Bütçeler, toplumsal cinsiyet açısından nötr değil; kamu harcamaları, kamu gelirleri ve vergilendirme yapıları, kadınlarla erkekler arasındaki gelir uçurumları derinleştirebiliyor veya daraltabiliyor. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliğinde önemli bir yere sahipler.
Toplumsal cinsiyeti gözeten bir bütçeleme, kadınlar için özel bir bütçe oluşturmak veya kadınlarla erkeklere eşit oranda para harcamak anlamına gelmiyor. Bunun yerine, hükümetin bütçede ortaya çıkan önceliklerini ve bu önceliklerin kadınlarla erkekleri, yanı sıra belli kadın ve erkek gruplarını nasıl etkilediğini inceliyor.
Örneğin, çocuk bakımı, barınma, asgari ücret ve vergilendirme, toplumsal cinsiyetle ilgili kritik konular; bu konulardaki kaynaklarsa doğrudan bütçeyle belirleniyor.
Araştırmalar, Avrupa Birliği ülkelerinde, kadınların aile, toplumsal yaşam ve iş için toplu ulaşımı daha çok kullandığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla, toplu ulaşıma ayrılacak kamu harcamalarındaki bir azalma; kadınların yaşam kalitesinde bir olumsuzluğa yol açmanın yanı sıra, emek pazarına katılımlarını da etkiliyor.
Toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelemenin nihai amacı, bütçeleri, toplumsal cinsiyet eşitliğine arka çıkacak biçime kavuşturmak.
Toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelemenin kadınlara ne yararı var?
Birleşmiş Milletler Kadın Fonu'nun (UNIFEM) rehberine göre, böyle bir bütçelemenin kadınlara yararları şunlar:
* Kadınları ekonomik olarak görünür kılıyor.
* Kamu gelirlerinin toplanmasının ve vergi yapısındaki değişikliklerin, kadınların hayatını erkeklerinkinden farklı olarak nasıl etkilediğini gösteriyor. Özellikle de örgütlenmenin olmadığı sektörlerdeki yalnız annelerin ve kadınların durumunu. Örneğin, Kanada'daki bir sivil toplum örgütünün çalışmaları, emeklilik tasarruflarıyla ilgili yapının kadınların aleyhine eşitsizliği ortaya koydu; böylece hükümet destekli emeklilik programlarında reform isteyen kampanyalar başlatıldı.
* Kadınlara ayrılan kaynakların nasıl harcandığını ayrıntısıyla gösteriyor. Örneğin Güney Afrika'daki toplumsal cinsiyeti gözeten bir bütçe analizi, aile içi şiddeti önlemeye dair yasanın çıkmasın karşın, yeterli finansal kaynak ayrılmadığını ortaya çıkardı.
* Politika üreticilerine, kadınların ve erkeklerin kamu harcamaları ihtiyaçlarıyla ilgili neyin öncelikli olduğunu gösteriyor. Örneğin 1996'da, ABD'deki bir kadın hakları örgütü, 1,3 milyon kadının yıllık sağlık bakımı harcamalarının F-22 savaş uçaklarına ayrılan 2,1 milyon dolarlık bütçeden alınarak karşılanmasını istedi.
* Verimliliği ve yurtiçi hasılayı artırıyor.
Bütçenin şeffaflaşması
Toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelemenin kadınların ekonomik eşitliğinin ötesinde yararları da var:
Şeffaf bütçe: Hükümet bütçelerinin etkili, etkin, hesap verilebilir ve şeffaf olmasına katkıda bulunuyor.
Sınama: Hükümetin açıkladıklarıyla, yürüttüğü politikaların gerçek etkileri ararsındaki farkı görmeyi sağlıyor.
Öncelikler: Bütçelerde yer alan asıl öncelikleri ortaya çıkarabiliyor. Örneğin, birçok ülkenin bütçesinde esas öncelik, borçları ödemek.
Katılım: Yurttaşların kamusal karar verme sürecine katılımı için bir zemin oluşturuyor.
Bütçeye toplumsal cinsiyet açısından bakmak
Bir bütçenin toplumsal cinsiyeti gözetip gözetmediğini görmek için şu sorular sorulabilir:
* Hükümet politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini azaltıyor mu, sürdürüyor mu, artırıyor mu?
* Kadınlar bütçede hangi harcamalara öncelik verirdi?
* Kamu harcamaları kadınlara ve erkeklere eşit getiri sağlıyor mu?
* Bütçenin kadınların zaman kullanımına etkisi nedir?
* Vergilendirme politikaları kadınları ve erkekleri nasıl etkiliyor?
* Kadınlar bütçe planlamasını nasıl etkileyebilirler?
* Kadınlar hükümetin toplumsal eşitlikle ilgili hesap vermesini nasıl sağlayabilirler?
STK'ler olmadan olmuyor
Sivil toplum örgütleri (STK), toplumsal cinsiyeti gözeten bütçeleme çalışmalarının olmazsa olmaz parçası. Hükümetleri uyarmaktan, yeni perspektifler oluşturmaya, bütçelerin gözlenmesine kadar birçok konuda öncülüğü STK'ler yapıyor.
Uluslararası yardım örgütü Oxfam, bu konuda çalışacak STK'lere şunları öneriyor:
1. Önce, belli bir sektörden ya da bakanlıktan -tarım ya da sağlık gibi- hizmet alan kadınların, erkeklerin, kız ve oğlan çocukların durumunu tarif edin.
2. Bu sektördeki hükümet politikalarının ve programlarının toplumsal cinsiyet uçurumlarını ele alıp almadığını inceleyin.
3. Bütçede saptadığınız sorunlara yeterli kaynak ayrılıp ayrılmadığını inceleyin.
4. Ayrılan paranın harcanıp harcanmadığını gözleyin. Bu paradan kimlerin yarar sağladığını da gözleyin. Örneğin, sağlık hizmetleri için ayrılan kaynak, kadınlara ve erkeklere hastaneler, klinikler, ek hizmetler üzerinden mi ulaştı; bu kadınlar ve erkekler yoksul muydu, zengin miydi, kırsal bölgeden veya kentten miydi?
5. İlk durum tespitinize dönün ve bütçenin, programların neyi değiştirdiğine bakın.
Dünyada toplumsal cinsiyeti gözeten bütçeleme hareketleri
Bütçenin toplumsal cinsiyeti gözeterek analiz edilmesine dair bilinen ilk çalışma, Avustralya'da 1994'te yapıldı. Hem hükümetlerin hem de STK'lerin ilgisi, 1995'te, Pekin'deki Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'nda arttı.
Bu konudaki ilk oluşum, 1995'te Güney Afrika'da bir grup kadın hakları savunucusu STK ve parlamenterin oluşturduğu karma komisyon oldu.
Ardından, benzer oluşumlar Uganda, Tanzanya, İsviçre ve Britanya'da hayata geçti.
Bugün dünyada, 60'ı aşkın ülkede, toplumsal cinsiyeti gözeten bütçeleme için etkinlik gösteren oluşumlar var.
Avrupa Kadınlar Lobisi, Avrupa Birliği yönetimlerinin toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelemeye hâlâ yabancı olduğunu söylüyor. Fakat birliğin birçok ülkesinde, STK'ler ve akademik çevreler bu konuda çalışmalarını yürütüyor.
Hükümetlerin doğrudan etkin olduğu iki ülkeyse İsveç ve Finlandiya.
Finlandiya'da Sağlık ve Sosyal İlişkiler Bakanlığı, toplumsal cinsiyetin bütçe üzerindeki etkisini ölçmek üzere çalışıyor.
İsveç'teyse, her bir bakanlık, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair hedeflerini ve amaçlarını belirliyor.
Maliye Bakanlığı'ysa, her yıl, ekonomik kaynakların kadınlarla erkekler arasında nasıl dağıldığına ilişkin özel bir rapor hazırlıyor. (TK/KÖ)
* Bu metni, Tolga Korkut derledi.