Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Hafıza Merkezi ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin "Batı ve diğerleri" dava grubunun denetimini sonlandırma kararına ilişkin ortak bir açıklama yayımladı.
TİHV, Hafıza Merkezi ve İHD bu kararın Türkiye’de işkence ve diğer kötü muamele gerçeğinin görünmez kılınması anlamına geldiğini ve işkence ile mücadeleye ciddi zarar verdiğini vurguladı.
"İşkence mutlak olarak yasaklamalı"
İnsan hakları savunucuları, karara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bilindiği gibi Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, işkenceyi mutlak olarak yasaklamaktadır. Ne yazık ki bu mutlak yasağa rağmen, Türkiye’de işkence ve diğer kötü muamele halen devam eden ve son dönemlerde tüm yakıcılığı ile hissedilen sistematik bir olgudur. Bu nedenledir ki, AİHM, Türkiye’den yapılan yüzlerce başvuruda Türkiye’nin işkence yasağını gerek maddi gerekse de usulü olarak sistematik şekilde ihlal ettiğine kanaat getirmiştir. AİHM’in bu yönde verdiği kararlar, gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin denetlenmesi için AİHS’in 46. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bakanlar Komitesi’ne iletilmiştir."

İSTANBUL BİLDİRİSİ
22 insan hakları savunucusundan küresel çağrı: Durumun aciliyetinin farkındayız
"Bu karar kabul edilemez"
"Bir yerdeki insan hakları ihlali, her yerde insan hakları ihlalidir" denilen açıklamada 22 insan hakları savunucusunun imzasıyla hazırlanan 'İstanbul Bildirisi' hatırlatılarak şu sözlere yer verildi:
"Bu gerçeklikten hareket eden kurumlarımız, başta işkenceye karşı küresel mücadele hareketi olmak üzere tüm insan hakları hareketlerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kabul edilemez bu kararına güçlü şekilde karşı çıkma çağrısı da yapmaktadır. Uluslararası insan hakları rejiminin içinde olduğu krizden çıkış, yalnızca itirazımızı örgütleyebildiğimiz ve daha da önemlisi hepimizin ortak kazanımı olan uluslararası insan hakları mekanizmalarına sahip çıkabildiğimiz ölçüde mümkün olacaktır."
Çağrı
TİHV, Avrupa Konseyi’ne şu çağrıyı yaptı:
1. Avrupa Konseyi, kurucu değer ve ilkelerini hatırlamalıdır.
- Avrupa Konseyi, insan hakları ihlallerinin üzerinin örtülmesine değil, hakikatin görünür kılınmasına hizmet eden bir rol üstlenmek zorundadır. Aksi halde verilen mesaj, yalnızca Türkiye için değil, diğer üye devletler açısından da “ağır ihlallerin cezasız kalacağı” anlamına gelecektir.
- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin sunduğu “şekli raporları” esas alarak gerçekleri görmezden gelmekten vazgeçmelidir.
Bakanlar Komitesi kararları, siyasî etkenlerden bağımsız olarak yalnızca evrensel insan hakları ilkelerine dayalı olarak alınmalıdır. - Avrupa Konseyi, AİHS’in 3. maddesi kapsamında işkence yasağının mutlak niteliğini her koşulda korumalıdır.
2. Denetim süreci yeniden açılmalıdır.
- 19 Mart 2025 itibarıyla başlayan sürecin bir kez daha gösterdiği gibi işkence yasağı ihlali ve yaşam hakkı ihlaline sebep olan mevzuat başta olmak üzere sistematik ve yapısal sorunlar ile uygulamaların herhangi bir şekilde olumlu anlamda değişmediği dikkate alınarak Batı ve diğerleri dava grubunun kapatılması kararı geri alınmalı ve Türkiye’nin işkence ve diğer kötü muamele yasağı ile yaşam hakkının korunmasına ilişkin yükümlülükleri titizlikle izlenmeye devam edilmelidir.
- AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığının yalnızca devletin “faaliyet raporları” ile değil, bağımsız kaynakların, sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı rapor ve verilerle karşılaştırmalı olarak denetlenmesinin yol ve yöntemleri daha da geliştirilmelidir.
3. Türkiye'den somut adımlar atması talep edilmelidir.
- İşkence ve diğer kötü muamele iddialarına ilişkin etkili, bağımsız ve tarafsız soruşturmaların yapılması ve cezasızlığın ortadan kaldırılması için açık takvimli bir yol haritası oluşturulması Türkiye’den talep edilmelidir.
- Hapishaneler başta olmak üzere tüm alıkoyma mekânlarının insan hakları örgütlerinin denetimine açılması talep edilmelidir.
- İşkence ve diğer kötü muameleye dair rapor edilen vakalara ilişkin şeffaf veri paylaşımı yapması Türkiye’den talep edilmelidir.
4. İşkenceye karşı mücadeleye yönelik misilleme ve baskılar son bulmalıdır.
- Avrupa Konseyi, işkenceyi ifşa eden, işkence görenlere destek olan insan hakları örgütleri ve savunucularına yönelik baskıların ve misillemelerin durdurulması için açık ve güçlü bir çağrı yapmalıdır.
(AB)










