Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) Hayır Platformu İzmir Bileşenleri, Üzüm Üreticileri Sendikası(Üzüm-Sen), Tütün Üreticileri Sendikası (Tütün-Sen), Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) İzmir Temsilciliği, ortak açıklamalarında, Meclis'ten yasanın geri çekilmesini, ülke ve üretici yararına düzenlemelerin yaşama geçirilmesini istedi.
"Tarımda dışa bağımlılık derinleşecek, gıda güvenliği hakkı kalmayacak"
Örgütler, tasarının tohum alanından kamuyu çektiğini, sektörü ve gıda güvenliğini çokuluslu şirketlerin ve yerli taşeronlarının egemenliğine terk ettiğini vurguladı.
Örgütler, yasanın getireceklerini şöyle özetliyor.
Çiftçi de tüketici de mağdur olacak: "Kendi yerel tohumunu ve çeşitliliğini giderek kaybeden çiftçilerimiz 1 kg domates tohumunu 18-20 bin dolar fiyatla almak zorunda bırakılıyor. Tohum da dahil her türlü girdinin giderek uluslararası şirketlerin eline geçtiği bir sistemde üretici sözleşmeli üreticilikle ürettiği ürününü maliyetine ve maliyetinin altına satmak zorunda kalıyor. Tüketici ise üreticinin eline geçen gelirin yaklaşık 6 kat üstünde fiyatla tüketmek zorunda bırakılıyor."
Gıda güvenliği kâr histerisinin eline bırakılıyor: "Tasarının 'yetki devri' başlıklı maddesiyle; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tohumluk üretimi, sertifikasyonu, ticareti ve piyasa denetimi alanlarındaki yetkisini, tohumculuk faaliyeti ile uğraşan alt birlikler tarafından kurulacak 'Türkiye Tohumcular Birliği'ne süresiz olarak devredecek. Böylece, üretim yapanın kendisini denetlemesi gibi akla ve kamu yararına aykırı bir hüküm, yasa maddesi haline getirilmeye çalışılıyor. Ayrıca, ülkemizin 'gıda güvenliği' ve 'gıda güvencesi-egemenliği' uluslararası gıda tekellerinin kâr histerisine bırakılmış olacak."
Küçük çiftçiler yok olacak: "Yasayla, tarımsal çeşit; '.. geleneksel ve/veya biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilmiş olan genetik yapı' olarak tanımlanıyor ve tescile tabi kılınıyor. Çokuluslu şirketler, tohumları patentlemeye çalışıyor. Tohumların patent altına alınmasına, çokuluslu tohum tekellerinin tohum piyasasını ele geçirmesine hak tanıyarak çiftçi haklarının ihlal edilmesine yol açılıyor. Çiftçiler tohumlukları üzerindeki haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak, böylece temel üretim girdilerini her yıl bir önceki yıldan daha zor temin etmeye başlayacaklar. Tohum üzerindeki toplumsal hakların, tohum şirketlerinin eline geçmesiyle çiftçiler bir yıldan diğerine tohumluk ayıramaz hale gelecek, tarımsal üretim tarım tekellerinin insafına bırakılacak."
Yasak olan GDO'lu tohumlar yasallaşıyor: "3 bini endemik toplam 13 bin bitki çeşidine sahip olan Anadolu coğrafyası, gen bankası niteliğinde. Şirketler, gen kaynağı olan Türkiye'de, herhangi bir tohumu, biyoteknolojik yöntemlerle kazandırdıkları bir özelliği gerekçe göstererek patentleyebilecek. Yasayla GDO'lu tohumların ülkeye girişinin serbest bırakılması ve ticarileşmesi hukuksal güvenceye kavuşuyor."
Biyogüvenlik yasası hazırlanmadan tohum yasası çıkmamalı: "Genetiği değiştirilmiş tohumların ulusal bir biyogüvenlik yasası ile yasaklanmadan, böyle bir yasanın hazırlığına girişilmesi uluslararası sözleşme düzenine ve Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelere aykırı. GDO'lu tohumlar, çevre ve halk sağlığı açısından olası riskler taşıyor. Pek çok ülkede GDO'lu tarım yasaklanmış durumda. Bu tohumların biyogüvenlik, biyoçeşitlilik ve halk sağlığı açısından genel olarak güvenilir olduğuna dair uluslararası düzeyde ve AB içerisinde bir fikir birliği yok. Bu ürünlerin zararsız olduğu ispatlanıncaya kadar da ülkeye girmelerine yasal olanak yok. Türkiye'nin de hukuk sisteminde yerini alan ihtiyat ilkesi bunu emrediyorr. Buna rağmen bu yasanın Meclis'e getirilmesi ülkenin gıda geleceğinin tehlikeye sokulması ve hukukun bir kez daha çiğnenmesi anlamını taşıyor." (TK)