BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken çözüm sürecinin yasal zemine oturması amacıyla Toplumsal Barış ve Müzakere Yasası hazırladıklarını açıkladı.
Meclis’te yaptığı basın toplantısında, çözüm sürecinde Türkiye’nin hedeflenen noktada olmadığını anlatan Baluken, ateşkesin sürmesinin ve ölümlerin yaşanmamasının önemli olduğunu ama yeterli olmadığını söyledi, sürecin yasal mekanizmaya kavuşması gerektiğini vurguladı.
“Asıl olan; bu sürecin kalıcılaştırılması, çözüm ve barış sürecine evriltilmesidir. Her şeyden önce yürüyen görüşmelerin yasal bir güvenceye bağlanması, yasal mekanizmaya kavuşması gerekir. Şu an yürüyen sürecin tek bir yasal güvencesi yok.
“Bu sürecin başına yarın ne geleceği belli değildir. Karşılıklı çözüm iradesinin olması önemlidir ama bu yeterli değildir, bütün müzakere süreçlerinde olduğu gibi yasal zeminin ve mekanizmaların oluşturulması gerekir.”
Hükümetin bir an önce İmralı görüşmeleri ve yürüyen süreçle ilgili yasal bir zemin yaratmak için adım atması gerektiğini anlatan Baluken, BDP’nin hukuk komisyonunun bu konudaki çalışmasının tamamlanma aşamasına geldiğini de bildirdi.
“Bu sürecin yasal zemine kavuşturulması için Toplumsal Barış ve Müzakere Yasası’nı hazırlıyoruz. Tamamlandığında parlamentoya sunacağız. Yasalaşması için mücadele yürüteceğiz.”
Öcalan’ın görüşmeleri
Baluken Başbakan Erdoğan’ın Öcalan'ın gazetecilerle, sivil heyetlerle, farklı siyasal kesimlerle görüşme talebi hakkında “gündemimizde yok” demesine atıfta bulunarak bir an önce hükümetin gündemine girmesi gerektiğini ifade etti.
“Bu işi sürecin seyrine bağlamak yerine bir an önce ziyaretlerin önünü açarak, çözüm sürecini hızlandırmak daha doğru bir politik tutum olacaktır. Hükümet bu yöndeki talepleri hızla değerlendirmeli ve harekete geçmelidir.”
Rojava ve çözüm süreci
İdris Baluken Türkiye’nin Rojava’daki gelişmeler karşısındaki tavrını eleştirerek hükümetin “doğru bir tutum alması gerektiğini” ve Rojava’yla çözüm sürecinin bağlantılı olduğunu söyledi.
“Hükümetin ‘Rojava ayrı çözüm süreci ayrı’ şeklinde bir yaklaşım ortaya koyması doğru bir çizgi değildir. Çözüm süreci ve Rojava’daki gelişmeler birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bunun unutulmaması gerekir.
“Sayın başbakan dün akşam bir televizyon kanalında yaptığı değerlendirmelerde Rojava’daki gelişmelerle ilgili olarak “Oldu bittiye izin vermeyeceğiz” diyerek, müdahaleci bir tutum ortaya koymuştur.
“Sayın Erdoğan, Güney Kürdistan ve Bağdat Merkezi yönetimleriyle müşterek hareket ederek, Rojava’daki gelişmeleri engellemekte kararlı olduklarını söylemiştir.
“Bunu bir talihsizlik olarak görüyoruz. Türkiye’nin böylesi bir müdahaleci pozisyonda olması ne Türkiye ne Rojava ne de Bölge hakları tarafından kabul edilemez. Kaldı ki bunun bir meşruiyeti de yoktur. Rojava’nın geleceğine ancak, Rojava’daki halklar karar verebilir ve karar verilmiştir. Bunu kimse değiştiremez.
“Ne Türkiye’nin, ne başbakanın iddia ettiği gibi Güney Kürdistan yönetiminin ne de Bağdat Merkezi Hükümeti’nin buna yetkisi ve hakkı yoktur. Bu müdahaleci tutumun dayandığı bir meşruiyet de bulunmamaktadır.
“Dolayısıyla bu müdahaleci yaklaşımların biran önce terk edilmesi gerekir. Doğru olan çizgi, Rojava halklarının demokratik iradesini esas almak, doğru bir ilişki kurmak ve oradaki süreci desteklemektir.
“Türkiye’nin Kürt Yüksek Konseyi ve PYD’ye destek vermesi gerekir. Aynı şekilde Federal Kürdistan Hütümetinin de PYD’ye yaklaşımını gözden geçirmesi, demokratik ulusal ittifak ekseninde yaklaşması, müdahaleci arayışların bir parçası ve unsuru olmaması gerekir.” (YY)