“Devletler toplu mezar pratiğini, ideolojisine ters düşen kişilere karşı bir cezalandırma yöntemi olarak kullanırken, sadece mezarlara attıkları insanları değil, onların ailelerini, politik olarak aidiyetlerinin olduğu örgütleri, hatta sonraki kuşakları cezalandırma ve bir korku atmosferi oluşturma amacı güdüyor.”
Van’ın Çatak ilçesinde 18 yıl önce öldürülen ve toplu mezara gömülenlerin aileleri, cenazeleri almak için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
13 Ekim 1998’de Çatak ilçesinin Kayaboğaz köyü Görentaş yaylasında güvenlik güçleri ve PKK’liler arasındaki çatışmada 22 örgüt üyesi ve 14 köy korucusu öldü. Köy korucularının cenazeleri ailelerine teslim edildi. Ancak öldürülen gerillaların cenazeleri olay yerinde açıkta bırakıldı, cenazeleri ailelere ulaştırmak için herhangi bir yasal işlem yapılmadı.
Savcılıklar ve çeşitli mahkemelere yapılan başvuru ve itirazlar “zamanaşımı” gerekçesiyle sonuçsuz kalınca, aileler Mustafa Malğaz, Beşir Apakhan, Melek Avci, Tekin Gültekin, Muzaffer Parlak, Zeynal Arduç ve Mehmet Durak, avukatları Turan Ece aracılıyla AYM’ye başvurdu.
“İşkence fotoğrafları dosyadan çıkarıldı”
Gerillalarla ilgili mahkeme sürecinin tıkanmasının ardından yapılan suç duyurusunda, çatışmada sağ yakalanan gerillaların işkenceyle öldürüldüğü iddiası da yer almıştı. AYM başvurusunda da işkence iddiası şöyle anlatıldı:
“Çıkan çatışmada başvurucuların yakınlarından bazıları sağ olarak ele geçirildi ancak yapılan işkence ve insanlık dışı muamele sonucu yaşamlarını yitirdiler.
Silahlı grubun liderliğini yapan Abdullah Malğaz ve diğer birkaç kişi kafaları kesilerek teşhir edildiler.
Bu anlatımları doğrulayan en temel delil, cenazelerin tespit ve teslimi için Çatak Sulh Hukuk mahkemesinde açılmış 2013/16 esas sayılı dosyadır. Dosyada yaşamını yitirenlere ait 29 fotoğraftan sadece 24’ü dosyaya sunulmuş 5 adet fotoğraf işkence ve kafa kesme iddialarını doğrular nitelikte dosyaya konulmamıştır.
TIKLAYIN - ÇATIŞMADA SAĞ YAKALANANLAR DA ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?
100 biner TL tazminat talebi
Başvuru dilekçesinde, “işkence ve insanlıkdışı muamele yasağının”, yasalar ve uluslararası hukuk kurallarına aykırı şekilde ihlal edildiği ifade edildi:
“Anayasa’nın 17. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2, 3, 13. maddeleri, 10 Aralık 1984 tarihli İşkencenin Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi ile 18 Aralık 1992 tarihli Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri'nin ve diğer anayasal haklarının ihlal edildiğinin tespitine karar verilmesini talep ediyoruz.”
Anayasa Mahkemesi başvurusunda ayrıca, başvurucular için 100 biner TL tazminat talep edildi. (AS)
Ne olmuştu? |
12 Ekim 1998'de Van Çatak'a bağlı Kayaboğazı köyü Görentaş yaylasında TSK ile PKK arasında çıkan çatışmada resmi kaynaklara göre 22, PKK'ye göre 27 gerilla yaşamını yitirdi. Gerillaların cenazeleri ailelerine teslim edilmedi. Temmuz 2011'de Çatak'ta toplu mezar bulunduğu haberini alan aileler, kendi çocuklarının da orada olabileceğini düşünerek İnsan Hakları Derneği Van Şubesi'ne başvurdu. İHD'li avukatlar Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, "toplu mezarın açılması, DNA testinin yapılması ve kemiklerin yakınlarına teslim edilmesini" istedi. Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Ağustos 2011'de "kovuşturmaya yer olmadığına" ve "taleplerinin hukuk mahkemesi yetkisinde olduğuna" karar verdi. Erciş Ağır Ceza Mahkemesi de kararı onadı. Olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşındı. AİHM, 20 Mart 2013'teki yazısında, kapatılan dosyanın hukuk mahkemesine taşınıp taşınmadığını sordu. AİHM'in bu yazısı üzerine Avukat Ece, Çatak Asliye Ceza Mahkemesine başvuru yaptı, mahkeme ise dosyaya Sulh Hukuk Mahkemesinin bakmasına karar verdi. Ece de Çatak Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 26 Nisan 2013'te başvuru yaptı, dava açıldı, ilk duruşma 14 Mayıs 2014'te görüldü. 21 Ağustos 2014'te bölgede keşif yapıldı, bazı kemiklere ulaşıldı. Elde edilen bulgular Adli Tıp Kurumu'na gönderildi, Adli Tıp kemiklerle ilgili kimliklendirme yapılamadığını belirterek kemikleri geri gönderdi. Çatak Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın 29 Eylül 2015’te görülen 10. duruşmasında, mahkeme “yetkisiz olduğuna” karar verdi. Dosya Çatak Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi. 13 Kasım 2015’te Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı’na tekrar suç duyurusu yapıldı. Suç duyurusuna, “zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle” kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Takipsizlik kararına, 28 Aralık 2015’te Van Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nden itiraz edildi. Van 1.Sulh Ceza Hakimliği bu itirazı da reddetti. Bunun üzerine 22 Şubat 2016’da Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldı. |
(AS)