Konferansa katılacak delegeler İşçi Partisi'nin siyasetini değerlendirecek, eleştiri ve önerilerini sunacaklar.Geçmiş dönemde uygulanan politikalar burada masaya yatırılacak, gelecek dönem uygulanacak politikalar için vizeler bu konferansta istenecek.
Kısacası İşçi Partisi'nin ve Yeni Sol teorisinin geleceği bu Konferansta sıkça tartışılacak. Kabine adına başbakan ve bakanlar konuşmalar yapıp politikalarının ne kadar doğru olduğu konusunda delegeleri ve konferansa katılanları ikna etmeye çalışacaklar.
Zorlu hesaplaşma
Tony Blair ve kabinesi dahil hiç kimsenin şüphesi yok ki bu konferans mevcut hükümet için son yılların en zorlu hesaplaşması olacak. Hükümetin başta Irak savaşı olmak üzere, sağlık, eğitim ve sosyal haklar politikası tahmini zor olmayacak şekilde ciddi eleştirilere maruz kalacak.
Bazı yorumcular bu konferansın sonucunda Tony Blair'in zafer sağlayıp ya parti içinde desteğini arttıracağını yada siyasi ömrünü tamamlayacağını düşünüyorlar. Böyle bir sonuca yol açar mı bilemem ama Tony Blair'in bu hafta İngiltere'de en çok terleyecek insan olacağını herkes çok iyi biliyor.
Yüzde 52 güven duymuyor
Geçen hafta içinde yapılan bir araştırmanın sonuçları kamuoyuna açıklandı. Buna göre Tony Blair'in liderliğindeki İşçi Partisi 1987'den bu yana kamuoyu desteğini kaybettiği en kötü dönemi şu anda yaşıyor. Toplumun yüzde 52'si İşçi Partisi'ne güvenmediğini ifade etmiş durumda.
Bu konferansa delegeler dışında İşçi Partisi'ni destekleyen sendikalar da katılacaklar. Sendika liderlerinin koltuk altlarında hükümetin hiç de hoşuna gitmeyecek eleştirilerle dolu kalın dosyalarla yola koyulduğunu da biliyoruz.
Özellikle sosyal haklar, işten çıkarma oranının yüksekliği, toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin takındığı katı tavır, özelleştirme politikaları, emeklilerin hakları konularının yanı sıra artan vergiler ve Irak savaşı sendikaların sıklıkla gündeme getireceği konular olarak göze çarpıyor.
"Irak" Çarşambaya
Hükümet konferansın gündemini Irak savaşı ve sonuçlarının ilk elden gündeme gelmemesi için mümkün olan şekilde düzenlemiş durumda.
Bu düzenleme parti içinden pek çok insanın tepkisini çekiyor. Irak politikası en iyimser ihtimalle Çarşamba günü gündeme gelecek gibi görünüyor.
Bu durum elbette arada verilecek önergelerle değişebilir ancak şu andaki düzenlemeye göre bu konudaki tartışmalar Çarşamba günü Savunma Bakanının konuşması sırasında gündeme gelecek gibi görünüyor.
Savaş karşıtları yine meydandaydı
Cumartesi günü dünyanın 60 yeriyle birlikte Londra'da da Irak'taki işgalin bitmesi ve Filistin'e destek için bir miting düzenlendi. 80 ila 100 bin arası katılım olduğu söylenen mitingi benimde izleme şansım oldu.
Mitinge katılımın savaş öncesi yapılan tarihi gösterilere oranla çok düşük olmasının bir kaç sebebi var elbette. Önceki gösterilere katılan ve bu gösteriye gelmeyen insanların çoğu bu gösterinin İngiliz ve Amerikan askerlerinin çekilmesi talebi üzerine olmasından pek memnun değiller.
Bu elbette bu insanların işgali desteklediği anlamına gelmiyor. Bu insanların kendini rahat hissetmemesinin sebebi savaş karşıtı mücadelenin cevap bulması gereken büyük bir sorunun cevabının henüz olmaması .
Dünyayı kim kontrol edecek?
Savaş karşıtları henüz Amerikan ve İngiliz Askerleri çekilsin de kim gelsin? Onlar çekilirse kim ülkeyi kontrol edecek? sorularına cevap veremeyecek durumda. Cumartesi günkü eylemi organize eden Savaş Karşıtı Koalisyon da bu cevabı bilmiyordu.
Amerikan ve İngiliz askerleri çekilsin, Birleşmiş Milletler ve diğer ülkeler Irak'a asker göndermesin, diyorlardı ama ülkenin kim tarafından nasıl kontrol edileceğini söyleyemiyorlardı.
Irak halkı kontrol etsin, sözleri arada duyulsa da kimse ülkenin bu haliyle halk diye ifade edilen ancak kimsenin kolaylıkla tanımlayamayacağı bu kesim tarafından nasıl kontrol edileceğine dair sorunun cevabını yeterinde alamıyordu.
Değişen "a" ve "i" ile gelen büyük yalancı
Bu mesaj karmaşasına rağmen aşağı yukarı herkes Blair'in İngiliz halkına yalan söylediğini ve bu sebeple hemen görevi bırakması gerektiğini yüksek sesle haykırıyordu.
Blair'in soyadındaki 'a' ve 'i' harflerinin yerleri değiştirilip soyadı yalancıyı (Liar)çağrıştırmak üzere "Bliar" olarak yeniden düzenlenmiş ve bütün pankartlara yansıtılmıştı. B harfini de Big (Büyük) kelimesini temsilen aldıklarını düşünürsek Blair'in adı kendi ofisinde 500 metre mesafede Büyük Yalancı'ya çıkıyordu.
Mitingin yapıldığı meydan Güney Afrika'nın özgürlüğü için oldukça anlamlı olan bir yerdi. Bu alanın hemen sol tarafında şuanda Güney Afrika temsilciliği olarak kullanılan ve Nelson Mandela'nın özgürlüğü için önünde sürgünde yaşayan politik Güney Afrikalıların 20 yıldan fazla eylem yaptığı, diğer adı Özgürlük evi olan bina duruyordu.
Mandela heykeli dikilecek
Nelson Mandela serbest bırakıldıktan sonra arkasında Tony Blair olduğu halde bu binanın balkonundan meydanda bulunan yüz binlerce insana ilk konuşmasını yapmıştı.
Londra'nın İşçi Partisi'nden politikaları sebebiyle ayrılan Sosyalist belediye Başkanı Ken Livingstone şimdi bu meydanı yeniden düzenletti ve yakında o meydana bir Nelson Mandela heykeli dikmek istiyor.
Bu kadar Nelson Mandela'dan bahsetmemin sebebi gösteride Nelson Mandela da Savaşa ve Tony Blair'in politikalarına yeteri kadar sesini çıkarmadığı için eleştirilerden payını aldı.
Helikopter ve Türkiye
Sinema yönetmen Ken Loach, İşçi Partisi Sol Kanat Milletvekili Jeremy Corbyn, eski İşçi Partisi milletvekili ve savaş karşıtı aktivist Tony Benn, 1 ay içinde İşçi Partisi'nden ihracı karar bağlanacak olan, Saddam'dan para aldığı iddiaları daha sonra çürütülen milletvekili George Galloway ve El Cezire televizyonunun öldürülen muhabirinin eşinin yanı sıra Müslüman örgütler, sendikalar ve politik partilerin temsilcileri meydanı dolduran kalabalığa saatler süren konuşmalara yaptılar.
Tony Blair 500 metre mesafeden bu kalabalığın sesini duydu mu bilmiyoruz ama alanın üstünde sürekli uçan üç helikopter gönderilerek çıkartılan sesten kalabalık konuşmaları duymuyordu.
Bir kaç konuşmanın bu durumu protesto eden ifadelerinden sonra helikopterler bir süre kayboldu ama George Galloway konuşmaya başlayınca tekrar geldiler. George Galloway'de fırsatı kaçırmayıp bir bağlantı kurdu helikopterlerle ilgili.
Vietnam savaşında Amerikan elçisinin kapıya dayanmış Vietnamlılardan kaçmak için elçiliğin arka bahçesine inmiş bir helikoptere binerek kaçtığını, şimdi Amerikalıların da Irak'tan böyle bir helikopterle kaçmak zorunda kalacağını ve o sebeple o helikopterlerin buraya değil başka yere gönderilmesini söyledi.
Bir kaç konuşmacı da konuşmalarında Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine e karşı olduklarını ifade ettiler.
George Bush geliyor, şenlik başlıyor
Mitingde konuşulan bir başka konuda George Bush'un Tony Blair tarafından 19-21 Kasım günlerinde İngiltere'ye resmi ziyaret için davet edilmesiydi. Herkes bu ziyarete karşı olduğunu ifade ederken George Galloway, "bırakın gelsin, bu iyi bir fırsat, gelsin de ne olacağını görsün," diye görüşlerini ifade etti.
Bütün savaş karşıtları şimdi kendilerini George Bush'un ziyaretine hazırlıyor. Büyük eylemlerin olacağının habercisi konuşmalar yapıldı sırasıyla. Bush kaldığı süre içinde Kraliçenin sarayında ağırlanacak.
Dr. Kelly soruşturmasında rapor bekleniyor
Kitlesel silah uzmanı ve Savunma Bakanlığı ve Hükümet danışmanı Dr. David Kelly'nin intiharının arkasındaki sebepleri araştırmak üzere kurulan bağımsız soruşturma komisyonu ifade alma çalışmalarını tamamladı.
Soruşturmayı sürdürmekle görevlendirilen Lord Hutton'ın adıyla anılan Soruşturmanın sonuçlarına ilişkin rapor Kasım ayı içinde yada Aralık başında açıklanacak.
Özellikle BBC ve Hükümetin ortaya çıkan bilgi ve itiraflarla çok zorunda durumda kaldığı soruşturmanın sonuçlarını kestirmek zor ancak BBC'nin gazeteciliği ile başta savunma bakanlığı olmak üzere hükümetin çeşitli eleştirilerle karşılanacağını herkesin ortak tahmini. (MG/NM)