"Madde 7- 1. maddede belirtilen amaçlara yönelik suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314. maddesine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Ayrıca, basın veya yayın organlarının sahipleri hakkında da bin günden on bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Sorumlu müdürleri hakkında, bu cezanın üst sınırı beş bin gündür.
Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Örgütün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması veya bu işaret ve amblemlerin üzerinde bulunduğu üniformayı andırır giysiler giyilmesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün, tamamen veya kısmen kapatılması,
b) Örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçlerin taşınması veya bu nitelikte slogan atılması veya ses cihazları ile yayınlanması,
c) Örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
Türk Ceza Kanununun 221 inci maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır. Kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilir."
Adalet Alt Komisyonunda TCK'nin madde numaraları sayılarak "terör suçu" sayılacak olan suçların bazıları Tasarıdan çıkarılmış.
Tartışmalara neden olan ve Abdullah Öcalan'a af getirdiği için tepki çeken maddenin son fıkrasındaki "etkin pişmanlık" düzenlemesi değişiyormuş.
Ancak basın özgürlüğü aleyhine getirilen hükümler yetmiyormuş gibi "süreli yayınlar" deyimi madde metninden çıkarılarak tüm yayın organları madde kapsamına alınmış... Gazeteler, dergiler, romanlar, kitaplar dahil olmak üzere; televizyon, radyo ve internet sitelerinin yayınlarının cezalandırılması için madde genişletilmiş.
Yani, yazarlar, çizerler, çevirmenler, romancılar, aydınlar, gazeteciler, köşe yazarları, televizyon programcıları, yayın sahipleri, sorumlu müdürler ve basın yayınla ilgili herkes bu maddeye göre "potansiyel" şüpheli ve/veya "sanık"...
Hatta artık "terörist" bile olabilirler. Umarız "mahkum" olmazlar... 15 gün ile bir ay süre arasında takdiren uygulanacak yayın organları için getirilen "kapatma cezası" süresiz hale getirilmiş. Basındaki haberler böyle...
7. madde değişirse;"Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapan kişi" için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası geliyor. Suç "basın ve yayın yolu" işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılarak 1,5 yıl ile 4,5 yıl arasında değişen hapis cezası uygulanacak.
"Örgütün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması veya bu işaret ve amblemlerin üzerinde bulunduğu üniformayı andırır giysiler giyilmesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün, tamamen veya kısmen kapatılması" ve "Örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması" bu kapsamda cezalandırılacak fiil ve davranışlar olarak kabul edilecektir.
O halde bu konuda yapılacak olan "haberlerde" çok çok dikkatli olmak gerekiyor. Gerekçeye göre; terör örgütünün veya amacının propagandası suçuyla bağlantılı olarak basın ve yayın organlarının sahiplerine dikkat ve özen yükümlülüğü yüklenmiştir.
Böylece, "basın veya yayın organlarının sahipleri hakkında da bin günden on bin güne kadar adli para cezası" verilebilecek. Sorumlu müdürler için bu cezanın üst sınırı ise beş bin gün.
Madde gerekçesine göre; "terör örgütünün veya bu örgütün suç işlemek yönündeki amacının propagandasının yapılması" suçtur. Değiştirilmek istenen 7 inci maddenin ikinci fıkrasının ilk iki cümlesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220 inci maddesinin 8 inci fıkrasıdır.
Yani "Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır" 220. maddedeki "örgütün" kelimesi TMK Tasarısında "terör örgütünün" olarak değiştirilmiştir.
Gerekçeye göre; "Dikkat edilmelidir ki, bu tanıma göre suç oluşturan fiillerden birisi, terör örgütünün amacının propagandasının yapılmasıdır. Buradaki amacı, suç işlemek yönündeki amaç olarak anlamak gerekir."
Bu suç için "kast" aranacaktır.
"Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapan" kavramı tehlikelidir. Uygulamada bir köşe yazarının yazısı veya terör konusunda kitap yazan bilim adamının kitabı suçlanabilir. Dava açılır.
Maddenin lafzi yorumu buna uygundur. Yazar kitabında ya da köşe yazısında fikrini güçlendirmek amacıyla başka yazılardan veya terör örgütünün açıklamalarından "alıntı" yaparsa suçlanabilir.
Terör örgütü lideriyle yapılan röportaj yüzünden gazeteci sanık olabilir. Mahkum bile olur. Geçmişte oldu. Biz bu filmi çok gördük.
Bazı alıntılar ya da açıklamalar "haber amaçlı" bile olsa "terör örgütünün" ya da "terör örgütünün amacının" propagandası diye suçlandı. "Dava açılmaz, merak etmeyin, mutlaka kast aranacaktır." gibi cümleleri çok duyduk.
İddianame yazılıyor ve dava açılıyor...Her dava ayrı bir sorun oluyor. Sorun üreten davaları çoğaltmakta zaten çok ustalaştık. "Terör örgütü propagandası" ile ilgili yürürlükteki yasal düzenlemeyi isterseniz değiştirmeyin.
Niye değiştiriyorsunuz? Terörü böyle bir değişiklikle mi durduracaksınız?
"Terör örgütünü ve yöntemlerini haklı kılmak maksadıyla bu örgütün amacının propagandasını yapmak" şeklindeki bir düzenleme daha uygundur.
Öneridir. Nasıl isterseniz! İster dinleyin, ister dinlemeyin... Değiştirin ve olacakları kendiniz görün. Dinleyene saz...(Fİ/BA)