"Trabzon şehri spor iptilası geçiriyor. İstanbul'da dans iptilası, Ankara'da ud, Trabzon'da futbol... Bunlar birer hastalık gibi yakaladıkları adamın yakasını bırakmıyorlar. Trabzon'da mahalle aralarında, ta Kavak Meydanı'na kadar ne kadar meydan, cami havlisi, bahçe varsa birkaç çocuk toplanmış! - Gol gol diye bağırıyor. Hele şu hafta tatilinin işsiz halkının Kavak meydanına doğru toplanması bu iptilayı azdırdı. Şimdi herkeste bir spor heyecanı var."
Sevecen Tunç'un İletişim Yayınları'ndan çıkan Trabzonspor kitabı bu sözlerle tanıtılıyor. "Trabzon'da Futbolun Toplumsal Tarihi, Mektepliler, Münevverler, Meraklılar" kitabının yazarıyla futbolu ve Trabzon'u konuştuk.
Öncelikle şunu soralım, şehr-i Trabzon'un futbola olan iptilasının sebebi nedir?
Tarihsel perspektiften bakıldığında Trabzon'daki futbol sevgisini kentin kaderinden bağımsız bir şekilde anlamak mümkün değil. Kozmopolit bir liman şehrinden söz ediyoruz.
Toplumsal hayatın oldukça canlı olduğu; çok kültürlü; dışa açık bir kent... Kendini Doğu'nun başkenti olarak konumlandırıyor. En azından 20. yüzyılın başına kadar bu böyle. Ancak yaşanılan bir dizi yıkım, başkentlik, bölgesel liderlik üzerine kurulu imgenin seyrini de değiştiriyor. Trabzon 20. yüzyıl boyunca kaybettiği iddiasını futbol üzerinden tekrar yakalamaya çalışıyor.
Kitabınızda 1920'li yılları bir dönüm noktası olarak belirtiyorsunuz, neydi o yılları ayrıksı kılan?
1920'lerin Trabzon'u savaşın ve işgalin ardından ekonomik ve toplumsal anlamda çöküntüye uğramış bir kent görünümünde. Ancak kentin ileri gelenleri-savaşın bitmesinin de etkisiyle- Trabzon'u eski müreffeh günlerine yeniden döndürebileceklerine dair bir inanç taşıyorlar.
Bu yıllarda yoğunlaşan imar faaliyetleri, artan kültürel etkinlikler ile sosyal hayattaki canlanma kentin fiziki ve ruhsal çehresinin yavaş yavaş değişmeye başladığının birer göstergesi...
Cumhuriyet'in ilanı bu toparlanışa hız katıyor. İşte futbol da böylesi bir ruh hali içinde kentin eğitimli üst sınıfı tarafından sahipleniliyor. İstanbul'da veya yurtdışında eğitim görmüş, futbolu oralarda öğrenmiş kişiler olarak sadece kendi aralarında maç yapmakla yetinmiyorlar; bölgeye futbolu öğretme hevesi ile çevre illere geziler düzenliyorlar.
Yine bu tarihlerde Türkiye'nin ilk futbol kitaplarından birini basıyorlar. Amaç yine aynı: Doğu'ya futbol öğretmek! Bir anlamda bölgesel öncülük iddiasını bu şekilde futbol üzerinden sürdürüyorlar.
Trabzonspor kimliği ne zaman yerleşti tam olarak?
Bence Trabzonspor kimliğinin yerleşmesi düşünüldüğünden daha çok zaman aldı. İdmanocağı ve İdmangücü rekabetinin ne kadar köklü olduğunu hesaba katın. Üstüne üstlük Trabzonspor'un 1965-1967 yıllarındaki kuruluş serüvenini incelerseniz, İdmanocağı'nın o dönem gündeminin bambaşka olduğunu göreceksiniz.
Ocak o yıllarda Türkiye Amatör Birincilikleri'nin en iddialı takımlarından. Onun derdi 1965'e kadar üç defa kazandığı amatör şampiyonada yeni başarılar elde etmek. Bu yüzden, ulusal düzeyde tanınan, başarılı ve köklü bir kulüp olarak ne isminden, ne renklerinden ödün vermek istiyor.
Bu, Trabzonspor 1967'de kurulduktan sonra da yeni kulübün kimliğine yansıyor. Taraftarlar da uzun yıllar başarılara alışmış oldukları için Trabzonspor'un bir türlü 1. Lig'e çıkamamasına tahammül edemiyorlar. Taraftar düzeyinde kimliğin oturması Birinci Lig'e çıkışın ardından başlayan efsane yıllara denk geliyor.
Trabzonspor'un Trabzon üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence Trabzonspor, Trabzon için bir "çıkış tüneli". Önemli bir aidiyet olmasının yanı sıra kentin, kent insanının ulusal ve uluslararası ölçekte temsil edildiği yegâne platform... Bu, gerçekten önemli bir nokta... Trabzonspor'un temsil ettiği değerler itibariyle ve bu değerleri ifade ediş biçimiyle Trabzonlular için değiştirici-dönüştürücü gücünün olduğuna inanıyorum.
Bu vesileyle başka bir konudan bahsedeyim izninle... Geçim kaynaklarının sınırlılığından yakındığımız Trabzon, spor organizasyonlarıyla anılmaya başlandı son yıllarda. Bu büyük uluslararası organizasyonların devamı gelecek gibi de gözüküyor.
Trabzon gibi 20. yüzyılda ekonomik itibarı sarsılmış liman kentleri için spor turizmi büyük önem taşıyor. Avrupa'da pek çok liman kentinin ekonomisi spor turizmi üzerinde yeniden yükseliyor. Bu nedenle Trabzonspor ile mücadele etmek için yahut diğer organizasyonlar vesilesiyle kente gelen yerli ve yabancı konuklara sunulan imkânlar ve gösterilen misafirperverlik, bir "spor kenti" olarak Trabzon'un iktisadi ve sosyal kaderini tayin edecek. İşte o yüzden bu konuyu ciddiye almalı, üzerine daha fazla kafa yormalıyız.
Kitaba nasıl tepkiler aldınız, sizce hak ettiği yeri buldu mu?
Kitaba ilişkin tepkiler, ortaya çıkan çalışmanın yazma sürecinde çekilen tüm sıkıntıya fazlasıyla değdiğini bana bir defa daha gösterdi. Kitap yerel ve ulusal basında kendinden çokça söz ettirdi. Onun da ötesinde ilk kitabımla okuyucu mektubu almanın o müthiş hazzını yaşadım! Kimler yoktu ki bana tebriklerini iletenler arasında...
Kitabın kapak fotoğrafında, 1934'te kurulan Trabzonspor'un on bir harfini formasında taşıyan onbir futbolcu var. Birkaç ay önce bir telefon aldım. Karşımdaki beyefendi kendini tanıtırken, "Ben o kapaktaki Trabzonspor'un O'sunun torunuyum" dedi. Bülent Bey, kitaptan onlarca adet satın almış eşine dostuna göndermek için. Dedesini ve Trabzon futboluna emeği geçen, unutulmaya yüz tutmuş isimleri hatırladığım ve hatırlattığım için bana teşekkür etti.
Zaten bu anlamda bir vefa borcuydu kitap benim için... Ve işte amacıma ulaşmıştım. Bundan büyük mutluluk olabilir mi? (UB/AS)