Yönetim Kurulu adına Yavuz Önen'in imzasını taşıyan açıklamada TİHV, hükümeti ve parlamentoyu kalıcı bir toplumsal uzlaşma için sivil toplum örgütlerinin önerilerini dikkate almaya, hükümeti Kürt yurttaşlarımızın temsilcilerini TBMM'ye göndermesinin önündeki engelleri kaldırmaya, bunun için Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Anayasa değişikliklerini bir an önce yapmaya, PKK'yi de koşulsuz ve derhal silahlı mücadeleyi terk etmeye çağırdı. Aynı zamanda, çatışmalarda yaşamını yitiren herkesin ailesine de başsağlığı diledi.
Vakıf, "Gelin hep birlikte etnik, dinsel, dilsel ve kültürel farklılıklarımızı çatışmanın gerekçesi olmaktan çıkaralım. Çoğulculuğumuz ve çeşitliliğimiz; birlikte, bir arada barış ve refah içinde yaşamanın kaynağı olsun. Bütün siyasi partileriyle, bütün kurum ve kuruluşlarıyla toplumu yaşanan bu travmadan kurtarmayı birlikte örgütleyelim" dedi.
"Askeri müdahale, ABD'nin saplandığı batağa saplanmak"
TİHV'nin son dönemle ilgili saptamaları şöyle:
Çatışmalarda ölenler: "Son üç günde 12'si asker, ikisi korucu, dördü DHKP-C militanı, onu HPG militanı olmak üzere toplam 28 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Çatışmalardan çıkar elde edenler, cenazeler üzerinden varlıklarını meşrulaştırma yarışındalar. artık herkes, toplumun bütün kesimleri bu gerçeği görmeli; bütün toplum şiddet ve çatışmanın çözüm olmadığının ayrımında olmalı. Artık silahların arkasındaki güç odaklarının da bu gerçeği görmesi gerekli."
Kuzey Irak ve Kerkük: "Türkiye, Kerkük nedeniyle özellikle gergin bir halde tutulmak isteniyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani'nin 26 Şubat günü yaptığı bir açıklamanın yeni gündeme getirilmesi, bunun işareti. Hükümetin bu vesileyle Kuzey Irak'a müdahale olasılığını gündemde tutmasını ve bunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bir ortamda güç gösterisi olarak ortaya koymasını son derece kaygı verici buluyoruz. Kuzey Irak'taki Kürt ve Türkmenlerin, Türkiye'de ise Kürtlerin sürekli bir biçimde iç çatışmanın ve dış tehdidin parçası olarak gösterilmesine yönelik çabaları derin bir endişeyle izliyoruz. Kuzey Irak'a askeri müdahaleyi ABD'nin saplandığı bataklığa saplanmakla eş değer olarak görüyor ve karşı olduğumuzu açıklamayı görev sayıyoruz."
Kürtleri potansiyel suçlu görmekten vazgeçilmeli: " Savaş ve şiddet politikası, Kürt halkına da Türk halkına da zarar veriyor. Yıllardır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan, siyaset yapma olanakları kısıtlanan Kürt yurttaşlarımız gelecekleri ile ilgili umutlarını hep ertelemek zorunda kalıyor. Böyle bir ortamda şiddet tohumları ekmek kolay. Türkiye halklarının saygın ve eşit olduğu tartışmasızdır. Savaşın ve şiddetin önünü almanın yolu, Kürtleri potansiyel suçlu ve bölücü görmekten vazgeçmektir." (TK)