Türkiye Komünist Partisi (TKP) Kürt sorununa çözüm önerilerini içeren "Barış, kardeşlik ve birlik bildirgesini" açıkladı.
"Kaygımız odur ki, ABD'nin bölgedeki hegemonya tasarımı, bize bir çözüm olarak yutturulmak isteniyor" diyen TKP, AKP'nin "Kürt açılımı"nın emperyalizmin istekleri doğrultusunda, piyasalaşmayı artıracak, farklı halkları dinle birleştirmek iddiasında bir gidişat olduğunu savunuyor.
TKP, "Türkiyeli bir çözüm istiyoruz" derken, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi için de "Irak Kürdistan'ı, bir yandan Türkiye Kürtlerini emperyalizm ve gericilik yanında taraflaştırmakta, milliyetçiliği körüklemekte ve başta Türkler ve Kürtlerden oluşan emekçi halkımızın birliğini dağıtıcı etki yaratmakta, diğer yandan ise Türkiye'de yayılmacı/Osmanlıcı perspektifler için zemin oluşturmaktadır" diyor.
Partinin kamuoyunda tartışmaya açmak istediği bildirgeden bazı bölümler şöyle.
Silahsız çözüm
Silahlı mücadeleye son verilmelidir. Genel af çıkarılmalı, PKK silah bırakmalı, eşzamanlı olarak TSK operasyonları durdurulmalı, koruculuk sistemi lağvedilmeli, korucular silahsızlandırılmalı, köye dönüş isteyenler için olanaklı hale getirilmeli, kontrgerilla örgütleri tarafından gerçekleştirildiği belli faili meçhul cinayetler ve katliamlar yeniden kovuşturulmalı, gerçekler açığa çıkarılmalı.
Eşzamanlı olarak ülke çapında sivil halkın silahsızlandırılmasına yönelik önlemler alınmalı.
Diğer halkları, milliyetleri, etnik grupları ve dilleri aşağılayıcı propaganda cezalandırılmalı.
Yerelleşme yerine eşitlik ve paylaşım
"Yerelleşme bir demokratikleşme projesi değildir. Demokratikleşme eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesini dışlayarak gerçekleşemez. Oysa yerelleşme, bütün vatandaşlar ve bütün bölgelerde aynı yönetsel standartların ve hukuksal yapının bir kenara bırakılması, yerel ve uluslararası sermayenin lehine ve halkın aleyhine düzenlemelerin serbest ve meşru hale gelmesidir" diyen TKP, eşitlik için "merkezi devlet bütçesinin bölgesel ve yerel gereksinimler doğrultusunda paylaşılması"nı istiyor.
Emekçileri merkez alan çözüm
Rejim, toplumun eşitsizliklerin bütününe karşı çıkmasını önlemek için, farklı mağdur gruplarını birbirinin karşısına iter. Bu oyuna izin verilmemesi için işsizliğin ülke çapında yok edilmesine, yoksul kesimlerin ulusal gelirden aldıkları payın artırılmasına yönelik politikalar geliştirilmeli.
Bazı düşük nitelikli işlerin, örneğin Kürt veya Roman kökenli yurttaşlara yaptırılması türünden uygulama ve durumlara karşı çıkılmalı, tüm ekonomik etkinliklerin insan onuruna yaraşır koşullara kavuşturulması hedeflenmeli.
Toplumda örgütlenmeyi zorlaştıran bütün hukuki, siyasi, fiili, ideolojik engeller tasfiye edilmeli.
Kayıtsız çalışmaya karşı kampanya açılmalı, bütün çalışanlar toplu sözleşme ve grev hakkını içeren sendikalarda örgütlenmelidir. Örgütlenmeyi ve birlikte davranmayı tehlikeli veya piyasanın verimliliğini düşüren yollar olarak gösteren yaklaşımlara karşı mücadele edilmelidir.
İradi birliğin ve kardeşliğin gerçek güvencesi Türklerin, Kürtlerin ve diğer kökenlerden insanlarımızın ekonomik, toplumsal ve siyasal düzeyde birlikte örgütlenmeleridir.
"Dillerimizi, kültürlerimizi istiyoruz"
Başta Türkçe'den sonraki en yaygın dil olan Kürtçe olmak üzere bu dillerin her birinin yaşatılması, zenginleştirilmesi, eğitim ve kültür dili olarak gelişmeleri devletin güvencesi altına alınmalıdır.
Eğitim çağına gelen çocukların ailelerinde öğrendikleri dille eğitimlerini sürdürmeleri temel bir hak olarak güvence altına alınmalıdır.
Vatandaşların ülkemizin farklı dillerini öğrenmeleri teşvik edilmeli, kolaylaştırılmalıdır.
Türkçe dışında bir anadili olan vatandaşların toplumun temel ve ortak iletişim dili olan Türkçe'yi öğrenmesi temin edilirken, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ülkemizin diğer bir dilini öğrenmesi orta öğretimin parçası haline getirilmelidir.
Devlet üniversitelerinde bütün dillerimizi ve ilgili halkların kültür ve tarihlerini konu alan bölümler, enstitüler açılmalıdır.
Ülkemizde batı dilleri eğitim, kültür ve iletişim dili olarak teşvik edilirken halkımızın anadillerinin üstünün örtülmesi utancından kurtulunmalıdır.
Türkçe devletin resmi dili ve toplumun temel ortak iletişim dili olarak korunmalıdır. Yerel yönetimler dâhil olmak üzere, bölgesel düzeyde ikincil dillerin kullanımının önü açık olmalıdır.
Siyasal partiler Türkçe dışındaki ülke dillerinde çalışma yürütebilmelidir. Aslında siyasal partilerin belgelerini batı dillerine çevirmeleri, bu dillerde yayın yapmaları, görüşlerini açıklamaları ve iletmelerinde herhangi bir kısıtlama yoktur. Hal böyleyken kendi halkımızın konuştuğu dillerin siyasetin dışına itilmesi utanç vericidir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, nerede, hangi görevde, hangi konumda olurlarsa olsunlar, Türkçe dışında bir dille kendilerini daha rahat ifade edeceklerini beyan etmeleri durumunda söz konusu dili özgürce kullanabilmelidirler. İlgili kurum çeviri hizmetini temin etmekle yükümlü olmalıdır. (TK)