Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Toprağı Kurtar” hareketine destek amacıyla 21 Haziran’da bisikletiyle Fransa’dan yola çıkarak, Güney Hindistan’a gitmeyi amaçlayan Nathalie Massè ziyaret ettiği ülkelerde toprağı korumak, ekolojiyi canlandırmak ve iklim krizine dair farkındalığı arttırmak amacıyla okullara gidiyor.
Çocuklarla ve gençlerle buluşuyor. Şimdiye kadar yedi ülkeden 4 bin kilometre kat eden Nathalie, “Toprağı Kurtar” hareketini başlatan Hintli yoga gurusu Sadhguru Jaggi Vasudev’den çok etkilenerek bu yolculuğu başlattığını söylüyor.
21 Mart’ta İngiltere’nin başkenti Londra’dan motosikleti ile 100 günde 24 ülke ziyaret eden ve 30 bin kilometre yol kat eden Sadhguru başlattığı “Toprağı Kurtar” hareketiyle insanların ve demokratik ülkelerin, ekolojinin ve toprağın yeniden canlandırılmasına yönelik yapılan anlaşmaların ve politikaların uygulanmasını teşvik etmeyi amaçlamış, 21 Haziran’da Güney Hindistan’a ulaşmıştı.
Sadguru’nun yolculuğunu tamamladığı gün, Fransa’da yolculuğuna start veren Nathalie ise söz konusu hareketin devam etmesi gerektiğine inanıyor. “Yola devam etmeliyiz. Eğer şimdi toprağımız için bir şeyler yapmazsak, 40 yıl içerisinde çocuklarımıza gıda adına yiyebileceği hiçbir şey kalmayacak. Bu acilen farkındalık yaratmak zorunda olduğumuz bir sorun” ifadelerini kullanıyor. İşte Nathalie’nin hikayesi…
"4 bin km yol etti"
Şimdiye kadar kaç ülkeyi ziyaret ettiniz?
Türkiye’ye kadar yedi ülkeden geçtim. Türkiye yedinci durağım. Fransa, İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve şimdi Türkiye’deyim. Ankara’ya kadar 4 bin kilometre yol kat ettim.
Ziyaret ettiğiniz ülkelerde nasıl tepkilerle karşılaştınız?
Şimdiye kadar ziyaret ettiğim ülkelerde çok sıcak şekilde karşılandım. Genelde çok sıcak karşılandı. Ziyaret ettiğim ülkelerde çok güzel toplantılar gerçekleştirdim. İlk olarak Fransa ve İtalya’daki ziyaretlerimde çevre dostu çiftliklere gittim. Yolculuğuma başlamadan önce bu proje için bir buçuk ay kadar hazırlık yapma şansım oldu. Böylece Fransa’da ve İtalya’daki organik çiftlikleri buldum ve bu ziyaretlerim planlıydı.
Oralarda çok güzel karşılandım. Bu tip organik tarımla uğraşan insanların iyi çalışmalar yapmak istediklerini ancak bu harekete dahil olmak, sosyal medyayı kullanmak için çok zamanlarının olmadığını gördüm.
Bu organik çiftlikleri ziyaret ettiğimde birkaç video çekerek sosyal medya hesaplarımda paylaştım ve bu çalışmaların görünür olmasını sağladım. Bu çok güzeldi ve çiftlikte beni ağırlayan insanlar da oraya gelip bunu yaptığım için çok memnun kaldı.
Tabi yolculuğum hep planlı bir şekilde gitmiyor. Bazen yolda giderken bazı görüşmeler yaptım. Mesela bir kentin belediye başkanıyla tanışırsam bana şuraya gidebilirsin gibi tavsiyelerde bulunabiliyor ve bağlantılarım böyle gelişti. Bu çok güzel. Çünkü yolculuğumun bir noktası bu. Her şey böyle ortamlarda gelişiyor. Gün be gün bağlantılar sağlıyorsunuz. Bazı beklenmedik kişilerle bu şekilde tanışabiliyorsunuz.
"Çocukların çok sözü var"
Gittiğin ülkelerde okulları gezerek çocuklar üzerinde toprağın yeniden canlanmasıyla ilgili farkındalığı arttırmayı amaçlıyorsunuz. Çocuklar bu sorunun ne kadar farkında?
Bu hangi okulları ziyaret ettiğime bağlı. Çünkü bazen kreşleri ziyaret ettiğim oluyor. Bazen de lise, kolej ve üniversiteleri. Fakat küçük çocuklar bile bazı şeylerin farkında. Mesela dün ziyaret ettiğim okuldaki çocuklar beş yaşındaydı ve toprakla çok ilgililerdi. Toprakla kurdukları ilişki onlar için çok doğal.
Benim yaptığım sadece sorunu anlatmak değil. Bunu sadece bir şeyleri çocuklara açıklamak olarak tanımlayamayız. Öncelikle toprağa basıyoruz. Çünkü bu çok önemli. Ben onlara soru sormaya başlıyorum. Bu çok farklı. Çocuklara soru sormak, üç, dört ya da beş yaşında olsalar bile çok önemli.
Bazen biz onların bilmediğini zannediyoruz ama onların söyleyecek çok sözü olabiliyor. Onlara sorduğumuz sorularla ilgili düşünmeleri için zaman vermeliyiz. Ne cevap veriyorlar bakmalıyız. “Toprakla ilgili sorunun ne olduğunu düşünüyorsun? Toprakla ilgili bir sorun olduğunu düşünüyor musun?” gibi sorular sorarak, onların bir şeyler söylemesini bekliyorum ve her zaman söyleyecek bir sözleri oluyor. Bu çok önemli. Bu tarz sorularla adım adım farkındalık sağlıyorum.
Son zamanlarda ekolojiyi korumak, iklim krizine dikkat çekmek için birçok çalışma ve projeler yapılıyor. Bu projelerin gerçekten etkili olduğuna inanıyor musunuz? Bu çalışmalar gerçekten içinde yaşadığımız dünyayı kurtarabilir mi?
Evet ekolojik sorunlarla alakalı projeleri daha fazla görüyorum gerçekten. Birçok proje ekolojiyle ilgili sorunları gündeme getiriyor. Bu çok güzel. Bu hafta sonu “Gıdamız Geleceğimiz” panayırında bunların bir kısmını gördüm. Bisikletimle yolculuk yaptığım sırada benim için hedeflerimin ne olduğu bir merak konusu değil.
Sanıyorum ben daha çok anda kalarak yaşamayı tercih ediyorum. Bir şeyleri gerçekleştirmek için yapmak zorunda olduğum şeyleri yapıyorum. Ayrıca daha çok insanın birlikte bu sorunu sahiplenmesi gerekiyor. Böylece liderler birçok insanın bu konuda ne kadar endişe duyduğunu fark edebilir.
Biz toprağı korumak ve yeniden canlandırmak için bazı yasaların yürürlüğe girmesini istiyoruz. Toprak için gereken en az yüzde altılık organik materyalin sağlanmasını talep ediyoruz. Bu ‘Toprağı Kurtar’ hareketinin öncüsü Sadhguru’nun talebi. Bu talep toprak için faydası olacak geçerli bir talep.
"Toprağı kurtarmak" adına sizin çözüm önerileriniz neler?
Bu konuda bir şey söyleyemem. (Gülüyor) Bu sorunu nasıl çözeceğimizi bilmiyorum. Birçok şeyin yapılması gerekiyor. Bildiğim tek şey ciğerlerimin hava kirliliğinden etkilendiği. Ülkeleri gezerken, büyük yollardan geçerken bunun ciğerlerim için çok kötü olduğunu biliyorum. Yaşadığımız dünyayı nasıl iyi bir yere getirebiliriz?
Dediğim gibi bu sorunun giderilmesi için birtakım yasalara ihtiyacımız var. Bu hareketin (‘Toprağı Kurtar’) öncüsü bireysel girişimlerin bu değişime katkıda bulunacağını, herkesin bahçesinde küçük değişiklikler yaparak, örneğin pestisit kullanmadan bir şeyler yapabileceğini ancak artık bireysel girişimlerin önemi kalmadığını söylüyor. Bunun için artık çok geç. Şimdi sorunun çözülmesi için kitlesel bir girişime gerek var.
Bu yüzden yasalara ihtiyacımız var. Bu şekilde toprağımızı geri kazanabileceğiz. Sadhguru’nun söyledikleri beni de çok etkiledi. Çünkü açıkçası ben de geldiğimiz nokta hakkında o kadar da bilinçli değildim. O yüzden de kitlesel bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Bu nedenle görünür olmak için sosyal medyayı kullanıyorum mesela.
"İlkim değişikliğini fark etmeniz için uzman olmanız gerekmiyor"
Türkiye’de özellikle bisiklet kullanma konusunda bir toplumsal cinsiyet ayrımcılığı var. Çoğu kadın çocukluğunda “erkekler bisiklete biner” “kızlar bebekleriyle oynar” anlayışıyla yetişti. Fransa’da böyle bir ayrımcılıkla karşılaştığınızı sanmıyorum ama siz ‘kadın ve bisiklet’ hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben kendimi bildim bileli bisiklet sürüyorum. Çok küçük yaşta bisiklet sürmeyi öğrendim. O yüzden benim için bisiklet sürmek çok doğal ve keyif aldığım bir eylem. İnsan olarak ne olduğumuzu bilerek ilerlemeliyiz ve neler yapabildiğimize bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Eğer kadınlar erkeklerle eşit değil ya da erkekler kadınlarla eşit değil diye bir anlayışla düşünürsek ilerleyebileceğimizi sanmıyorum. Bana da birçok kişi “Kadın olarak yalnız yola çıkacaksın, bundan korkmuyor musun? Tehlikeli gelmiyor mu?” diye sordu. Neden korkmalıyım ki? Kafamızdaki birtakım basmakalıp düşüncelerden kurtulmamız lazım.
Ne istiyorsak onu yapmalıyız, yaptığımız şeylerden keyif almalıyız ve bunu çevremizdeki insanlarla paylaşmalıyız. Bu anlayışın ancak bu şekilde sona ereceğini düşünüyorum.
Hindistan’a ulaştıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Yolculuğunuzu tamamladıktan sonraki hedefleriniz neler?
Şu an için sonrasında ne yapacağımı planlamadım. Bu hareketin öncüsü Sadhguru’nun gittiği Güney Hindistan’daki Isha Yoga Merkezi’ne gideceğim. Umuyorum Şubat ayında Coimbatore’ye varmış olacağım.
Son olarak herkese ne söylemek istersiniz?
Şu anda hepimizin neyin temel gereksinim olduğuna odaklanması gerekiyor. Temel konumuz toprak. Çünkü bize gıdamızı, hayatımızın temel taşını veren toprak. Şu an toprak ölmeye başladı.
İlkim değişikliğini fark etmeniz için uzman olmanız gerekmiyor. Bu yaz olanlar aslında kendini anlatıyor. Bazen hayata ve olanlara çok materyalist bakıyoruz. Şehirlerde yaşıyoruz. Parayı düşünüyoruz ancak doğayla bağımızı kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Esas ihtiyacımız olan şey bu. İleride çocuklarımıza kalıcı bir miras bırakmak istiyorsak bu hareketi desteklememiz paylaşmamız gerekiyor.
(Cİ/EMK)