Uzun, pazar günü (25 Haziran) basın açıklamasının bitiminde yaşadıkları saldırının "organize ve planlı" olduğunu düşündüğünü de bianet'e söyledi.
bianet'in görüştüğü İstanbul Barosu avukatlarından Ergin Cinmen de, savcıların kamera görüntülerine dayanarak hem polisler hem de saldırganlar hakkında işlem yapmak üzere kendiliğinden harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Uzun: Beş haftada üç açıklama yaptık, üçüncüde saldırdılar
Uzun, pazar günü yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Trabzon Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği, iki haftada bir Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) adına F tipi cezaevlerindeki tecrit karşıtı basın açıklaması yapıyor. Bu üçüncü açıklamaydı. Açıklamalar hep aynı mekanda, Trabzon Meydan Parkı Atatürk Alanı'nda, aynı pankartla yapılıyor.
"Pazar günü saat 13'te basın açıklaması yapıldı. Ardından üç slogan atıldı. Tam pankart toplanırken, 40 yaşlarında biri, 'Slogan atmayın, gürültü kirliliği yapmayın' diye sataştı.
"Saat 13:15 sularıydı. Biz 'Eylem zaten bitti, ayrılıyoruz' dedik. Buna rağmen sataşmalarına devam etti.
"Biz konuşurken, sağdan soldan insanlar gelmeye başladı. Biri sarhoştu, ayakta zor duruyordu. Onlar da sataşmaya katıldılar.
Bu arada yaşlıca biri 'Türkiye tam bağımsız olmalı' sloganımızın üzerine "Türkiye tam bağımsız değil mi çocuklar" diye sordu. Onunla sohbet etmeye başladık.
Bu sırada kırmızı gömlekli biri sert bir yumruk attı. Göremedim. TV'de gördüm. Yerde de bir iki darbe aldım. Ayağa kalkınca kendimi savunmaya çalıştım.
"Dernekten Emra Kavut da bir darbeyle bayılarak yere düştü. Baygındı. Kaldırdık. Polisin de bizi o yöne doğru itmesiyle, parkın belli bir bölümünde toplandık.
"Polis bizi çembere aldı, saldırganlara müdahale etmedi"
"Burada biz polis çemberinin içindeyken saldırılar devam ediyordu. Polis buna izin veriyordu. Dokuz on kişi, çemberin içindeydik. Ama polisten saldırganlara hiçbir müdahale, dağıtma çabası yoktu. Saldırı şiddetlendi. İzleyiciler de arttı.
"Tuvalette dövdüler, biber gazı kullandılar"
"Daha sonra, polisler bizi zorla, müdahaleyle meydan parkı umumi tuvaletine soktular. Bir süre sonra saldırganlar bulundukları yerde olmalarına, uzaklaştırılmamış olmalarına rağmen, güvenliğimizin alındığını, polis otosuyla götürüleceğimizi söylediler.
"Biz güvenliğimizin olmadığını, polis otosuyla gitmek istemediğimizi söyledik. Bunun üzerine, biber gazı, tekme, tokatla karşılaştık. Tuvaletten çıktığımızda, komiserleri, kameraların önünde, 'Artık vurmayın' dedi. Yaka paça zırhlı araca bindirildik.
"Emniyet müdürlüğüne götürüldük. Gözaltında yaklaşık 2 saat kaldık. Emniyet Müdürü ve savcı geldi. Savcıya ifademizi verdik. 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet'le suçlandık.
"Biz de polislerle ve saldırganlarla ilgili suç duyurusunda bulunduk."
Uzun: Hiçbir tıbbi müdahalede bulunulmadı
Uzun, yaşadıkları tıbbi muayene sürecini de şöyle anlattı:
"Gözaltından önce ve salıverilme sırasında Trabzon Numune Hastanesi'ne götürüldük. Her ikisinde de sadece gözle bakılıp rapor yazıldı. Bu da tutanak gibi bir şey. Bir arkadaşımıza iki dikiş atıldı. Talep ettiğim halde ne ağrı kesici verildi ne de gözetim altına alındım. Şu ana kadar hiçbir tıbbi müdahale olmadı.
"Doktorun tuttuğu belgenin kopyası da elimizde yok."
"6 Nisan da organizeydi, bu da"
Uzun, geçen yıl TAYAD açıklaması sırasında yaşanan linç girişiminin de, pazar günkü saldırının da organize ve planlı olduğunu söylüyor.
"Tecritle ilgili bu üçüncü açıklamamızdı. Ben ilk ikisine katılmadım. Ama olaysız geçtiğini, sataşma dahi olmadığını biliyorum. Hepsinde de aynı sloganlar atıldı, aynı pankart açıldı, aynı mekan kullanıldı.
"Dün yaşanan yine bir organizasyon. 6 Nisan 2005'te olduğu gibi. Sivillerin ve resmi görevlilerin ortak organizasyonu. Tesadüfi değil, planlı bir saldırıydı. Amacı, açıklamaların önüne geçmek.
"Trabzon'da linç girişiminde bulunanlara 'Sizlere teşekkür ederiz' diyen bir emniyet müdürü var. TAYAD geçen yılki olayla ilgili 11 kişinin kullanıldığını söyledi ve şikayetini geri aldı. Ama kamu davası sürüyor.
"Aslında Trabzon'da saldırgan bir potansiyel yok. Şiddet yaşandıktan sonra durulma başlıyor, bir 'kuluçka dönemi' yaşanıyor, sonra yine şiddetle kendini gösteriyor. Orta düzey bir saldırı yok; ya en şiddetli hali ya da kuluçka dönemi var."
Cinmen: Kolluk kuvveti göstericinin düşüncesine göre davranıyor
Avukat Cinmen'se, "Bu olay yine bir linç girişimi" diyor.
"Kolluk kuvvetleri, ne yazık ki bu girişimlerde yeterli etkinlikte önlem almıyorlar. Sadece Trabzon meselesi değil bu; düşünce özgürlüğüyle ilgili davalarda da saldırganlara müdahale edilmedi.
"Kolluk, göstericinin düşüncesine göre davranıyor. Ama bu durumlarda pasif davranmayı sürdürürse, daha vahim sonuçlar bekliyor bizi." (TK/KÖ)