Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay, öldürülüşünün 50. yılında Amasya'dan ve çevre illerden gelen dostları ve ailesinin katılımıyla, her yıl olduğu gibi bu yıl da mezarı başında anıldı.
TIKLAYIN - TİP'li Şerafettin Atalay Öldürülüşünün 40. Yılında Anılıyor
50 yıl önce bugün evinin önünde vurularak öldürülen Atalay'ı anma metnini dostları hazırladı, yeğeni Şerafettin Can Atalay okudu.
TIKLAYIN - "Atalay Cinayeti Aydınlatılsın, Devlet Özür Dilesin"
Adını taşıyan yeğeni Şerafettin Can Atalay'ın okuduğu metni yayımlıyoruz.
"Yalnızca bir anma değil, bir sorumluluk"
"Şerafettin Atalay’ın sevgili dostları,
Katliamın üzerinden 50 yıl geçti. Dile kolay yarım asır. Tarih, olayları uzun dönemler içinde değerlendirir. Günlük telaş ve duygusallığı içinde olayın boyutları tam kavranamayabilir. Ama yarım asır tarih için bile yeterli bir süre.
Peki yarım asır bize ne söylüyor?
İlk olarak Şerafettin Atalay’ın bizlere yarım asırdır unutulmayan, her zaman canlı kalan bir anı bıraktığını söylüyor. Hepimizin sevdikleri var ve onları her zaman içtenlikle anıyoruz. Ama bugün yaptığımız yarım asır ötesinden gelen anmanın yalnızca bir anma değil, bir sorumluluk.
Bu ülkenin iyiliği için mücadele edenlere karşı bir sorumluluk, onların uğradığı zulme karşı ses yükseltmek için bir sorumluluk, ülkemizin aynı dertleri, sıkıntıları yaşamaması için bir sorumluluk, ülkemizin iyiliği için çabalarımızı devam etmek için bir sorumluluk... Daha birçokları sayılabilir. Bu nedenle yıllardır, yıllardır Şerafettin Atalay’ın mezarı başında bir araya geliyoruz. Burada her yıl anılarımızı, güzel bir dünyaya olan özlemimizi paylaşıyor aynı zamanda sorumluluğumuz gereği uyarılarda, hatırlatmalarda bulunmaya çalışıyoruz.
"Atalay'ın ölümü bir işaret fişeğiydi"
Tarih bize, 50 yıl önce birçok güzel insanın öldürülmesi gibi Şerafettin Atalay’ın da ölümünün aslında bir işaret fişeği olduğu söylüyor. Karanlık dönemleri hazırlamak için ve ülkemizi karanlıklara götüren bir işaret fişeği.
Ne yazık ki ne 1970’de ne 1980’de bu işaret fişekleri doğru değerlendirilmedi. Ne zaman bu ülkede farklılıklar yasa ve siyaset dışı yöntemlerle yok edilmeye çalışılsa yaşayacağımız, her bir ailenin, her bir toplumsal ve siyasal yapının kendi payına düşeni yaşayacağı yıkımların işaretini veriyorlar.
Bu ülkede canlar pahasına biriktirdiğimiz deneyimlerimiz var. 1960, 1971, 1980, 2016 vb. Aralardakileri saymıyoruz bile. Bugün bu bizlere, ülkemize yüksek maliyetleri olan deneyimlerimizi değerlendirip ortaklaşabiliyor muyuz?
Ne yazık ki hayır. Yeni yeni, hepimizin gözüne sokarcasına işaret fişeklerine şahit oluyoruz. Siyasette kaybedilenin siyaset dışı araçlarla elde edilmeye çalışılmasının alametlerini yaşıyoruz. Yasaların göz ardı edilmesinde, kurumların içinin boşaltılmasında, her yanımıza bulaşan keyfilikte ve en önemlisi sokakta belirmeye başlayan şiddette. Yine en önemlisi bu şiddetin takdir ve teşvik görmesinde. Hepsine gün be gün şahit oluyoruz.
Yasaların gözardı edilip keyfiliğin öne çıkarıldığı ortamlara demokrasi denilemez. Siyaseti yasalarla ve siyasetin kendi araçları ile yapmak gerekir. Bu nedenle buradan halkımıza 50 yılın üzerinden önceki kötü, maliyeti çok yüksek deneyimlerini hatırlatmak bizim için bir görev oluyor. Gidişimiz hayırlı değildir.
"60 yıl ötesinden gelen sesin takipçisiyiz"
Şerafettin Atalay’ın sevgili dostları,
Bizler Şerafettin Atalay’ın 50 yıl önceki düşünceleri ne ise aynı konumdayız. Aynen ülkemizde eşit ve özgür olması için bir davanın takipçileriyiz. 2021 yılı Şerafettin Atalay’ın partisi Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşunun 60. yılı. Bu parti çalışmalarına 1962’de “demokratik bir cumhuriyet” için çağrıyla başladı. Dikkat lütfen yıl 1962, hedefi 'demokratik cumhuriyet'. Şöyle diyordu:
Ülkemizi “İlk kurtuluş savaşını yapmış, emperyalizme ve sömürücülüğe karşı dünya barışının ve insanlığın hizmetinde, her bakımdan tam bağımsız, ülkesi ve ulusu ile bölünmez, halkçı, emekten yana devletçi, devrimci, laik, insan haklarına ve sosyal adalete ve güvenliğe dayanan demokratik bir cumhuriyet olarak çağdaş medeniyet yolunda ilerletmek” (8 Şubat 1962).
60 yıl ötesinden gelen bu sesin takipçileriyiz. Şerafettin Atalay’lar, neredeyse bir anmalar haftası olan Ocak ayında kaybettiklerimiz hem bu demokratik cumhuriyeti kurma mücadelesinin hem de kurulamamış olmasının kayıplarıdır. Ülkemizin yeni değerli insanlarını ve yeni birçok yılını kaybetmemesi için 60 yılın mirası “demokratik cumhuriyet” sesine kulak vermeliyiz. Böylesi bir cumhuriyet hepimiz için, her görüş, her inanç, her kimlik, her sınıf, her toplumsal ve siyasal örgütlenmenin kendini geliştirebilmesi için en uygun ortamıdır. Seçim bizlere kalmış. Ya karmaşa ya demokratik, sağlıklı bir gelişme ortamı.
60 yıl önce kurulan Şerafettin Atalay’ın partisi, Türkiye İşçi Partisi sosyalist içerikli programının sunuşuna 1 Aralık 1921 tarihli kurtuluş savaşımızı yöneten Meclisimizin Halkçılık Beyannamesi’ni koydu. Bu beyanname “kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız” diyordu. Şerafettin Atalay’ın partisi 60 yıl önce kurtuluş savaşı içinden doğmuş modern cumhuriyeti demokratik, sosyal bir cumhuriyete doğru ilerlemek için demokratik, meşru, direniş bir mücadele başlatmıştı. Ülkemizin yaşadığı sıkıntılar bu yolda kalıcı adımlar atamamış olmasının sıkıntılarıdır.
Elbette bizim gibi başkaca davası olan topluluklar da var. Onlar da kendi yollarını izliyorlar. Ancak bütün bunların kuralları herkes için geçerli olan demokratik bir ortamda gerçekleşmesi gerekir. Eğer iktidarda kalmak için her yol mubah görülürse bundan en çok kalıcı olarak ülkemiz zarar görür. Ha bire darbelerin ve keyfi yönetimlerin ülkemize kaybettirdiği yıllardan söz etmiyor muyuz?
Tarihi kendimizle başlatmak doğru olmaz. Biz burada 50 yıl üzerinde konuşuyoruz ama bunun bir öncesi bir de sonrası var. Yalnızca biz burada Şerafettin Atalay’ın mezarı başında olduğumuz için onun katledilmesiyle ülkemizin yaşadığı sorunlar arasındaki ilişkiye işaret ediyoruz. Bu uğurda canını veren hangi insanı ansak aynı uyarılarla karşılacağımızdan eminiz.
"Derdimizin ilacı 'demokratik bir cumhuriyettir'"
Şerafettin Atalay’ın sevgili dostları,
Ülkemiz salgın hastalığa uzun süredir yaşamakta olduğu ekonomik bunalım ortamında yakalandı. Halkımızın durumu bir kat daha zorlaştı. Çok daha zor bir döneme girmekte olduğumuzun işaretleri var.
Bu zor dönemi başarıyla atlatmak için istisnasız hepimizin, farklı görüşlerin, siyasi partilerin, toplumsal ve sınıfsal kesimlerin, kurumların sorunlarımızı aşmak için demokratik bir ortamın korunması konusunda anlaşmalıyız. Ülkemizin, hepimizin derdinin ilacı demokratik bir cumhuriyettir. Değilse ekonomik bunalımı aynı ağırlıkta bir toplumsal bunalıma kapı açacaktır.
Bu sözleri yarım asrın bize yüklediği sorumlukla söylüyoruz.
Amasya’da eşitlik ve özgürlük için hayatlarını yitirmiş, bugün aramızda olmayan bütün arkadaşlarımızı sevgiyle anıyoruz. Burada bulunun siz emektarlara saygılarımızı sunuyoruz.
Burada olduğunuz için teşekkür ederiz. Sevgilerimizle..."
TIKLAYIN - Şerafettin Atalay Kardeşim
Şerafettin Atalay hakkında
Şerafettin Atalay 1938’de Amasya’da doğdu. 1961’de işçi/sendikacılarca kurulan ve 1962’de toplumun diğer kesimlerine de açılmaya başlayan Türkiye İşçi Partisi ile tanıştı. 1965’te Amasya'da Türkiye İşçi Partisi'ni kurdu.
Şerafettin Atalay ve arkadaşlarına ilk suikast 1969'da oldu. Yemek yedikleri lokantaya bomba atıldı, ama şans eseri bomba pencere pervazına çarparak dışarda patladı. Şerafettin Atalay, 1971 TİP 4. Kongresinde Genel Yönetim Kurulu 1. Yedek Üyeliği'ne seçildi. TİP'in yeniden toparlanması için bölgesinde etkin biçimde çalıştı, bu yöndeki merkez çalışmalarının içinde yer aldı ve destek verdi.
Şerafettin Atalay'a ikinci suikast girişimi 1970 sonlarında oldu. Şehir dışında yolu kesildi. Ancak üçüncüsünde yani 27 Ocak 1971'de evinin önünde öldürüldü. Cinayet faili meçhul olarak kaldı. 12 Eylül döneminde kısa bir süre hariç Şerafettin Atalay her yıl düzenli olarak anılıyor.
(SO)