Aile kararıyla, töre ve namus adına işlenen cinayetlerde, mağdureye müdahil olacak kimse olmaması nedeniyle kadın avukatların istemi önem taşıyor.
Geçtiğimiz Cuma günü Bakırköy 5. Ağır Ceza'da görülen davada (10 Eylül) İstanbul Barosu, Gökkuşağı ve Amargi kadın kuruluşlarından avukatlar, taleplerinin reddi üzerine, "töre ve namus" gerekçesinin tüm kadınların yaşam hakkına saldırı olduğunu savunarak tekrar müdahil olma talebinde bulundular.
Kadınların bireysel müdahale talebi 3 Kasım 2004'teki duruşmada karara bağlanacak.
Öldürülme korkusuyla Bitlis'ten İstanbul'a gelen ve bu yılın Şubat ayında öldürülen bir çocuk annesi Güldünya Tören'in davasında, ilk olarak suçu 18 yaşından küçük kardeşi F. Tören üstlenmişti.
Kadınlar CEDAW'ı hatırlattı
İstanbul Barosu avukatları "namus" gerekçesinin tüm kadınların yaşam haklarına saldırı olduğunu, Tören'i yine ailesinin kararıyla öldürülmesi nedeniyle davada müdahil bulunmamasının önemini belirtiyor.
Kadın avukatlar töre ve namus adına işlenen cinayetlerde tüm sorumluların cezalandırılmasının bu cinayetlerin önlenmesi için önemli olduğunu söylüyor.
Baro avukatlarının müdahil olma gerekçelerinden bazıları şöyle;
* Kadınlar töre ve namus adına öldürülen ve yaşamları tehdit altında olan kadınları korumak için hukuki ve yaşamsal koruyucu tedbirler yok.
* Türkiye'nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) göre kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın temel bir insan hakkı ihlalidir. Kadınların töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için müdahil olma talepleri ve yeni hukuk yolları önem taşıyor.
* Barolar işkence ve yasadışı bekaret kontrolü gibi davalarda bir çok kez davalara müdahil olarak katılmıştır. (ÖG/YS)