"Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun en büyük ve en modern hayvan borsası" geçen hafta 25 Kasım'da Diyarbakır'da açıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nce 124 bin metrekarelik bir alan üzerine yapılan canlı hayvan borsası 10 milyon YTL'ye mal olmuş. Açılışı Tarım Bakanı Mehdi Eker, Demokratik Toplum Partisi eşbaşkanı Ahmet Türk, İl Valisi Efkan Ala ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptı.
Bunlar, şehirlerin gelişme hayatında olağan şeyler. Ama benim kalemime mevzu olmasının sebebi hikmeti çok başka!
İranlı ünlü Kürt topluluğu, Kamkar's grubunun senfonik Kürt müziği ile efsane grup Pink Floyd'un müziklerinin açılışta buluşması idi asıl heyecan verici olan.
Pink Floyd, bundan tam kırk yıl önce 1966 yılında Roger Waters ile Syd Barret tarafından kurulmuş. The Wall -Duvar albümü ise yapıldığı 1979 yılından bu yana tüm zamanların en çok satan üçüncü albümü olarak çeşitli kaynaklarda kabul görüyor.
Bunlar elbette işin kısmen teknik bilgileri. Beni neden sardı derseniz, paylaşayım.
Mülki İdare Amirliği'nden 12 Eylülün uygulamaları sonucu tart edilmiştim. Sıkıntılıydım, mesleğimi yapamamanın / yaptırılmamasının ezikliği, açmazı beni epeyce meşgul ediyordu. İngilizce bilmiyordum. Tek kelimesini anlamıyordum. Tam da o 12 Eylülün olanca sıkıntısının yaşandığı yıllarda (1984) Diyarbakır'da küçük bir butik açmıştım. Bir de iyi bir müzik setim vardı.
Bir dost Pink Floyd'un üç-dört kasetini armağan etmişti. Sırayla "Dark Side of the Moon" ile "The Wall" albümlerini günlerce ve de onlarca kez, bıkmadan usanmadan dinliyordum. Dinlemekle kalmıyor önüme gelene de dinletiyordum.
Biliyordum ki ayın öte yüzünün zahiri görüntüsü vardı, bir de duvar vardı o sözlerin içinde. Bir de o sözlerin benim zihnimde, hayal dünyamda yarattıkları. O kadarı yetiyordu bana...
Sonra, epey yıllar girdi araya. 2006 yılı haziranında İsrail'de Doğu Kudüs'te Araplarla Yahudilerin birlikte yaşadıkları "Ebu Dis" kasabasında Roger Waters'ın bir konser vermesi söz konusu oldu. Meğerse Waters Tel Aviv'de konseri verecekmiş de, sonradan sözü edilen yerde konserini vermek daha anlamlı olmuş.
İsrail-Arap barışı aktivistlerinden olan Roger Waters; "Filistinli militanların İsrail'e saldırılarına engel olmak" için yapılan "Duvar"ın üzerine, 1979 yılında efsanevi "The Wall" albümüne atfen, "tear down the wall" (yıkın bu duvarı) diye yazmıştı.
Waters bununla yetinmemiş devamında da; "Bu duvarı yıkmak zor olabilir, ama yıkılmalı... yoksa insan olmanın anlamı yok" deyivermişti.
Nedense bunları düşündüm...
Toplumları birbirinden uzaklaştıran insan eliyle yapılmış duvarları tek değil, beyinlerde yer etmiş duvarları da düşündüm. O duvarların yıkılması, yerle bir edilmesi için çoğu kez aradan bir tek taşın çekilip atılması yeter de artar bile. Tıpkı Roger Waters'in 30 yıl önce "hepsi, hepsi yalnızca duvardaki bir tek tuğlaydı" dediği gibi...
Kim bilir bütün engellemelere rağmen şehrin ekonomisine katacakları bir yana; bir ses, bir soluk, bir çağrı olsun diye doğu batı sentezi ışığında İran Kürtlerinin şahsiyetli grubu Kamkar's ile batının efsanevi grubu Pink Floyd'un, bir hayvan borsasının açılış gününde müziğin evrensel diliyle Diyarbakır buluşması, Diyarbakırlıca bir çağrı değil midir?
Yıkın şu duvarları, elbette önce beyninizdeki duvarlardan başlayarak... (ŞD/TK)