirimini de azami oranda uygulanması gerekmektedir, kanaatimizce dosya tekemmül etmiştir, tevsi tahkikat talebimiz yoktur, karşı tarafın dinletmek isledikleri tanıkların doğrudan görgüye dayalı bilgileri bulunmaktadır, soruşturma aşamasında da bu tanıklar dinlenmemiştir. Müvekkilim yaklaşık 7 aydır tutukludur. Tahliyesini istiyorum.”
Tanık: Evleneceklerdi
Mahkemede konuşan tanık, Emre ve Asya’nın evlilik aşamasında olduklarını hatta Asya’nın gelinlikli fotoğrafları olduğunu belirtti. Sanık buna karşılık, “Tanık beyanlarını kabul etmiyorum, trans birey olduğunu bilmiyordum” dedi.
Son olarak konuşan sanık, “Önceki savunmalarımı aynen tekrar ediyorum, iddia makamının mütalaasını kabul etmiyorum, benim katılan ile tanışmalarım onun trans birey olduğunu öğrenmemden sonra başlamıştır, o zamana kadar herhangi bi sorun yoktu, ben tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, “Kasten yaralama” suçundan Emre B.’ye verilen 11 yıl hapis cezası verdi ve “haksız tahrik” yetkisini kullanarak cezayı 6 yıla düşürdü.
Türkiye Avrupa’da sondan ikinci
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği Avrupa’nın (ILGA-Europe) yıllık Gökkuşağı Haritası ve İndeksi’nin 2021 sonuçları Şubat 2021’de yayınladı.
İndekse göre Türkiye LGBTİ hakları konusunda bu yıl da sondan ikinci sırada yer alıyor.
Raporun Türkiye ile ilgili kısmında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Nisan ayında verdiği Cuma hutbesinde yaptığı değerlendirmeler hatırlatılarak, Covid-19 pandemisi nedeniyle LGBT+ topluluğunu sorumlu tutan açıklamalar olduğuna yer verildi.
Onur Yürüyüşü'ne katılanlara yönelik soruşturmaların devam ettiğini ancak geçen yıl içerisinde üç mahkemenin Onur Yürüyüşü ile ilgili konulan yasağı geçersiz kılan karar alması da "olumlu bir gelişme" olarak nitelendirildiği rapor, hak ihlallerini gözler önüne serdi.
LGA-Avrupa, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili son İlerleme Raporu'nda da "LGBTİ+ bireylerle ilgili durumun çok ciddi bir hal aldığına" vurguladığına da dikkat çekti.
"LGBTİ+ topluluğu günah keçisi oluyor"
Raporda, Avrupa ve Orta Asya'daki 17 ülkede siyasilerin 2020 boyunca LGBTİ+ topluluğunu hedef alan saldırgan açıklamalar yaptığı değerlendirilmesine yer verildi.
Paradis, "LGBTİ toplulukları, en başta günah keçisi ilan edilen gruplar arasında yer alıyor... Özellikle trans bireyleri hedef alan nefret söylemi artıyor. Durumun iyiye gitmekten çok daha kötüleşeceğine dair ciddi kaygılarımız var" dedi. Raporda, Avrupa Birliği (AB) üyeleri Polonya ve Macaristan'daki gelişmelerle ilgili kaygılar da dile getirildi.
Polonya'da milliyetçi iktidar partisine mensup siyasilerin seçim kampanyalarında "LGBT ideolojisi" ifadesini kullanarak bu topluluğa yönelik sert ifadelerde bulunduğuna dikkat çekildi.
“Avrupa’nın dibindeyiz”
Kaos GL İnsan Hakları Program Koordinatörü Murat Köylü, bianet’e yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadını uygulamaktan uzak olduğunu söylemişti.
"Avrupa'nın dibindeyiz" diyen Köylü şöyle konuşmuştu:
"Maalesef Türkiye kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadını uygulamaktan son derece uzak. Tersine, son yıllarda daha da geriye giden bir yaklaşım gözlemliyoruz.
"Örneğin başkent Ankara’da bir yılı aşkın süredir LGBTİ+ hakları ile ilgili her türlü etkinlik yasak. Mahkemeler de ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin apaçık ihlal edildiği bu yasağı destekler nitelikte kararlar verdiler.
"Öldürülen onca trans ve eşcinsele rağmen hala bazı medya organları nefret söylemi yayıyor; kişileri ve sivil toplum kuruluşlarını hedef gösteriyor; savcılıklar ise bunlarla ilgili herhangi bir girişimde bulunmuyor."
(EMK)