Genç, yakışıklı, şık bir adam yaklaşıp "çok güzelsiniz!" diyor ve benim bir şey dememe fırsat kalmadan uzaklaşıyor. Gülümsediğimi fark ediyorum. Karşıdan gelenler de gülümsüyor. Herkes gülümsüyor. Ben daha çok gülümsüyorum.
Biraz sonra orta yaşlı şık bir kadın, aynı şeyleri söylüyor. Yanında iki arkadaşı var, onlar da kadının söylediklerine katıldıklarını belirtmek için kafalarını sallıyorlar. Onlara teşekkür ediyorum. Tahmin edersiniz ki, gülümsemem iyice artıyor; ağzım kulaklarımın arkasında buluşmak için yola çıkmış sanki...
Son günlerde en çok duyduğum cümle: Çok güzelsiniz!
Hoşuma gidiyor elbette. Fakat bir yandan da düşündürüyor. Adeta yazdıklarımı yalanlıyor son günlerde başıma gelenler. "Araba aldım kadın oldum"* toplumun sakatlara bakışını özetleyen bir cümle diye düşünüyordum. Sakatlara cinsiyetsiz gibi davranıldığını yaşayarak öğrenmiştim.
Sokakta yürürken bir kez bile bana kadın olduğuma dair laf atılmamışken, şimdi ne değişmişti?
Meşhur olmuştum!
Ne kadar çok benziyor sakat olmak ve meşhur olmanın bana yaşattığı şeyler. Aslında bana değil de benim dışımdakilere yaşattıkları mı demeliyim?
Eskiden "güzel ama sakat" iken şimdi, "güzel ve sakat" oluverdim.
Bu konuya biraz daha kafa yormam gerekiyor gibi geliyor. Şu anda tam olarak anlayamıyorum pek çok şeyi, çünkü şaşkınım.
Sarhoşluk gibi bir şey yaşadığım ya da aşık olmak gibi... Her şey hoşuma gidiyor, tüm gelişmeler mutlu ediyor.
Ben politik nedenlerle meşhur olmak istemiştim; "topal", "sakat" kelimeleri bolca telaffuz edilsin, sıradanlaşsın, en çok isteğimdi. Oldu işte.
Televizyon ve gazeteler tam istediğim gibi olmasa da, bol bol kullandı bu kelimeleri. Ve ben "topaldan topala" başlıklı mektuplar almaya başladım.
Çok sayıda insan 30 - 40 - 50 yıllık ömründe, ilk kez bu kelimeleri kullandığını söyledi ki, bu da beni çok mutlu etti.
O kadar çok sakat kişi telefonla ya da mektupla ulaşarak, kitabımı okuduktan, ya da sadece televizyonda görüp söylediklerimi duyduktan sonra, hayatının değiştiğini söyledi ki.
Sakat olmayanlardan da çok sayıda telefon ya da mektup geldi. Farklı bir bakış açısı kazandıklarını, ilk kez bu konuda düşündüklerini söylüyor ve ekliyorlardı: Hayatım değişti.
Ve ardından hepsi teşekkür ediyordu.
Bu durumda, ben şaşkın olmayayım da ne olayım? Ben mutlu olmayayım da kim olsun?
Güzelliğin bu kadar önemli olduğu bir çağda "sakat olmak güzel şey" demem inandırıcı gelmiyor kimilerine ama, sakat olmasaydım yaşayabilir miydim tüm bu yaşadıklarımı?
"Dünyaya yeniden gelsen sakat olmak istemezdin her halde değil mi?" diye soru soranlara "İsterdim," dediğimde inanmıyorlar bana.
İnsanların ancak önyargısız olurlarsa inandıklarına ve öğrendiklerine, bolca tanık oldum son zamanlarda O yüzden de sorunun kendisi bu kadar önyargılıyken inanmamasına şaşırmıyorum ama, eskisi gibi inandırmak için uğraşmıyorum.
Fakat şunu sormadan da edemiyorum: Otuzdan fazla işte çalıştım, Türkiye'nin yüzde doksanını, Avrupa'nın yarısını gezdim. Çok sevdim, çok sevildim. Çok ağladım, çok güldüm. Neredeyse yarım asırdır yaşadığım bu dünyada, çektiğim tüm acılara rağmen çok eğlendim.
Yaşadığım her şeyin sorumlusu sakatlığımsa eğer, "Evet, dünyaya yeniden gelsem yine sakat olmak isterdim!" demeyeyim de ne yapayım?
Şu meşhur olma sürecinde çok ilginç şeyler de yaşadım.
Hayatında ilk okuduğu kitap benim kitabım olan, garson, çoban, boyacı, ev kadını, seks işçisi beni doğru anlamış, ama okuduğu kitapları yan yana koysa dünyayı birkaç kez dolaştığını söyleyen kimileri ise, o kadar yanlış anlamış ki, şaşırdım kaldım.
Aceleci davranmak istemiyorum ama, "okumamışlar önyargısız", "çok okumuşlar önyargılı" diye cümleler kurmak çok kolay galiba.
İstiklal Caddesi'nde yürümeye devam ediyorum. Evime giderek yaklaşıyorum. Gidip bu düşündüklerimi yazayım, diye düşünüyorum.
Çok yavaş yürüyorum artık. Düşünceler değil hızımı kesen; mualla üşüdü. Sanki bana ait değil. Adeta sürükleniyor artık.
O kadar yavaşım ki, bir kaplumbağa bile beni geçebilir, diye düşünüyorum.
Ama, ne kadar yavaş yürürsem yürüyeyim, sonunda gitmek istediğim yere gidiyorum ya işte.
Mualla ne kadar zayıf ve güçsüz olsa da taşımaya devam ediyor beni hala.
Muallayı seviyorum.
Başıma ne geldiyse onun yüzünden geldi ama, galiba başıma gelen güzel şeyler onu sevmeseydim gelemezdi.
Teşekkürler mualla! (NG/BB)
* "Araba aldım kadın oldum", Nokta Kitap