Medya şirketlerine el konulmasını "tedirginlik içinde" izlediklerini bildiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), uygulamanın gazeteci tasfiyesine yol açmayacak bir bir yöntemle yapılmasını istedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) da, kamu adına yasal yetkilerini kullanırken TMSF'nin, iki gruba bağlı gazete, dergi ve televizyonların yayın politikalarına müdahale etmemesini ve personelin iş güvencesini tehdit edici uygulamalara başvurmamasını diledi.
TGC: Çok seslilik engellenmemeli, gazeteci tasfiyesi edilmesin
TGC Yönetim Kurulu, bu yılki Cumhurbaşkanlık ve Genel Seçimlerinin Türkiye için büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Seçimler arifesinde gerçekleşen el koymanın çok sesliliği engellemeyecek bir yaklaşımla ve kısa sürede sonuçlandırılması gerekir" dedi.
TGC, kamu adına yönetilecek şirketlerin, önceki benzer uygulamada görüldüğü gibi yayın politikalarıyla bunun sonucu olarak gazeteci tasfiyesine yol açmayacak bir yöntemi zorunlu kıldığını da bildirdi.
TGS: İktidar patronların bu zayıflığını kullanıyor
Uygulamanın medya sahiplerinin medya dışı ticari alanlarla, siyaset ve finans sektörüyle ilişkilerinin basın özgürlüğü bakımından doğurduğu sakıncaları bir kez daha gündeme getirdiğini anımsatan TGS Yönetim Kurulu, bir yazılı açıklamayla, "medya dışı ticari ilişkilerin, medya sahiplerini, siyasi iktidarlar karşısındaki direncini zaafiyete uğrattığını" bildirdi.
"Bu durum, medya kuruluşlarını doğrudan doğruya siyasi iktidarların ve diğer güç odaklarının hedefi haline getirmektedir" diyen TGS, "Tek parti siyasi iktidar, medya sahiplerinin bu zayıflığını, basın özgürlüğünü tehdit eden birer malzeme olarak kullanmaktadır" diye açıklama yaptı.
"Tekelleşmede yeni yöntem"
Medya sahiplerinin, kendi ticari faaliyetleriyle yazı işlerinin bağımsızlığını ve özgürlüğünü birbirine karıştırmamaları gibi bir sorumluluklarının bulunduğunu açıklayan TGS, kapitalist içgüdülerin, medya sahiplerini bu sorumluluklarını yerine getirmekten alıkoyduğunu vurguladı.
TMSF yoluyla müdahalelerin "tekelleşmenin yeni bir yöntemi" halini aldığını savunan TGS, "Siyasi iktidar, TMSF'nin yasal yetkilerini de medya sahipliğinin yerli ve yabancı sermaye arasında yeniden paylaştırılması gibi bir yönteme dönüştürüyor" dedi.
"Demokrasiyi çok tehlikeli bir gelecek bekliyor"
Buna TMSF'nin Star grubuna yönelik operasyonunu yaşanmış bir örnek olarak veren TGS, muhalif yayınlarıyla dikkati çeken Kanaltürk televizyonu çalışanlarına yönelik iktidarın talimatıyla açılan mali incelemeyi, Doğan grubuna bağlı ve iktidarı eleştiren Gözcü gazetesinin medya sahipliğince kapatılmasını endişeyle karşıladı.
TGS, tüm gelişmeleri Başbakanın Erdoğan'ın basın özgürlüğüne yönelik söz ve davranışlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, birçok yönleriyle eksikleri olan Türkiye demokrasisini çok tehlikeli bir geleceğin beklediğinden endişe duyduklarını bildirdi.
Altaylı: TMSF editoryal güvence verdi
Önceki gün (1 Nisan) yaşanan el koyma işlemiyle ilgili haberi dünkü "Sabah" gazetesinde göremeyen okurları, gelişmeleri bugün gazetenin Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın köşesinden okudular.
Köşesinde Sabah ve atv'nin de aralarında bulunduğu Merkez Grubu şirketlerine Dinç Bilgin'in, Turgay Ciner ile yaptığı bir sözleşmeyi TMSF'ye sunarak kendini ihbar etmesi üzerine el konulduğunu yazan Fatih Altaylı, TMSF'nin mahkeme Ciner'in itirazını değerlendirmeden harekete geçtiğini savundu.
Altaylı, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün kendisini aradığı ve "Sabah'ın hukuki süreç boyunca bir yara almamasını ve değerini korumasını istediklerini, özgürce gazetecilik yapılmaya devam edilmesini" istediğini yazdı. Altaylı, Ahmet Ertürk'ün, bu konularda hiçbir sıkıntı yaşanmayacağının garantisini verdiğini belirtti.
İlhan Selçuk: Fikir özgürlüğü, laf-ı güzaf oldu
TMSF işlemine tepki gösteren "Cumhuriyet" gazetesi yazarı İlhan Selçuk, "Hükümet, devlet, siyasal iktidar doğrudan medyada egemenleşmiş, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü, medya özgürlüğü gibi kavramlar laf-ü güzaftan öteye bir anlam taşımaz hale en çarpıcı biçimde düşmüşlerdir..." diye yazdı.
Uygulamayla Sabah Grubu'nun patronluğuna Recep Tayyip Erdoğan'ın getirilmiş olduğunu savunan Selçuk, iktidarın keyfi bir şekilde işlem yaptığını savunarak, "Ancak guguk devleti denir böylesine iktidarın keyfi yönetimine..." dedi.
Hikmet Çetinkaya: Bu ülkede orman yasaları mı işlemektedir!
Gazetenin diğer bir yazarı Hikmet Çetinkaya da, Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında imzalanan bir gizli protokol bulunsa bile, bunun ortaya çıkmasıyla, durumla yargının ilgilenmesi gerektiğini savunuyor.
Çetinkaya, "Türkiye demokratik bir hukuk devleti midir , yoksa bu ülkede orman yasaları mı işlemektedir! Sabah Grubu'nun patronu üç gündür AKP iktidarıdır artık... Yazık çok yazık!.." diye tepki gösterdi.
TMSF 63 şirkete ortak yönetim atadı
TMSF, aralarında Sabah ve Atv'nin de bulunduğu 63 medya şirketine ortak yönetim kurulu atadı. Yedi üyenin atandığı yönetimde Yusuf Adıgüzel ve Mehmet Akif Yaşin de bulunuyor...
Merkez medya grubu şirketlerinin yeni yönetim kurulunu Mehmet Akif Yaşin, Fahrettin Özyapar, Yusuf Adıgüzel, Taner Yalçın, Turan Korkmaz, Ali Göçer Kelebek ve Tahsin Kaplan oluşturdu. (EÖ/TK)