Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi, Sonbahar 2023’te yayımlanacak 44. sayısında dünyada ve Türkiye’de siyasi ve kültürel etkisi gittikçe artan toplumsal cinsiyet karşıtı politikaları ve bu politikalara verilen feminist yanıtları ele alıyor.
Derginin yazar-okur buluşmalarının başlığı “Toplumsal Cinsiyet Karşıtlığı ve Feminist Mücadele Deneyimleri” 27 Nisan’da gerçekleşen serinin ilk etkinliğinin konuğu “Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Tepki” başlıklı konuşmasıyla feminist tarihçi Joan Wallach Scott olmuştu.
12 Ekim’de gerçekleşen ikinci oturumun konukları ise “Neoliberalizm, Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Politikalar ve Feminist Stratejiler” başlıklı konuşmaları ile Jenny Gunnarsson Payne ve Sofie Tornhill oldu.
Seminer serisinin üçüncü ve son etkinliği 8 Kasım’da gerçekleşecek. Bu etkinliğin konukları “Toplumsal Cinsiyet ve Popülist Moment. Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Hareketler ve Feminist Direniş” başlıklı konuşmaları ile Agnieszka Graff ve Elżbieta Korolczuk olacak.
2006 yılından itibaren internette yayınlanan Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi feminist aktivizm ile feminist kuramın buluşabileceği, birbirini besleyebileceği bir zemin oluşturmayı amaçlıyor.
Feminist Yaklaşımlar Dergisi’nin Sonbahar 2023’te yayımlanacak olan 44. sayısının konusu, dünyada ve Türkiye’de siyasi ve kültürel etkisi gittikçe artan toplumsal cinsiyet karşıtı politikalar ve bu politikalara karşı ortaya çıkan feminist yanıtlar olacak.
Yeni sayıda toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin söylem, strateji ve politikalarını çözümleyen ve bu politikaların karşısında haklarını korumak ve yeni kazanımlar elde etmek üzere mücadele veren feminist hareketlerin deneyimlerini tartışan metinlere yer verilecek.
Agnieszka Graff ve Elżbieta Korolczuk
Bu konuşma, Agnieszka Graff ve Elżbieta Korolczuk’un Anti-Gender Politics in the Populist Moment (Popülist Momentte Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Siyaset) başlıklı kitaplarındaki temel kavram ve fikirlere dair genel bir bakış sunuyor.
Buna göre, son yıllarda toplumsal cinsiyetle alakalı (kürtaj hakları, cinsellik eğitimi, eşcinsel evlilik, vb.) haklar giderek daha etkili ve koordineli bir hal aldığı görülen küresel bir toplumsal cinsiyet karşıtı hareketin saldırısına uğradı.
Yazarlar, bu kampanyaların ortak noktasının, “toplumsal cinsiyet” kavramının şeytanlaştırılması olduğunu savunuyorlar ve kampanyaların arkalarındaki aktörlerin sağ popülist partilerle işbirliği yapma eğiliminde olduğunu belirtiyorlar.
Agnieszka Graff ve Elżbieta Korolczuk bu işbirliğini fırsatçı bir sinerji olarak adlandırıyor ve bunun nasıl işlediğini yakın tarihli üç vaka üzerinden gösteriyor: İspanya, Polonya ve Macaristan. Yazarlar, bu vakalar üzerinden toplumsal cinsiyet karşıtı kampanyaların ana temalarına ve arkalarındaki aktörlere bakıyor, toplumsal cinsiyet karşıtı dünya görüşünü inceliyor ve ardından popülist feminizm olarak kavramsallaştırdıkları günümüz feminist direniş dalgasına değiniyorlar.
Yazarlar, araştırmalarının Polonya’daki Kadın Grevleri üzerine olduğunu, ancak – bazen 4. Dalga feminizm olarak da anılan- benzer feminist hareketlenmelerin Arjantin, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de ortaya çıktığını belirtiyorlar. Yazarlar, popülist feminizmi kapsayıcı ve çoğulcu bir siyaset olarak tanımlıyorlar.
Buna göre, popülist feminizm duyguların yoğun bir şekilde işin içinde olduğu bir sürece işaret eder ve daha önce birbiriyle ilişki kurmamış kadınlar arasında yeni bir tür duygusal dayanışma oluşturur.
Peki, popülist feminizm, “halkı” etkili bir şekilde yeniden tarif edebilir ve sağ kanattan yayılan etno-milliyetçi ve ataerkil imgelere meydan okuyabilir mi? Güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?
(EMK)
Toplumsal Cinsiyet Karşıtlığı ve Feminist Mücadele Deneyimleri, Friedrich Ebert Stiftung’un desteğiyle gerçekleşiyor. Etkinliklerin dili İngilizcedir, Türkçe simultane çeviri olacaktır.