Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ) "Tüm çalışanlara sesleniyoruz" diyor.
"Greve 'evet' demek greve çıkmak değildir. Pazarlık gücünüzü korumak ve görüşmelerin devamını sağlamaktır. Kazanımlar için işverene adım attırmaktır."
Bugünkü Hürriyet'te bir haber. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı "THY greviyle ekonomiye darbe vurmayın"; Türkiye Seyahat ve Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy "Grev kararı, Türkiye ekonomisine indirilmiş büyük bir darbe olacaktır" diyor.
İkisi de sivil havacılık emekçilerini "greve hayır" demeye çağırıyor. Sivil havacılık emekçilerinin ne dediğine dair bir haber Hürriyet'te yok.
bianet'in görüştüğü Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) Perihan Sarı "Grev bir haktır" diyor. "Sendika yalnızca emekçilerin ücretleriyle ilgili değil, uçuş güvenliğini de gündeme getirerek kamu sağlığı, kamu güvenliği açısından duyarlılık gösteriyor. Bunu görmezden gelen Ulaştırma Bakanlığı, THY yönetimi sorumsuzluk ediyor. Medyanın görevi kamuoyunu bilgilendirmekken, bu hakkın önünü keserek gerçekleri saptırmaya çalışıyorlar."
Konukman: "Ulusal menfaat denilen şey, sermayenin menfaatidir"
Prof. Dr. Aziz Konukman grev hakkıyla ilgili "ulusal çıkar", "ülke çıkarı" savlarının gündeme gelmesini "Mesele emeğin politik gücünün önünün baştan kesilmeye çalışılmasıdır. Buna kılıf bulmak kolay" diyor.
"Siz faizleri öderken manidar gerekçe arıyor musunuz? 'Bütçe imkanları eğitime, sağlığa kaynak ayırmaya izin vermiyor, ey Türkiye'ye borç verenler, faizlerinizi bir süre geciktireceğim' diyebiliyor musunuz?" diye soruyor.
Konukman ne zaman emekçilerin hakkı gündeme gelse, karşımıza "ulusal çıkar" savının çıktığına dikkat çekiyor. "Soyut, somutlaşmamış, taraflar arasında görüşmeye konu olmamış bir şeydir bu. Bu ulusal menfaati hep bizim adımıza birileri belirler. Ulusal menfaat denilen, sermayenin menfaatidir."
Başka bir nokta da, her şey olduğu gibi gittiğinde, kazananın ülke ekonomisi, toplumun kendisi olduğuna dair yanılsama. "Sanki sınıflar yokmuş gibi, böyle bir imaj yaratılıyor" diyor Konukman.
"Oysa asıl geniş halk yığınları mağdur oluyor. Grev, üretim ilişkileri içinde emeğini satma dışında seçeneği olmayan, hakları patronun iki dudağı arasında olan emekçinin direnme hakkıdır. İşverenlere, 'Bu iş o kadar önemli ki, grev yaptığımızda toplumsal hayat durabiliyor; bizi greve başvurmak zorunda bırakmayın, uzlaşma arayın' demenin kozudur grev."
THY büyüdü, sermaye birikti
THY'nin reklam filmlerinde "Dünyada bir dev dolaşıyor" deniyor. En son reklâm, "bizi bize kavuşturarak büyük iş yapan" THY'yi anlatıyor. Reklamlarda görünmeyen bir şey var. Bunun olmasını sağlayan emekçiler.
HAVA-İŞ'in belgelerinden birkaç rakam:
* 2007 ilk çeyrek net satışları bir yıl öncesine göre yüzde 46 arttı. Aynı çeyrek için dönem kârı 32 milyon YTL. 2006 net dönem kârıysa 24 milyon YTL.
* 2002'de personel başına düşen yolcu sayısı 958. 2006'da bin 641. Bir yıl önceye göre artış yüzde 29.
* 2002'de uçak başına düşen personel sayısı 166. 2006'daysa 123.
* THY'nin yolcu sayısı 2007'nin ilk yarısında 7,4 milyondan 8,9 milyona çıktı. Artış oranı yüzde 19,4.
* THY, ortalama ücretler üzerinden karşılaştırıldığında, Avrupa ölçeğinde emeğin en ucuz olduğu üçüncü işletme.
Bu durumun tek bir özeti var: Sermaye birikiyor. Koşullar değişmezken "verimlilik artıyor"; yani emekçiler daha çok sömürülüyor.
HAVA-İŞ Genel Sekreteri Mustafa Yağcı "İstatistiklere göre, Türkiye'de yıllık grev sayısı giderek düşüyor. Acı olan, işçilerin çalışma koşulları da buna paralel olarak kötüleşiyor" diyor. "Grev yapmak sendikaların işlevi değil de, bir lüks gibi görülüyor. 'Ülkeye zarar verme' adına yapılan bir işlem gibi anlaşılıyor. Oysa grev bir haktır."
Uluslararası sivil havacılık sektöründe grev o kadar da "şoke edici" bir şey değil aslında. Örneğin British Airways, 2005'ten bu yana en az dört grevle ya da grev tehdidiyle karşılaştı.
Kıbrıs Havayolları'nın pilotları iki hafta önce beş saatlik bir grev yaptı.
İtalya'da kabin görevlileri 18 Temmuz'da grevdeydi.
Yağcı: Uçuş güvenliği olmazsa herkes kaybeder
Yağcı, "Birçok bilimsel rapor şunu söylüyor: 'Biriken yorgunluk varsa, uçuş güvenliği riske girer.' Bir şey olmaz, derseniz, bir şey olur. Bütün dünyada acı deneyler var" diyor.
"Sivil havacılık düzenlemesi uçucu arkadaşlara büyük sorumluluk veriyor: 'Tek yetkili sensin' diyor. 11 bin fitin üzerinde tek başına karar verecek kişinin kafasının rahat olması gerek."
Uluslararası standartlara göre iki uçuş arasındaki dinlenme süresi 12 saat. Oysa THY'de bu süre ana üste 10, diğer meydanlarda 8 saat.
Yağcı yolculara da sesleniyor: "Avrupa Birliği'nde uçuş güvenliği bir tüketici hakkıdır. Canınızı bize emanet ediyorsunuz. Amaç her şeyden önce yaşamı korumak. Avrupa'da yolcu haklarının bile resmi düzenlemesi var. Rötarlar bile tazminat konusu olabiliyor.
Oysa bizde, birçok uçak kazasında bir tek genel müdürün yargılandığını görmedim şimdiye kadar. Ama kazalarda ölen pilotların mirasçılarına bile dava açıldığını gördük."
Sivil havacılık emekçileri yalnızca pilotlardan oluşmuyor. HAVA-İŞ'in metninden alıntıyla sıralayalım: İşçiler, şoförler, operatörler, uçak emniyetçiler, postabaşıları, memurlar, bilet satışçılar, muhasebeciler, yolcu hizmetleri, kargocular, harekatçılar, rezervasyoncular, çağrı merkezi memurları, ekip planlamacılar, dispeçler, öğretmeler, tüm uzmanlar, lisansız ve lisanslı teknisyenler, mühendisler, kabin memurları, load masterlar...
11 bini aşkın sivil havacılık emekçisi, hakları için pazarlık yapabilmekte en önemli kozlardan birini, grev haklarını kullanabilmek istiyor. (TK/EK)