Dersi başlıyor. Katılım oldukça iyi. Sıralarda kadınlar çoğunlukta; söze Ekspres Dergisi Muhabiri İrfan Aktan başlıyor. Bir zamanlar Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları'nda eğitim almış Aktan, katılımcılara bakıp "Kadın ya da eşcinsel olmanız sizi her zaman toplumsal cinsiyete muhalif kılmayabilir. Kadın Çalışmaları gibi kürsülerin bu açıdan önemlidir. Erkeklerde bu derslere yoğun olarak katılmalıdır" diyor.
Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı altında Doç. Dr. Betül Yarar'ın herkese açık olarak yürüttüğü "Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet" dersindeyiz; konu "Medya ve Toplumsal Cinsiyet Eksenli Şiddetin Temsili".
Ders herkese açık ve her hafta değişik konuklar tarafından anlatılıyor. Bu derste İrfan Aktan'a Kanal D Haber Ankara temsilcisi Erhan Karadağ eşlik ediyor. Bir sonraki ders 8 Mayıs'ta.
"Toplumsal cinsiyetin farklı yönlerini ele alıyoruz"
Ders hakkında bianete bilgi veren Doç. Dr. Betül Yarar, feminist çevrelerde ve kamuoyunda şiddet denilince akla yalnızca "Kadına yönelik aile içi şiddetin" geldiğini belirtiyor. Dersin amacınınsa toplumsal cinsiyet eksenli şiddetin yalnızca bu yönünü değil farklı yönlerini de tartışmak olduğunu söylüyor.
Böylece feminist modelin ve söylemin genişleyeceğini ve daha da önemlisi radikalleşebileceğini ifade ediyor. "Örneğin" diyor Yarar, "Kürt kadınlarının şiddetle olan ilişkisini sadece aile içi şiddet meselesi temelinde ele alamazsınız. Bu yaklaşım ve söylem töre ve namus cinayetleri bağlamında hep gündeme geldi ve bir tür ötekileştirme işlevi gördü.
"Bu meseleyi bu tür ötekileştirici ve Kürt kadınlarının içinde yaşadığı savaş koşullarından soyutlayan söylemlerle ele almaya çalıştığınız anda feminist hareketin Kürt kadınlarıyla ilişki kurması mümkün olmaktan çıkar. Bu feminizmin Türkiye coğrafyasına yabancılaşmasının bir biçimidir...
Bunun dışında eril şiddeti anlamak için erkeklik ve şiddet ilişkisini ve normatif heteroseksizmin yarattığı tahribatı tartışmak gerekir. Ayrıca eril şiddetin sadece aile içinde değil, devlet, eğitim, medya gibi farklı toplumsal alanlarda uygulamaya sokulduğu düşüncesinden hareketle bu alanların da sorunsallaştırması önemlidir.
Böylece medyanın dilinin ve iktidarı elinde tutan hükümetlerin politik projelerinin kapsadığı şiddetin ne kadar toplumsal cinsiyetli olduğunun deşifre edilmesine katkıda bulunmak mümkün hale gelir. "
"Dersi kitaba dönüştürmek gibi bir niyetimiz var"
Yarar'ın Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı'nın tüm öğretim üyeleriyle kolektif biçimde yürüttüğü dersler bu nedenle açık oturum şeklinde düzenleniyor ve isteyen herkes derse katılabiliyor.
"Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eksenli Şiddetin Yasal Boyutları", "Hegemonik Erkeklik ve Şiddet", "Heteronormativite, LGBTT Kimlikler ve Şiddet" ve "Şiddet Gören Kadınlar Açısından Da(ya)nışma Merkezleri ve Kadın Sığınakları" başlıklı konular geçen haftalarda üzerinde konuşulan ders konularıydı.
Dersin konusu neyse o konunun farklı özneleri feminist ve demokratik bir platformda bir araya geliyor. Yarar, bu şekilde derse dair büyük bir dinamizm yakalandığı görüşünde.
"Şu ana kadar derse katılım oldukça iyi. Derste yapılan tartışmalar bitmek bilmiyor. Dersin ardından dersle ilgili görüşlerin çok olumlu olması, dersle ilgili böylesi bir övgüde bulunmamı kolaylaştırıyor." Bu ilgi dersteki tartışmaları, görüş alışverişini kitaplaştırma fikrinin gelişmesine de neden olmuş.
"Toplumsal cinsiyet konusunda eğitim şart"
25 nisan günü "Medya ve Toplumsal Cinsiyet Eksenli Şiddetin Temsili" konulu derste İrfan Aktan, yaygın medyada bir dönüşüm sağlanmak isteniyorsa işe ilk olarak muhabirlerden başlanması gerektiğini ifade etti. Eğitimli muhabirlerin haberdeki belirleyici rolüne dikkat çekti: "Muhabir eğer toplumsal cinsiyet alanında eğitimliyse ve kadın erkek eşitliğine inanıyor ve diline bunu yansıtıyorsa, editör istediği kadar ataerkil olsun muhabirin gidip topladığı bilgi haberde belirleyicidir."
"Hakikati aktarmak yeterince politiktir"
Alternatif medyaya da değinen Aktan "Alternatif medya gerçekten alternatif olur, hakikatleri yalın haliyle anlatır ve yaygın medyaya perspektif açısından haber atlatırsa bir süre sonra yaygın medya da kendisine çeki düzen verir" dedi.
"Feminist yayınların yaptığı temel hata kimi zaman haber yerine basmakalıp yargılar kullanması. Örneğin; 'Aşağılık erkekler bir kadın öldürdü, Ayşe'nin kanı yerde kalmayacak' gibi ifadeler. Elbette bu da yazılabilir.
Ama bir kadın öldürülmüşse bunun için aşağılık erkekler bir kadın daha öldürdü demeye gerek yok hakikati aktarmak yeterlidir. Çünkü hakikatin kendisi yeterince politiktir."
"Medyada kadının temsiliyeti arttırılmalı"
"Yaygın medya kadını her zaman cinsel obje ve meta olarak görme konusunda oldukça başarılı olmuştur."
Erhan Karadağ ise merkez medyanın kadına bakışını bu cümleyle özetledi. Fakat medyanın bunu kasten yapmadığını düşündüğünü de ekledi: "Zira medyanın dili her zaman erkek diliydi."
"Yaygın medyanın dilini değiştirmesi için alışkanlıklarından vazgeçmesi gerekir. Bunun içinde medyada kadın temsiliyetinin arttırılması gerekiyor" diyen Karadağda tıpkı Aktan gibi medyadaki dönüşümünün eğitimle sağlanabileceği görüşünde.
Kanalların reklam kazanma derdinde olduğunu söyleyen Karadağ, medyanın toplumsal bilinci arttırma gibi bir derdi olmadığını da söyledi ve ekledi: "Medya kadın meselesine çoğu zaman gazetelerin üçüncü sayfasından bakıyor."
Konuşmaların bitiminde, soru cevap kısmına geçildi. Öğrenci ve akademisyenlerden tabiri caizse soru yağdı ders üç saate yakın sürdü.
Bir sonraki ders 8 Mayıs'ta. Bu kez konu "Milliyetçilik-Militarizm ve Şiddet"; konuşmacılar ise Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmalarından Çiğdem Akgül, Vicdani Red hareketinden Deniz Özge ile Barış ve Demokrasi Partisi'nden bir isim konuşmacı olarak katılacak. Ders saat 13.30'da Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygula Merkezi (ATAUM) 15 No'lu sınıfta yapılacak. (SK/HK)