Bu uygulamaya karşı kamuoyunu, basın kuruluşlarını ve hekimleri duyarlı olmaya çağıran Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın, (TİHV) bugün İstanbul Vakıf Merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Başkan Yavuz Önen, son seçimler öncesinde Adli Tıp Kurumu'nun bağımsız, özerk ve bilimsel bir yapıya kavuşturulacağını vadeden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini, Adli Tıp Kurumu üzerinde uyguladığı baskılara son vermeye çağırdı.
Özerk Adli Tıp talebi
Önen, "Hükümeti sözlerine sahip çıkarak bağımsız, özerk ve bilimsel çalışan bir Adli Tıp sistemi oluşturmak için çaba göstermeye çağırıyoruz," dedi.
Adli Tıp Kurumu'nun daha önce Wernicke Korsakoff sendromu tanısı koyduğu ve izlediği hastalar için "hastalık bulgularının ortadan kalktığını" iddia edip bu kişilerin yeniden cezaevine alınmasının önünün açıldığını belirten Önen, Adli Tıp Kurumu'nun emir komuta zinciri doğrultusunda rapor hazırladığı duygusu uyandığını söyledi.
Adli Tıp Kurumu ceza ertelemesi vermiyor
Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporlara göre, geçici ceza ertelemeleriyle salıverilen, ancak iyileşmedikleri için CMUK 399. madde kapsamında 6 aylık ceza ertelemeleri yeniden uzatılan hastaların bir bölümü son altı aydır yeniden cezaevine gönderilme riski ile karşı karşıya:
Adli Tıp Kurumu hekimleri Wernicke Korsakoff Hastalığı tanısı koyduğu kişilerin bir bölümüne sanki iyileşmişler gibi ceza ertelemesi kararı vermiyor.
Örneğin 2001-2003 yılları arasında Adli Tıp Kurumu tarafından Wernicke Korsakoff sendromu tanısından dolayı cezasının ertelenmesi kararlaştırılan Serkan Doğan hakkında 2003 Eylül ayında yeni bir rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu, Aydoğan'a ilişkin tüm durumları belirtip, yalnızca "Korsakof amnestik sendromu"na ilişkin bulgudan söz etmekten kaçınarak, cezaevine alınmasının önünü açtı.
Cafer Gürbüz için 7 yıl ceza erteleme kararı verildikten sonra Kasım 2003'de Adli Tıp Kurumu'nun verdiği rapor sonucunda tutuklama kararı çıktı. 1975 doğumlu Günnaz Kuruçay hakkında 2001'den bu yana dört kez cezayı erteleme kararı alındı; Aralık 2003'de Adli Tıp Kurumu'nun verdiği rapora dayanarak Kuruçay hakkında da tutuklama kararı çıktı.
Adli Tıp Kurumu raporlarına rağmen tutuklanıyorlar
Öte yandan Adli Tıp Kurumu'nun iyileşemez, "ceza tehiri alması uygundur" dediği kişiler Adli Tıp Kurumu raporlarına rağmen mahkemece tutuklanıyor.
Örneğin 1970 doğumlu Tekin Yıldız hakkında mahkeme, Adli Tıp Kurumu'nun Wernicke Korsakoff sendromu tanısına karşın tutuklama kararı verdi ve Yıldız şu anda Bayrampaşa Cezaevinde tutuklu.
Ölüm orucu ve açlık grevleri sonucunda 109 kişi yaşamını yitirdi. TİHV'ye açlık grevleri sonrası oluşan rahatsızlıklar nedeniyle başvuran toplam 614 kişiden 51'i 2001 yılı öncesinde açlık grevi yapanlar, 563'ü 2001 yılı sonrasında açlık grevine başlayanlar.
İnsan hayatı üzerinde tehlikeli oyun
TİHV İstanbul Temsilcisi Dr. Şükran İrençin, Adli Tıp Kurumunda 2003 yılında yapılan ve ilk salıverilen 334 kişinin tıbbi dosyalarının değerlendirildiği bir tez çalışmasında ilk salıverildiklerinde 289 kişiye Wernicke Korsakoff sendromu,artı 32 kişiye de Korsakoff sendromu tanısı konduğunu,yani 334 kişiden 321'inin Korsakoff Sendromu tanısı aldığını, yeniden cezaevine gönderilen veya gönderilme riski olan TİHV başvuruları dışında aynı uygulamaya maruz kalacak onlarca başvuru olduğunu bildirdi.
İrençin, Wernicke Korsakoff sendromu tanısı konan kişilerin vücut savunma mekanizmalarının ortadan kalkması nedeniyle cezaevi ortamında bulunmalarının son derece sakıncalı olduğunu söyledi. Bir başka sorun da ailelerinin ve yakınlarının yardımıyla fizyoterapi alıştırmalarını evlerinde sürdüren bu insanların cezaevi ortamında alıştırmalarına devam edememesi.
Dr. Önder Özkalıpçı, her sakat veya hasta kişi af edilmeli mi diye bir sorunun akla gelebileceğini belirterek, "ancak Wernicke Korsakoff sendromu tanısı konan kişilerin, gerçeği algılama yetisi olmadığı için, cezaevinin ıslah edici amacı olması gerektiği düşünüldüğünde bu amaç da yerine getirilmiyor," dedi.
TİHV'nin çığlığı
TİHV bugün düzenlenen basın toplantısı ile Adli Tıp Kurumu hekimlerine de bilimsel gerçeklerden taviz vermeyin, meslek onuru ve tıbbi bilgilerinizi her türlü siyasi baskıya karşı savunun çağrısı yapmakta.
TİHV basın toplantısında konuşan Türk Tabipler Odası İkinci Başkanı Metin Bakkalcı, bilimin ortaya koyduğu tanılara toplumun her kesiminin saygı göstermesi gerektiğini belirterek "Bu basın toplantısı Adli Tıp Kurumu'nun özerk kılınması için bir çığlıktır. Çünkü Adli Tıp Kurumu kamu vicdanını temsil eden bir kuruluştur," dedi. (YS/BB)
**************
WERNICKE KORSAKOFF HASTALIĞI
Wernicke Korsakoff Hastalığı, Tiamin (Vitamin B1) eksikliğine bağlı olarak gelişir B l, karbonhidrat metabolizmasında kullanılan bir koenzimdir. Tahıllarla -özellikle ekmekle- yeterli miktarda kolayca alındığından normalde eksikliği yaşanmazken, uzun süreli açlıkta eksikliği ortaya çıkabildiği gibi, Batı toplumlarında daha çok alkolik populasyonlarda görülür. Ayrıca uzun süreli açlığın ilk dönem tedavisi sırasında yeterli düzeyde B l uygulanmazsa hekim hatasına bağlı olarak da WKS ortaya çıkabilir.
WKS'de şahıs komaya girip ölmez ise üç temel belirti görülür:
Bunlar (î) konfüzyoneî durum, (2) oküler felç, (3) serebellar bulgular olarak açıklanabilir.
1. Konfüzyoneî durum: Ağır dikkat bozukluğu ve bilinç dalgalanmalarıyla kendini gösteren zihinsel bir bozukluktur. Deliryum olarak da adlandırılır. Hasta dikkatini toplayamaz ve dikkati sürekli olarak dağılır. Dikkatini toplayamadığı için de yeni bilgileri kaydedemez ve sıklıkla zaman ve mekan oryantasyonunu yitirir.
2. Oküler felç göz küresini hareket ettiren kafa sinirlerinin tek başlarına veya çeşitli kombinezonlardaki felçleri nedeniyle meydana gelen çift görme durumudur.
3. Serebellar bulgular, nistagmus (göz kürelerinin yukarı aşağı ya da sağa sola istemsiz salınım hareketleri), ataksi (gövde dengesinin bozulması, yürüme ve oturma güçlüğü), dizartrı (konuşma bozukluğu), dismetri ve entansiyonel tremordur (hedefe ulaşma sırasında şiddetlenen el titremesi).
Eğer tedavinin ilk aşamasında yüksek doz B l uygulanırsa sırasıyla oküler felç, konfüzyoneî durum ve serebellar bulgular hızla düzelebilir. Bu bulgulardan sadece nistagmusa uzun yıllar sonra hastalarda rastlanılabilir.
WKS'de akut dönemde ortaya çıkan Wernicke ansefalopatisi tedavisi edilmez ise koma ve ölümle sonuçlanabilir. Erken dönemde etkin tedavi ile Wernicke ansefalopatisinden ölüm ve sakatlanma engellenebilse dahi, beyinde yapısal değişiklikler meydana geldiği koşullarda, tanımlanan bulgular kalıcı olmakta ve Korsakoff psikozu geri dönüşsüz bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır.
WKS'de onarım sürecinin %90'ı ilk 6 ayda meydana gelir. Bir yıl sonunda tamamlanmış kabul edilir. Nitekim, hastalığın doğal seyriyle ilgili literatür bilgileri ve İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda yapılmış olan çalışmalar bu bilgiyle uyumludur. WKS'li hastaların çok büyük bir kısmında iyileşme görülmediği gibi, önemli bir bölümünde ilk yılda erken ve gerekse de izleyen yıllar içinde geç dönemlerde ortaya çıkabilen ve tabloyu daha da komplike eden şizofreniform psikoz ve psikotik depresyon gibi psikiyatrik tablolar da izlenmiştir.
Tedaviye dirençli veya yetersiz tedavi edilen hastalarda rahatsızlık kronikleşir yani kalıcılaşır. Bu dönemde konfüzyoneî durum düzelirken yerine Korsakoff sendromu olarak adlandırılan izole amnestik durum yerleşir Korsakoff amnestik durumu meydana gelen hastada yeni yaşantı parçalarının sonradan hatırlanacak anılar şeklinde uzun süreli belleğe aktarılması bozulmuştur. Bozukluğun şiddetine göre yeni yaşantılar ya tümüyle kaybolur veya ancak en fazla motivasyonel anlam taşıyan bir kısmın kaydı mümkün olur. Hastalık başlamadan hemen önceki dönemde daha fazla olmak üzere, sınırı birkaç ayla onlarca yıl arası değişen geriye doğru bir dönemin hatırlanmasında güçlük izlenir.
Korsakoff psikozunda yakın bellek kusuru temel bulgudur.
Yani yakın bellek testlerinde serbest hatırlama ve tanıma evrelerinde ağır bozukluk saptanır. Amnestik duruma sıklıkla çevresel uyaranlara merakın kaybı ve inisiyatif alamamayla karakterize bir apati durumu eşlik eder. WKS kronikleştiğinde hastalığın Wernicke Hastalığı bulgularına yönelik olarak psikiyatri, nöroloji ve fizik tedavi uzmanları ile koordinasyon halinde yapılan fizyoterapi uygulaması anlam kazanır. Ancak Korsakoff psikozuna yönelik tedavi ancak psikolojik belirtilerin ağırlaşmasını engellemeye yönelik olabilir.