* Fotoğraflar: IMDB ve MUBI.
Bu yıl dünya çapında 14. kez kutlanacak Uluslararası Trans Görünürlük Günü (TDoV) ile transların yaşamını onurlandırmak ve trans hakları konusunda küresel anlamda farkındalık yaratılması amaçlanıyor.
TDoV, ilk olarak 2009 yılında aktivist Rachel Crandall tarafından kutlanmaya başlandı. Crandall, transların başarılarını onurlandırmaya adanmış herhangi bir gün olmamasıyla yola çıktı.
Bu yıl sosyal medyada #BeSeen, #TDOV ve #TransDayOfVisibility etiketleriyle transların yaşamlarının onurlandırılması ve "Ben varım" diyerek hikâyelerinin anlatılması sağlanıyor.
Uluslararası Trans Görünürlük Günü vesilesiyle dijital platformlarda izleyebileceğiniz beş dizi, belgesel ve filmi paylaşıyoruz.
Indianara
2019, Brezilya yapımı belgesel, devrimci trans kadın Indianara'nın, komünitesiyle birlikte Brezilya'daki transların hakları ve kurtuluşu için verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Siyasi partilerin saldırılarıyla ve Brezilya'nın eski devlet başkanı Jair Bolsonaro'nun sembolü haline geldiği totaliter rejimin yükselişiyle karşı karşıya kalan translar, Indianara liderliğinde bir direnişe geçiyor.
Indianara ve komünitesi sadece devlet yetkilerine karşı değil, yanlarında olduklarını iddia eden sosyalist ve devrimcilere karşı da mücadele vermek zorunda kalıyor.
Call Me Marianna
2015, Polonya yapımı filmde beden uyum süreci için ailesine dava açan Marianna, 40 yaşında sürece başlar.
Annesi tarafından yabancılaştırılan ve en yakın arkadaşları tarafından yok sayılan Marianna'nın sorunlarına bir de uyum sürecinde yaşadığı sağlık sorunları eklenir. Marianna başından geçenleri anlatmaya çalıştığı bir tiyatro oyununun provasında, bu grupla dayanışmaya başlar.
Dünya çapında film festivallerinden pek çok ödül alan film, her ne kadar üzücü bir anlatıya sahip olsa da sevginin ve aşkın, dayanışmanın iyileştirici gücünü göstermesi açısından büyüleyici.
Paris Is Burning
1990 ABD yapımı kült filmde 1980'li yılların sonlarına doğru, New York'ta yaşayan LGBTİ+'ların, özellikle de siyah transların düzenlediği balolara ve bu balolarda kurdukları örgütlülük anlatılıyor.
O yıllarda özellikle drag queen'lerin ve crossdresser'ların rağbet ettiği bir etkinlik olan balolarda, herkes kategorilere uygun olarak giyinip podyumda yürüyerek hem kendilerini istedikleri gibi ifade ediyor hem de birincilik ödülünü almak için yarışıyorlardı. Balolar o dönemde New York'taki altkültür gruplar arasında oldukça popüler.
Belgesel özünde bu balo kültürüne odaklanırken, bir yandan da New York'ta özellikle transların yaşadığı ve aynı evde yaşayanların aynı soyadını kullandığı LGBTİ+'ların hayatta kalma mücadelelerine, sağlık haklarına erişimlerinin ne denli güç olduğuna ve LGBTİ+'ların maruz kaldığı tüm diğer ayrımcılıklara mercek tutuyor.
Pose
İlk bölümü 2018'de yayınlanan ABD yapımı dizi, 2021'de yayınlanan üçüncü sezonuyla final yaptı.
Dizinin konusu Paris is Burning filmiyle benzer temada. Yine 1980'lerde LGBTİ+'ların, özellikle siyah transların yaşamlarına odaklanılan dizide, aynı evde yaşayan LGBTİ+'ların hanelerinin neye göre adlandırıldığı, yaşadıkları zorluklar ve çaresizlikler bu kez daha detaylı bir şekilde ele alınıyor.
Yıllar Affetmez
"Biz de Stonewall Yaşadık ama..."
Türkiye trans hareketinin hafızalardan silinmeye çalışılan tarihini anlatan Pembe Hayat Derneği'nin sözlü tarih çalışması.
Mikrofonun yaşam alanlarından sürgüne zorlanan ve barınma hakkı gasp edilerek nefret saldırılarına maruz bırakılanlarda olduğu sözlü tarih projesinde; dönem tanıklarının ağzından mücadelelerini, yaşadıkları zulümleri ve hak ihlallerini dinliyoruz.
İzlemek için buraya.
Transfobinin yeryüzünden silindiği bir dünya özlemiyle, 31 Mart kutlu olsun!
(TY)