1 Kasım seçimleri öncesi yapılan kamuoyu araştırmalarında çıkan sonuçlar, sandıktan çıkan sonuçlardan oldukça farklıydı. Kamuoyunda da genel algı 7 Haziran seçiminde alınan sonuçların aşağı yukarı 1 Kasım'da da aynı olacağı yönündeydi.
Muhalefetin bu algıya sarılması, AKP'nin de bu konuda Ankara katliamı sonrasında Ahmet Davutoğlu'nun "Oy oranımız iki puan arttı" açıklaması gibi bir iki açıklama haricinde oldukça sessiz kalması, algıyı pekiştirdi.
Şimdi tartışma şu noktada kilitlendi: Araştırmacılar ve biliminsanları ve hatta muhalefet partileri Türkiye toplumunu neden okuyamıyor? Bu soruları çalışma alanları arasında siyasi parti seçmenlerinin eğilimleri de bulunan araştırmacı-yazar Ahmet Kardam ve Ankara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Fatih Keskin'e sorduk.
Anket şirketlerinin yanılgısı
Doç. Dr. Fatih Keskin 1 Kasım seçimi için yapılan kamuoyu araştırmalarının düştüğü yanılgı için bu sektörün tarihine bakmak gerektiğini söylüyor.
Keskin bu tarihi kısaca şöyle özetliyor: "Türkiye’de kamu araştırma şirketleri 1980’lerde gelişti, 1990’lara kadar çok isabetli araştırmalar yaptılar. Ancak 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimlerinde de büyük bir hata olmuştu. Anketlerin hepsi Bedrettin Dalan’ın seçileceğini söyledi ancak Recep Tayyip Erdoğan seçildi. Sonraki 6-7 yıl, bu yanılgıdan sonra siyasal amaçlı araştırmadan vazgeçtiler."
Keskin 1 Kasım'ı "ikinci büyük yanılgı" olarak tanımlanabileceğini söylüyor.
"Normalde yüzde 2-2,5’luk bir yanılma payı vardır ancak bu seçimde bunun çok dışına çıkıldı."
Şirketlerin yanılgılarını açıklarken "dip dalgasını okuyamadıklarını" söylüyorlar diyor Keskin. Yani şirketler MHP ve HDP’den AKP’ye bu kadar oy geçeceğini kestirememişler.
Kardam: Yanlış örneklem metodu
Çalışma alanları arasında siyasi parti seçmenlerinin niteliklerini, kimlikleri ve eğilimleri de olan araştırmacı-yazar Ahmet Kardam, araştırma şirketlerinin genellikle yanlış örneklem yöntemi kullandığını söylüyor.
Kardam geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak şöyle açıklıyor durumu:
“Birincisi alanda araştırma yapan şirketlerin örneklem metoduna bakmak lazım. Örneklemi nasıl seçtiği çok önemli. Genellikle sadece cinsiyet, yaş, eğitim gibi kategorileriyle hareket ediliyor. Oysa rastgele hanelerin seçilmesi ve onlara gidilmesi gerekir. Fakat pahalı olduğu için genellikle yapılmıyor."
Keskin: Anketler sağlıklı yapılamadı
Fatih Keskin toplumu okuyamama nedenleri için yine kamuoyu şirketlerinden yola çıkıyor: "Kendilerince nedenleri var, Doğu ve Güneydoğu'daki anketlerin çok sağlıklı yapılamadığından bahsediliyor. Bu seçimde yüzyüze görüşme yerine telefon anketinin tercih edildiği söylendi."
"Sandık başında karar vermek"
Keskin, sandık başında son anda verilen kararın etken olduğu görüşünde:
"İktidar, artan şiddet sarmalarında kaos ortamına karşılık güçlü vaatler sundu seçmene. Son bir haftaya kadar da kararsızlığını sürdüren seçmen de kararını sandık anında iktidardan yana kullandı. Ancak bu anket şirketlerini masum kılmıyor."
"İktidar etkisi"
Keskin 1 Kasım seçimine has bir noktaya değiniyor: "Seçime iki üç gün kala iktidar kanadının siyasi figürleri anket verilerine rağmen epey vekil arttıracağını söyledi. Kamuoyuna yansıyan araştırma verileriyle siyasi iktidarın kendi yaptırdığı araştırmalar aynı değil bence. Kamuoyunun yanıltıldığını düşünüyorum."
Bu noktada Keskin'e göre seçmen hareketinde bu tavrın etkisi şöyle oldu: "Anket şirketlerinin oyları düşük göstermesinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak kararsız, yüzer gezer dediğimiz yani kemikleşmemiş seçmenin oylarını etkilediğini ve iktidara yönelttiğini düşünüyorum.
"Anketler de bir güç kullanımıdır en nihayetinde. Hiçbirimiz bilmiyoruz, hangi araştırma şirketi, kimin için, nerede, hangi yöntemi, ne kadar örnek üzerinden hangi sorular ve teknikle yaptı. Şu da var tabii, seçmenlerin bir kısmı yüzde 5-7’lik bir bölümü, hazırlıksız yakalandıklarında doğru yanıt vermiyorlar."
TIKLAYIN - ANKETLER NEDEN YANILDI?
Kardam: "Toplumsal psikoloji hızla değişti"
Bi seçmenin psikolojisiyle ilgili bir durum. Ahmet Kardam bu noktada toplumun son aylarda psikolojisinin değiştiğine dikkat çekiyor: "Çok kısa bir zaman diliminde çok hızlı bir değişim yaşandı. Bunu ölçmek kolay değil".
Ancak tıpkı Fatih Keskin gibi Kardam'a göre de bütün bunlar bu kadar büyük yanılgıyı bir ölçüde açıklıyor.
“7 Haziran’dan sonraki gelişmeler çok ani, hızlı, beklenmedik ve travmatik oldu. Yani seçmenin kafasının kendisi karışıktı, bu kadar büyük kaos içinde bunu doğru ölçmek zaten zordu.
“Burada şirketlerin özel bir hatasından bahsetmek haksızlık olur gibi geliyor. Bunu ölçmek normal koşullardan daha zordu.” (NV-YY/HK)
Ahmet Kardam kimdir?1969'da ODTÜ İdari İlimler Fakültesi Ekonomi Bölümü'nden mezun oldu ve aynı bölümde asistanlık yaptı. 1993-1998 yıllarında Veri Araştırma Şirketi'nde Ankara bürosu müdürü ve bilgi işlem merkezi sorumlusu olarak çalıştı. Türkiye'deki siyasi parti seçmenlerinin niteliklerini, kimlikleri ve eğilimlerini konu alan dört siyasi araştırmanın tasarımında, bulgularının değerlendirilmesinde ve raporlaştırılmasında görev yaptı. Çeviri ve makaleleri dışında yazdığı kitaplar: CHP Nedir Ne Değildir (1976), Türkiye'de Siyasi Kutuplaşmalar ve Seçmen Davranışları (Sezgin Tüzün'le birlikte, 1998), Eğrisi Doğrusu (Ayşe Bilge Dicleli ile birlikte, 2005), Mevlâna: Hamdım Piştim Yandım (2007), Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan / Direniş ve İsyan Yılları. Dipnot Yayınları, Mart 2011. |
Doç. Dr. Fatih Keskin kimdir?İletişim Fakültesi lisansından sonra önce ODTÜ’de yüksek lisansa başladı sonra SBF’de Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi’nde (Siyaset Bilimi Anabilim Dalı) yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’de NSDAP Propagandası üzerine yüksek lisans tezi ve Modern Demokrasilerde Politik Uzmanlar üzerine doktora tezi bulunmakta. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Siyasal İletişim, Türk Siyasal Hayatı ve Halkla İlişkiler üzerine dersler vermekte. Halkla İlişkiler ve Politik Profesyoneller ile ilgili iki kitabı bulunmakta. |
* Fotoğraf: Ilin Nikolovski - Makedonya/AA