Hancı, "Çocuk Suçluğuna yol Açan Sosyal Bir Yara: İç Göçler Çarpık Kentleşme" adlı araştırmasında, suçun evrensel bir olay olduğuna dikkat çekerek çocukları suça iten nedenleri şöyle sıralıyor:
"Sevgi yoksunluğu, yanlış veya eksik eğitim, baskıcı disiplin yöntemleri, çocuk istismarı, iç ve dış göçlerin oluşturduğu kültür çatışmaları, gecekondulaşma, yöresel gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, çocuğun erken yaşta çalışmak zorunda kalması, parçalanmış aileler, ailede suçlu birey örnekleri ile kitle iletişim araçlarındaki şiddet ve suçlarla ilgili programlar."
Göç ve yoksulluk çocuğu suça itiyor
Genellikle suçun köy ve küçük şehirlere göre büyük şehirlerde daha fazla işlenmekte olduğu saptandığını söyleyen Hancı, "Tönnies, Durkheim, Burkley, Tarde gibi bilim insanları da şehirleşmenin suçu artırdığı kanaatine varmışlardır. Şehirleşme ile sosyal kontrol mekanizması işlevini yitiriyor. Şehirde kimse birbirini tanımadığı için suça elverişli bir ortam oluşuyor" diyor.
Göç nedeniyle kültürel farklılıklar düşmanlık ve gerginlik meydana geldiğini ve yaşanan kültür çatışmasının en çok çocukları etkilediği belirten Hancı, şu noktalara dikkat çekiyor:
* Kente ailesiyle birlikte ya da tek başına gelen çocuk yeni çevresinde farkına vardığı heyecanlı, serüvenli, renkli bir hayatı düşleyecek ve elde etmeye çalışacaktır.
* Kentte kavuşacağını sandığı eğlence, macera, şöhret ve zenginlik beklentisinin yanında yetersiz eğitim ve yetenek eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde edemeyeceği düşüncesine kapılan çocukların, kentte değişen geleneksel aile yapısının çocuğu koruyan yaptırım gücünün zayıflaması, ailenin sosyal kontrol fonksiyonunu yerine getirebilecek başka kurumların olmaması nedeniyle suça daha kolay yönelme olasılığı büyüktür.
* Erkek otoritesini yitirmekten korkmakta, kadın ve çocuklar daha bağımsız olmak istemektedirler. Bu kültür çatışması en çok genç kuşakları etkiliyor. Kent yaşamına hazır olmayan çocuklar bir yandan da dışarıdan göç edenlere karşı kentlilerin önyargıları yüzünden toplumsal yaşamdan soyutlanıyorlar.
Toplumdan dışlanan ve gelişemeyen çocuk
"Ekonomik güçlükler nedeniyle çocukların okula gönderilmeleri ikinci planda kalıyor diyen Hancı, "Çocuklar ailelere destek olmak amacıyla çalışmak zorunda kalıyor. Sonuçta ya ayakkabı boyacılığı, hamallık, midyecilik gibi niteliksiz işler yapıyor ya da dilencilik, tombalacılık, kaçak sigara satma gibi işlere karışıyorlar" diyor.
Hancı, erken yaşta çalışmak zorunda kalan çocukların eğitimden uzaklaştığını ve kişisel gelişimini tamamlayamayarak zarar görmeye açık hale geldiğini belirtiyor. (KÖ/EÜ/BB)