Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 61 yaşına girdi. 61. yılı nedeniyle açıklama yayınlayan TGS Gezi direnişini selamladıklarını, basın ve ifade özgürlüğü ile sendikal örgütlenmenin önündeki engellere karşı mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti.
“Medyanın halkın gerçek gündemi sansürlediği ve siyasi iktidarın propaganda aracı haline dönüştüğü bir ortamda, TGS'nin özgür ve bağımsız gazetecilik için verdiği örgütlü mücadelenin desteklenmesine ve büyütülmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.
”Gezi Parkı direnişlerinde yaşananlar, medyanın içler acısı durumunu, siyasi iktidarın medya üzerindeki tahakkümünü, basın emekçilerinin gazetecilik yapmasını engelleyen sermaye-iktidar kıskacını turnusol kağıdı gibi ortaya çıkardı. Bir yanda siyasi iktidarın iki dudağı arasında yapılan niteliksiz ve yönlendirici yayıncılık, gazetecilerin nasıl haber yapacağına veya hangi gazetecinin işten atılacağına başbakanın talimatıyla karar veren medya patronları, diğer yanda halkın barış ve özgürlük taleplerine yönelik polis şiddeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.
Onlarca basın emekçisi, alanda görev yaparken polisin kullandığı gaz bombası, plastik mermi, tazyikli suyla yaralandı, polis tarafından darp edildi, hakarete uğradı, gözaltına alındı, görev yapması engellendi.
”Başbakanın ‘destan yarattılar’ dediği polisin, basın emekçilerini çoğu zaman hedef alarak yaralaması, darp etmesi, kameralarını, objektiflerini kırması, fotoğraflarını zorla silmesi, yerlerde sürükleyerek ve coplayarak gözaltına alması, Türkiye’de sistematik şekilde ihlal edilen basın ve ifade özgürlüğünün devlet eliyle açıkça ortadan kaldırılmak istendiğini bir kez daha ortaya koydu.
”Bu zor koşullar altında, sadece halkı doğru bilgilendirmek ve halkın haber alma hakkının gereğini yerine getirmek amacıyla görevlerini yapan basın emekçileri, can güvenliğinden yoksun çalışmak zorunda kaldığı gibi yine iktidarın talimatları ile hareket eden medya patronları tarafından işten atıldı ya da istifa etmek zorunda bırakıldı. Sansür ve otosansür, dezenformasyon hiçbir dönemde olmadığı kadar yoğun biçimde kullanıldı. Basın emekçileri, medya patronları ile siyasi iktidar arasındaki bu kirli ittifakın sacayağı arasında bırakıldı.
”Basın özgürlüğü mücadelesi için bedel ödeyen onlarca gazeteci cezaevlerinde tutukluyken, medya plazalarındaki gazeteciler de editoryal bağımsızlıkları ellerinden alınmak suretiyle özgürlükleri kısıtlananlar arasına eklendi.”
TGS her türlü baskıya rağmen sınıf ve meslek örgütü olarak mücadeleye devam edeceklerini ifade ederek tüm basın emekçilerini örgütlenmeye çağırdı.
1952’de İstanbul Gazeteciler Sendikası adıyla kurulan TGS 1957 yılında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) üyesi oldu. 1963’te Türkiye Gazeteciler Sendikası adıyla örgütlenmenin başlamasıyla diğer illerdeki sendikalar da TGS’ye üye oldu. Sendika 1967 yılında Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na (IFJ) katıldı. 17 Kasım 1971 tarihli olağanüstü genel kurulunda gazete, dergi ve ajanslarda çalışanların tümünün tek bir sendikada bütünleşmesi kabul edildi. (EA)