Proje Danışmanı Prof. Dr. Oğuz Polat ve Koordinatör Tanzer Gezer'in, projenin durumu hakkında bilgi verdiği toplantıya İl Sosyal Hizmetler Müdürü Azmi Gülşen, ÇOGEM Müdürü Mustafa Sarı, Kimsesiz Çocuklar Derneği Başkanı Nurhayat Şahin, Sağlık Müdürlüğü'nden Dr. Hülya Tekin de katıldı.
Cinsel ve fiziksel istismar evden kaçma nedeni
Proje Koordinatörü ve Dernek İkinci Başkanı Tanzer Gezer; çocukların evden kaçma nedenlerinin başında ilk olarak fiziksel, ikinci olarak ise cinsel istismarın geldiğini ve istismarın ciddi bir halk sağlığı problemi olduğunu belirtti.
Gezer, projenin çocuklara yönelik gizli kalan cinsel istismar olaylarının gün yüzüne çıkartılmasında yardımcı olmak, buna maruz kalan çocuklara tanı, tedavi ve yargı aşamalarında destek vermek; çocuklar, gençler ve ebeveynlerini cinsel istismar ve üreme sağlığı haklarında bilinçlendirmeyi amaçladığını ifade etti.
İstismar konusunda bilgisizlik beklenen başvuruyu engelliyor
Türkiye genelinde hizmete geçmiş olan 0 216 450 54 54 numaralı "alo destek ve ihbar hattı"na bir yılda 10 bin ihbar gelmesinin beklendiğini belirten Gezer; "26 Eylül 2006'ya dek gelen çağrı 2 bin 274 ile kaldı. İhbar mekanizmasının neden çalışmadığına ilişkin bir araştırma yaptık. İstismar hakkında bilgisizlik, nereye ve nasıl ihbar edileceği konusunda bilgisizlik, kurum ve kuruluşlara olan güvensizlik, ispiyonculuk damgası korkusu, istismarcıdan korkma ve mağdurun yüz yüze konuşmaktan utanması gibi sebepler başta geliyor." dedi.
En çok ihbar 6-11 yaş arası kız çocukları için geldi
Gezer, çocuk, genç ve ebeveynleri bilinçlendirmek, ihbarları kabul edip mağduru ve yakınlarını hakları konusunda bilgilendirmek, destek veren kurum ve kuruluşlara yönlendirmek, çağrılardan elde edilen verileri analiz ederek sağlıklı sosyal politikaların hazırlanmasına zemin hazırlamak gibi işlevleri olan destek hattına İstanbul'dan yüzde 44.5, Ankara'dan yüzde 6.9, Mersin'den ise sadece üç çağrı alındığını söyledi.
16 üniversite öğrencisi operatörün, projenin başından itibaren günde üç vardiya olarak kesintisiz hizmet vermeye devam ettiğini anlatan Gezer, projenin üçüncü yılını doldurduğunda pilot proje olmaktan çıkıp Sağlık Bakanlığı'na devredileceğini bildirdi.
Gezer hatta yapılan çağrılara ilişkin istatistikleriyse şöyle sıraladı:
* Bilgilendirme çağrısı yapanlar yüzde 26, ihbar yüzde 30, prosedür bilgisi edinme çağrısı ise yüzde 23. Sokak çocukları bildirimi yüzde 27, cinsel istismar yüzde 22, duygusal istismar çağrısı yüzde 1, ensest yüzde 6 ve ihmal çağrısı ise yüzde 4'lük oranlardan oluşuyor.
* İhbar çağrısı yapanların mağdurla olan yakınlığına bakıldığında bu çağrıların yüzde 31'ini yabancılar, yüzde 15'ini tanıdık, yüzde 10'unu mağdur, yüzde 10'unu ise ebeveyn veya akraba tarafından yapılmış.
* Mağdurların yaş grubuna bakılırsa yüzde 11 oranında 0-5 yaş arası, yüzde 15 oranında 6-11 yaş arası, yüzde 13 oranında 12-17 yaş arası, yüzde 1 oranında ise 24-29 yaş arası çocuk ve gençler istismara uğruyor. Çocuklara yönelik istismar ihbarlarının yüzde 16'sı erkek, yüzde 41 oranında kız çocukları için yapılmış.
* İhbarların yüzde 47'si hakkında çeşitli sebeplerle işlem yapılamamış, mağdurlar yüzde 5 oranında Baro'ya, yüzde 18 oranında çocuk polisine, yüzde 10 oranında polise, yüzde 1 oranında sağlık kuruluşuna ve yüzde 12 oranında sosyal hizmetlere bildirilmiş.
Yerel bazda bir kapasite oluşturma çalışması yapıldığını ve Sağlık Bakanlığı tarafından yüksek göç etkileri görülen, sağlık hizmetlerine ulaşmada eşitsizlik olan 10 ilde düzenlenen toplantılara toplam 321 uzmanın katıldığını söyleyen Gezer şunları kaydetti:
"Bu çalışmalar sonucunda her ilde yüzde 32'lik bilgi artışı ve cinsel istismar olgularında sağlık hizmetlerine ulaşmada yüzde 5'lik artış olduğunu tespit ettik. Kırkar saniyeden oluşan on çizgi film, 1500 adet kaynak kitap gibi eğitim materyali üretimi yaptık. "
Yılda en az 10 bin çocuk cinsel istismar mağduru
Adalet Bakanlığı verilerine göre, yılda ortalama 10 bin çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını, fakat bu rakamların buz dağının sadece suyun üstünde kalan kısmı olduğunu belirten Proje Danışmanı ve Dernek Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat; dünyada çocuk istismarının her geçen gün yayılma hızını artırdığını, istismarın önlenmesi konusunda alo-imdat ve bilgilendirme hattı projelerinin koruma çalışmalarında lokomotif rol oynadığını söyledi.
40 milletvekilinden birinden karşılık geldi
Proje Danışmanı Prof. Dr. Oğuz Polat, TBMM'de de çalışma yaptıklarını belirterek, "40 milletvekilli ile yüz yüze görüşme yapıldı. Amacımız, Meclise en az 1 yazılı soru önergesi verilmesi veya konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasıydı. Bu yönde sadece bir milletvekili soru önergesiyle katkıda bulundu" dedi.
CHP Adana milletvekili Gaye Erbatur'un Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'ya bakanlığa bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren "Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı"na gelen çocuk istismarına ilişkin yazılı soru önergesinde bulunduğunu anımsatan Polat, şunları kaydetti:
"Bakan Çubukçu tarafından verilen cevapta, Nisan 2006 tarihi itibariyle 10 çocukla ilgili istismara yönelik ihbar çağrısı geldiği belirtildi. Bunların da yüzde 60 fiziksel, yüzde 20 duygusal, yüzde 10 cinsel istismarla ilgili olduğu vurgulandı. Bu hat çok iyi işletilemedi. Çok sayıda kişi bu hattın varlığından bile habersiz."
SHÇEK yetersiz
Prof. Dr. Polat, konunun tarafları olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile çocuk polislerinin tek başına çalışmasının yeterli olmadığını söyledi.
Sorunun çözümü için farklı meslek dallarının bir araya gelmesi gerektiğini anlatan Polat, şöyle devam etti:
"Bugün iş birliğinin yeterli olmadığını görüyoruz. SHÇEK kanunla çocuktan sorumlu tutulmuş kurum olmasına rağmen, özellikle son dönemde meslek elemanları olmayanların atanmasından dolayı iş yapamaz hale gelmiş durumda. Koruma kararı alırken bile iş bilmemezlikten kaynaklanan bir şekilde çocuk aileye yollanıyor. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne imza atmış bir ülke olarak çocuğun yüksek yararı adına her şeyi yapmayı taahhüt etti. Ama, bunu yapamıyor. Kurumların düzgün işletilmesi gerekiyor." (ND/KÖ)