Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) düzenlediği "Değişen Türkiye'de Siyaset, Kurumlar ve Vatandaşlık: Birlikte Yaşamak Mümkün mü?" başlıklı konferans Talimhane'deki Nippon Otel'de bugün başladı.
İki günlük konferansın ilk oturum konuşmacılarından Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyesi Prof. Dr. Dilek Cindoğlu, TESEV'den Ebru İlhan ile birlikte yaptığı "Uzman mesleklerde başörtülü kadınlar: 2010 Türkiye'sinde "Başörtüsü yasağı" ve iş piyasalarında ayrımcılık" adlı araştırmadan notlar aktardı.
Cindoğlu, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana başörtüsüyle ilgili gelişmeleri kronolojik bir şekilde anlattı:
"1980'ler, YÖK'ün türban genelgeleriyle, öğrenci protestolarıyla geçti. 1990'lara ise 28 Şubat süreci ve 'özel alan-kamusal alan' tartışmaları damgasını vurdu. 2000'lerde ise başörtüsü meselesi, AKP iktidarıyla birlikte Emine Erdoğan, Hayrünnisa Gül ve AKP'nin 'Başörtüsü velev ki siyasidir' sözleriyle şekillendi. Üniversite yönetimlerinin başörtüsüyle ilgili tutumları ise sınırlı ya da serbest bırakma yönünde oldu."
Cindoğlu, araştırmayı, Aralık 2009-Haziran 2010 döneminde Ankara, İstanbul ve Konya'da evli, bekâr, çalışan, çalışmayan kadınlarla ve eşleri başörtülü olan erkeklerle, kanaat önderleri toplam 79 meslek sahibi kadın ve 25 erkekle yüz yüze yapılan görüşmelerden hazırladıklarını belirtti.
"Alevi mahallelerine 'Sürüldük!"
Başkent Kadın Platformu'ndan ve Star gazetesi yazarlarından Hidayet Şefkatli Tuksal da "Başörtüsü yasaklarından çok çekmiş birisi olarak bunun olumlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu yasak sisteme entegre olmanızı engelliyor" dedi.
28 Şubat sürecinde "İmam hatip çıkışlı öğretmenlerin Alevi mahallelerine 'sürüldüklerini" söyleyen Tuksal, "O dönem bir arbede yaşansın istendi. Bir günde 5 bin kadının işten atıldığı söylendi. AKP'den bununla ilgili veri istedik ama vermedi" diye konuştu.
Başörtüsü yasağının, "sistemin cami duvarına işediği yer" olarak niteleyen Tuksal, gözyaşlarıyla sürdürdüğü konuşmasında şunları söyledi:
"O nedenle bu yasak çok iyi olmuştur. Kürt meselesinde olduğu gibi biz vatanı milleti için ölmeyi çok severiz. Başörtüsü meselesi olmasaydı hiçbir başörtülü kadının orduyla da askerle de sorunu olmazdı."
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu da, "Yeni Şafak'ta 10 yıl önce açık başlı kimse yoktu. Şimdi bu oran yarı yarıya. Zaman gazetesinde ise zaten kadın yoktu. Ama Hürriyet'te başı kapalı kimse yok. Bizde de başörtülü kızlar ile erkek muhabirler arasında bir eşitsizlik yaşandığını görüyorum" ifadelerine yer verdi.
Soru-cevap kısmına geçildiğinde ise katılımcılardan birinin "Alevi mahallelerinde hizmet etmeyi sürülmek olarak mı nitelendiriyorsunuz" sorusuna Tuksal "Alevi mahallelerine sürülmek bir cezadır. Sırf kılık kıyafetleri nedeniyle insanlar farklı yerlere gönderildi" diye yanıt verdi.
Oturumu, konferansın diğer konuşmacılarından Cengiz Çandar, Etyen Mahçupyan, Dilek Kurban, Can Paker, Emre Aköz ve Gençay Gürsoy da izledi. (BT/EÖ)