Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerine verildi.
The Marmara Otel’de gerçekleşen törende TGC Başkanı Turgay Olcayto, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Genel Sekreteri Engin Köklüçınar, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç, Basın Konseyi Genel Sekreteri Namık Koçak, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Basın İlan Kurumu İstanbul Şube Müdürü Mehmet Köşker, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Özdemir Aktan, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, RATEM Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Güleryüz, İletişim Araştırmaları Derneği Füsun Özbilgen, Yazar Eşber Yağmurdereli, Amerikan Başkonsolosu Charles F. Hunter de yer aldı.
Ödüller kişi dalında BIA Medya Gözlem Raporları raportörü gazeteci Erol Önderoğlu ile IPS İletişim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Radikal İki Genel Yayın Yönetmeni Tuğrul Eryılmaz’a, kurum dalında BBC Türkçe ve Ankara Barosu’na takdim edildi.
Olcayto: Haberler karartıldı
Törenin açılış konuşmasını yapan Olcayto öldürülen, darp edilen, işsiz bırakılan, haberleri sansürlenen gazetecilere dikkat çekerek, “Sistem tarafından mesleğimizin düşürüldüğü güç durumu yüreğimiz burkularak izliyoruz” dedi.
“Sansür, oto sansür, düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engeller aradan geçen bir yılda daha da artmış durumda. İşsiz gazeteci arkadaşlarımızın durumu da öyle.
Haberler karartılmıştır. Çeşitli yasaklama kararlarıyla halkın gerçekleri öğrenme, doğru haber alma hakkı örselenmiştir. Cezaevlerinde gazeteci sayısı azalmışsa da gazeteciliğin bir parçası olan dağıtımcılar hâlâ parmaklıklar arkasındadır. İktidarın gazete sahiplerine tehditleri, talimatları ve muhalif gazetecilerden şikayetleri ısrarla sürmektedir. Başbakanın ya da bakanların toplantılarına muhalif gazetelerin ya da sol tandanslı gazetelerin katılmaları engelleniyor. Akreditasyon artık resmileşmiş görülüyor.
“Gazeteciler bütünleşmeyi unuttu”
Bütün bu yaşananlarda yalnız iktidarı sorumlu tutmak haksızlık olarak gözükebilir. Çünkü gazeteciler ne yazık ki; ustalarımızdan 106 yıl sonra bütünleşmeyi unutmuştur. Meslek ilkelerini bir yana bırakmışlar ve iktidarın yanında kraldan çok kralcı kesilmişler. Böyle bir durumda gazeteciler olarak kendi özeleştirimizi yapmak zorundayız.
Önderoğlu: Vesayet kontrolsüz bir güçte
Ödül alanlardan Önderoğlu konuşmasında 1990’lı yılların askeri versayetinin son on yıldır “sermaye eklemli kontrolsüz bir güce” geçtiğini vurguladı.
“Türkiye siyasetindeki sertlik, yetkililerin gazetecileri kamuoyu önünde açıkça hedef alması, polisin sokakta barışçıl gösteri yapanlara ve yine habercilere saldırması, iktidarın çeşitli çıkar gruplarıyla medya sahipliğini dizayn etmesi, bir de yasamanın güvenliği özgürlüklere tercih etmesi gibi şartlar, ne yazık ki mesleğimize daha çok zararlar verecek. Bu öngörüyü de gelecekte yanılıp kendime bir mutluluk payı çıkarmak için yapıyorum.
On yıldır, demokratik değerleri her tür güce çiğnetiyoruz. Örneğin politik adabımıza muhabir ve köşe yazarı attırmak da sığabilir. Ölümlerden sonra yargılamak, hapse atılmak derken artık güvencesiz, işsiz yaşamaktan korkar olduk. Son 3 ayda editöryal bağımsızlığı olmayan medyamızda 186’ımız daha sokağa atıldı.”
Eryılmaz: İlk görev örgütlenmek
Eryılmaz da gazetecilerin örgütsüzlüğüne dikkat çekti.
“Ben gazeteciliğe Mehmet Barlas’ın yayın dairesi başkanı olduğu TRT’de başladım. Eyüp Can’ın yayın müdürü olduğu Radikal’de bitirdim. Daha ne diyeyim? Bilemiyorum. Bu ödülü hak ettiğimi düşünüyorum.
Gazeteciliğin başına bütün gelenler bizim örgütsüzlüğümüzdendir. 1980’lerden beri medya, örgütsüzleştirilirken buna seyirci kalanlar, hatta ortak olanlar da özeleştirilerini yapsınlar. Bir örgütümüzün olmaması nedeniyle yüzlerce, binlerce kişi işten atılıyor. Gazeteciliğin önündeki ilk büyük görev, örgütlenmeyi sağlamaktır.”
Kurum ödülü BBC Türkçe ve Ankara Barosu'na
Ödülü alan Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy “Basın özgürlüğünü savunmak, rejimin demokrasi olmasını savunmaktır” dedi.
BBC Türkçe’nin Servis Başkanı Murat Nişancıoğlu da Gezi direnişi ile Soma Madeni’ndeki iş cinayetini takip ederken yaşadıkları sıkıntıları aktararak “ Burada verilen mücadele ile dayanışmamızı, İngiltere’de sendikalarımız aracılığıyla, meslek kuruluşlarımız aracılığıyla, uluslararası meslek kuruluşlarımız aracılığıyla destekliyoruz” dedi.
Bülent Arınç'a protesto
Cemil Çiçek, Bülent Arınç ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun mesajları okundu. Çiçek’in mesajı okunurken oluşan salondaki kıpırdanma, Arınç’ın mesajında ıslıklı protestoya dönüştü. Kılıçdaroğlu’nun mesajıysa alkış aldı. (EA)