* Fotoğraf: Pexels
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yuvam Dünya Derneği ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık’ın birlikte gerçekleştirdiği "Türkiye'de İklim Değişikliği Algısı Araştırması"nın sonuçları açıklandı.
Araştırma, Nisan 2021'de 15 yaş üstü yetişkin nüfusa yönelik gerçekleştirildi. 74 ilin 372 ilçesinde telefon görüşmeleriyle ulaşılan 3 bin 22 kişiye farkındalık, kırılganlık ve sorumluluk alanında 10 farklı soru soruldu.
Araştırmanın sonuçlarına göre, iklim değişikliğinin hava olaylarına ve doğaya etki ettiği konusunda toplumun dörtte üçünde yaygın bir farkındalık bulunuyor.
TIKLAYIN - Greenpeace: İklim krizi kapıyı kırdı
Kadınlar daha kırılgan
Araştırma kapsamında görüşüne yer verilen kişilerin yüzde 4’ü 15-17 yaş aralığında iken, 18 yaş üstü nüfusu eşit olarak 3 kümeye ayırınca yüzde 32’si 18-32, yüzde 32’si 33-48 yaş aralığında, yüzde 32’si ise 49 yaş ve üzerinde.
Rapora göre, her 3 kişiden 2'si iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını belirtiyor ve daha kırılgan hissediyor.
Cinsiyetlere göre bakıldığında kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğu görülüyor. Kadınların yüzde 23'ü İklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlayabileceğini söylerken, erkeklerde bu oran yüzde 38.
En çok gıdaya erişimde endişe
Toplumun yüzde 72’si iklim değişikliğinin olası etkilerinin başında gelen gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ederken, kişiler yüzde 54 oranla en çok sağlık problemleri ve yüzde 38 oranla da susuzluk yaşamaktan korkuyor.
Araştırmada kişilerin bireysel olarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik aldığı önlemler yüzde 83 oranında evde veya işyerinde enerji tüketimini azaltmak yönünde öne çıkarken, bu oranı yüzde 45 ile çevreye duyarlı markaların ürünlerini tercih etmek takip ediyor.
Kocabıyık: Araştırma umut verici
Araştırmanın sonuçlarına ilişkin açıklama yapan Yuvam Dünya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, "İklim krizi tartışmalarını somut gerekçeleri ile desteklemek ve oldukça karmaşık olan bu konuyu sanat, spor ve farklı iletişim yollarıyla topluma aktarmak istiyoruz” dedi ve şunları ekledi:
"İmkanlar azaldıkça , çaresizlik hissi artıyor. İklim krizi sosyal adaletsizlikleri de ortaya koyuyor. Karşımızdaki kriz çok büyük ve bu krizi de dünyadaki 8 milyar insanın yol haritası ve tercihleri belirleyecek.
"Bu araştırma bize neslimizin hikayesini değiştirebileceğimize ve bunun için toplumsal dönüşümün zemininin oluşmakta olduğuna, yuvamız dünyamızı iklim krizinin etkilerine karşı güçlendirmeye yönelik büyük bir umut verdi."
Ağırdır: Toplum değişimde istekli
KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise toplumun iklim değişikliği konusunu kavrama ve farkındalık konusunda herhangi bir sorunu bulunmadığını belirterek şunları söyledi:
"İklim değişikliğinin hangi olayları tetiklediğini sorguladığımızda, yüzde 61’i olağandışı mevsim olaylarının çoğalmasına, yüzde 59’u hava kirliliğine, yüzde 54’ü ise suya erişimin zorlaşmasına dikkat çekiyor.
“Üç temel mesele var; birincisi bu toprakların insanları problemin ne olduğunun farkındalar. İkincisi problem karşısında kendilerini kırılgan ve zayıf görüyorlar ve üçüncüsü bu konuda devletin öncülüğünde herhangi bir seferberlik veya politika üretildiğinde davranışı değiştirme konusunda arzulu ve istekliler.”
TIKLAYIN - Dünyada iklim krizini kişisel tehdit olarak algılayanlar arttı
Prof. Dr. Kurnaz: Çiftçi problemin farkında
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz da devlet ya da diğer kurumların harekete geçmesi halinde kişilerin bu hareketi destekleme yönünde çalışma arzusu içinde olduğunu söyledi:
"Yıllardır değişmeyen ve Türkiye’nin neresine gidersek gidelim konuştuğumuz konulardan biri iklim değişikliği. Sadece iklim değişikliğine sebepleri konusunda ayrışıyoruz. Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması’nın sonuçlarını incelediğimde beni en çok etkileyen konu, insanlar bir seferberlik oluşturulduğunda harekete geçmeye ve üzerlerine düşen görevleri yapmaya hazır.
"Yolumuz zor ve uzun. İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama konusuna önem vermeliyiz. Kendi problemlerimize yerelde çözümler oluşturmak durumundayız. Bu anlamda benim görüşüm sırt sırta durmayı ve kendi aramızda bir seferberlik yaratarak bu felaketlere karşı koyabilmemiz yönünde."
(TP)