Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Kanal İstanbul Projesi sürecini ve alınan ÇED olumlu kararını değerlendirdiği basın toplantısında, 17 Şubat 2020’ye kadar geçerli olan süre içerisinde tüm İstanbullulara projeye karşı dava hakkını kullanmaları çağrısı yaptı.
Toplantıda yapılan açıklamada TMMOB’un davaya gerekçe oluşturacak tüm bilimsel ve teknik altyapıyı halkın hizmetine sunmaya hazır olduğu da kaydedildi.
Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı, ulaşım profesörü Haluk Gerçek ve emekli kaptan Saim Oğuzülgen’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıda Kanal İstanbul projesinin çevre, şehir, ulaşım ve gemi geçişlerinin üzerindeki etkileri değerlendirildi.
TIKLAYIN - Kanal İstanbul'da Üç Gerekçe, Üç İtiraz
TIKLAYIN - Kanal İstanbul İtirazları: Ekolojik Yapı Bozulacak, Kent Yumurta Kokacak
Yapıcı: Ciddi bir dolandırıcılık
Toplantıda ilk sözü alan Mücella Yapıcı Kanal İstanbul ÇED’i ile İstanbul 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nı karşılaştırdığı bir sunum yaptı.
Süreçte izlenmesi gereken adımların izlenmediğini ve büyük bir hukuksuzluğun işlendiğini dile getiren Yapıcı, büyük bir aldatmaca ile karşı karşıya olduklarını belirterek “Türkiye halkı olarak ciddi bir dolandırıcılıkla karşı karşıyayız” diye konuştu.
ÇED raporuna göre, genişliği 150 metre olan Kanal İstanbul’un, AKP Kartal İlçe Örgütü tarafından hazırlanan bir belgeselde 150 metre olarak aktarıldığını, kanalın genişliği konusunda dahi bir anlaşma olmadığını söyledi.
3. Havalimanı’nın çevresel etkilerinin ve risklerinin hava kalitesi açısından hiçbir şekilde ne ÇED raporuna ne de plana işlenmediğini dile getiren Yapıcı, sadece aydınlatma ile ilgili detayların raporda yer aldığının altını çizdi. Raporda etkilenecek ilçe sayının 6, planda ise bu sayının 8’e 9’a çıktığını söyledi.
Gerçek: 4 senede bitmesi mümkün değil
Projenin ulaşımla ilgili boyutlarına değinen Gerçek ise, teknik ve ekonomik olarak 4 senede bitirilmesinin mümkün olmadığını söyledi:
“Kazılar sonrasında taşınacak malzeme için kabarma kat sayısı hacmine ÇED raporunda yer verilmiyor. Dolayısıyla artış olabilir. Projeye entegre olan ulaşım merkezlerinin, marina, köprü vs. etkileri de ÇED raporunda değerlendirilmemiş.
“4’ü Boğaziçi Köprüsü’nden büyük olmak üzere 8 köprü yapılacağı, kanalın altından 3 tane metro hattının geçeceği bilgileri var. ÇED’de projenin toplam maliyeti 75 milyar deniliyor ancak bu rakama Ulaştırma Bakanlığı’nın daha önceki raporlarında 21 milyar dolar olarak belirtilmiş. Bu söylediklerimiz hesaba katılmadığı için bu rakam daha da artabilir.
“Bu projenin mali ve ekonomik fizibilite açısından da yapılabilirliği, geçerliliği yok. Nasıl bir inatlaşmayla yapılabildiğini anlamak çok zor.”
Oğuzülgen: Hiçbir kaptan kendi rızasıyla girmez
Emekli kılavuz kaptanı Saim Oğuzülgen de “Denizde kazalar olabilir. Yaşanan trajik kazalardan biri en son 13 Mart 1994 yılında yaşandı. O günden bugüne trajik bir kaza yaşanmamış” ifadelerini kullandığı konuşmasında şunları söyledi:
“En emniyetli su yollarından birine sahibiz. Alınacak ek tedbirlerle kaza oranını sıfır düzeyine indirebiliriz. Yolu değiştirseniz bile dümen, eleman ya da motor hatalarından kaynaklı kazalar yaşanabilir. Bunlar doğal, bunları öngörmeniz mümkün değil.
“Karadeniz'deki rüzgarların ne kadar şiddetli olduğunu düşünün. İstanbul Boğazı'nda tehlike oluşturan gemileri Kanal İstanbul'a aldığınızda daha büyük bir tehlike oluşturacak? Deniz teknolojisi ve seyir emniyeti itibariyle İstanbul Boğazında tehlike oluşturan gemiler Kanal İstanbul’da daha büyük bir tehlike olacak. Hiçbir gemi kaptanının bu kanala kendi iradesiyle isteyerek gireceğini düşünmüyorum.”
“Sorunları büyük yıkımla çözemezsiniz”
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun konuya ilişkin ortak basın metninde ise davaya çağrı yapılarak özetle şu ifadelere yer verildi:
“Ülkenin ekonomik sorunlarını böylesine büyük bir yıkımla çözemezsiniz. Seçilmiş ve sadece halkı temsil yetkisi verilmiş kişiler olarak halka rağmen bu projeyi gerçekleştiremezsiniz.
“Kamu kaynaklarıyla mevkilerinize gelip şimdi bu kaynağı halkın yükselen sesine kulak asmadan kendi fikirleriniz doğrultusunda kullanamazsınız. Bilimi ve tekniği hiçe sayıp halkı gerçekçi gerekçelerle ikna etmeden bu meseleyi bir inat meselesine dönüştüremezsiniz.
“Başka İstanbul yok”
“TMMOB ve bağlı odaları bu projenin yapılmaması gerektiğini ispatlayacak tüm bilimsel ve teknik alt yapıya sahiptir. Ancak projenin ilan edilişinden bu zamana kadar geçen sürede; karşısında tartışmak üzere hiçbir gerçekçi bilimsel ve teknik argüman görememiştir. Bu yüzden de Kanal İstanbul projesini dava edecektir.
“Gelin binlerce/yüzbinlerce insan bir arada bu davayı Türkiye tarihinin en büyük davasına dönüştürelim, tarihe İstanbul için almış olduğumuz bu yurttaş sorumluluğunu not düşelim. Bir başka İstanbul daha yok!”
Kanal İstanbul projesiCumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olduğu dönem 2011’de yaptığı bir konuşmada “yeni bir İstanbul” hedefinden söz etti. “Çılgın proje” olarak sunulan bu planın içinde Kanal İstanbul adı da ilk kez duyuldu. “Çılgın proje”de neler var? Haliç Kongre Merkezi’nde 2011’de yapılan toplantıda projeye ilişkin temel bilgiler açıklanmıştı. Buna göre projenin alanı kuzeyde Karadeniz kıyısında eski taşocakları olarak bilinen alanı kapsarken, doğuda Sarıyer, batıda ise Karaburun’a kadar uzanıyordu. Sarıyer Merkez, Kemerburgaz, Göktürk ve Arnavutköy’deki yerleşimler proje dışında bırakılırken, orman sınırından itibaren ormanın bozulmuş alanları projeye dahil edildi. Tarihi sit alanı olan Sarıyer bölgesi, projenin doğu sınırını oluşturuyordu. Çalışma alanı 33 bin 500 hektar olarak belirlendi ve Arnavutköy, Eyüp ile Sarıyer ilçelerinin sınırlarında yer aldı. Çalışma alanının sınırları içinde toplam nüfusu 41 bin 749 olan 21 köy bulunuyordu. Projenin en önemli ayağı ulaşımda entegrasyondu. Bugün bu projede hedeflenen 3. Köprünün 3. Havalimanının yapımı bitti. Torba yasayla bölge ranta açıldı Mayıs 2016’da 20 kanunun toplam 32 maddesinde değişiklik yapıldı. Mera Kanununa eklenen ek madde ile Kanal İstanbul’un bulunduğu bölgenin imara açılmasına ön ayak oldu. Yasaya getirilen “otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol” ibaresinin dahil edilmesiyle de Kanal İstanbul’a bağlanan yolların ücretli olacağı sonucuna varıldı. 2018'de rotası açıklandı 2018’de dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan projenin güzergahını nihayet açıkladı. Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir suyolu oluşturacak kanalın Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak, Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridoru boyunca 45 kilometre olacağını söyledi. ÇED süreci Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nca yeterli bulunduktan sonra 23 Aralık 2019'da askıya çıkarılmış ve kamuoyunun görüşlerine açıldı. Raporun askıda olduğu 10 gün boyunca projenin iptalini isteyen yurttaşlar, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı il müdürlüklerinde uzun kuyruklar oluşturarak itiraz dilekçelerini verdi. TIKLAYIN - Kanal İstanbul’a 34 Maddelik ÇED İtirazı Ancak 17 Ocak'ta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul ÇED Raporu'nu onayladıklarını bildirdi. |
(TP)