Tuzla Tersanelerinde işçi ölümlerinin son bulması talebiyle Liman Tersane Gemiş Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası'nın (Limter İş) düzenlediği grev, bugün (16 Haziran) 500'ü aşkın kişilik bir kalabalıkla gerçekleşti.
bianet greve katılan ve katılmayan işçilere ve grevi destekleyenlere sordu:
Asıl sorun işçilerin birbirinden kopuk olması
İşçilerden Haydar Akın'ın en büyük dileği sigortalarının tam olarak yani taşerondan değil işverenden aldığı maaşlar üzerinden yatırılmasıydı.
Sonraki talepleri ise sağlıklı yemek, servis imkanı, soyunma odaları olan Akın "Gün geliyor ki elimizi yıkamaya sabun bulamıyoruz" dedi.
"Taşerona çalışınca aldığımız para kesiliyor, güvence altına alınmasını istiyoruz" diyen Akın bu duruma karşı koyamama nedenini; taşeronların "yevmiyenizi keserim" diyerek tehdit etmeleri ve güvencesiz çalıştığı için işten çıkartılma ihtimalinin olması olarak açıkladı.
Bugünkü kalabalığa dair greve katılan bir işçi olarak Akın "Dışarıdan desteğin olması güzel. Ama" dedi ve asıl sorunun işçilerin örgütlü olmaması olduğunu ifade etti.
"Birbirimizden çok kopuğuz. Evet bu karanlığı ortadan kaldıracağız, bunu istiyoruz. Ama örgütlü değiliz."
Akın yine de umutlu: "Daha önce, 27-28 Şubat tarihlerinde yaptığımız grevler sonrası çalışma saatlerimiz düzeldi. Umuyoruz ki bu grevin ertesinde de Pazar günlerimiz tatil olacak ve belki yevmiyelerimiz artacak."
Greve katılan ve ismini vermek istemeyen bir başka işçi ise "Umuyorum ki bu grev tersanelerde yaşadığımız sorunların daha çok duyulmasını sağlayacak" diyor.
Grevin mümkün olabilmesi için işçilerin iş bırakmaları gerekirken greve katılan başka bir işçi polisin müdahalesini aktardı:
"Destekleyen herkese çok teşekkür ediyorum. Keşke daha fazla işçi olsaydı bu grevde. Ama işçileri polis eşliğinde tersanelere soktular, böylece greve katılmaları engellediler. Ama yine de bu kalabalık o işçilere de güç verecektir. Daha fazla ölüm istemiyoruz."
"Masa başında kalem batması riskiyle tersanede alınan risk aynı mı?"
Bir de greve katılmayanlar vardı. bianet'e konuşan bir "ustabaşı" "Bu kalabalık neden toplanmış?" diye sordu.
"Grev olduğunu sizden öğrendim. Benim hakkım için grev yapılıyor ama benim haberim yok. 'İşçi ölümü' deniliyor. Ama bu iş riskli bir iş. Masa başı işleri gibi bakmamak lazım. Masa başı işinde gözüne kalem batma riskiyle tersanede üstüne kapak düşme riski aynı değil."
"Limter-İş’in neye hizmet ettiğini bilmiyorum. Hem grev var diyorlar ama gördüğünüz gibi işçiler çalışıyor" diyen ustabaşı tersanelerdeki en büyük sorunun "cahil insanların çalıştırılması" olduğunu söyledi. Çözüm önerisiyse 'eğitim' oldu.
İşçiler dışında bugün Tuzla'daki greve öğrencisinden emeklisine, feministine, akademisyenine pek çok kişi vardı.
48 yaşındaki emekli Zehra Demir "Şarkıdaki gibi değil “Bir ihtimal daha var: Direnmek” kesinlikle buna katılıyorum" dedi..
Belgesel yönetmeni 28 yaşındaki Gürşat Özdamar "İşçi ölümleri artıyor. kapitalist sistem var oldukça efendiler kendilerine yeni köleler yaratacaklardır. Öncelikli talep ölümlerin durdurulması" dedi.
"Bir seri katil 98 kişiyi öldürseydi..."
Öğrenci Yeliz, işçilerle öğrencilerin birlikte hareket etmesinin önemini vurgularken bir başka öğrenci Zeynep Özdal "Bir seri katil 98 kişiyi öldürse büyük olay olurdu. Ama burada sermayenin çıkarı söz konusu. Bu yüzden ölümler görünmüyor, görmezden geliniyor. Hem bu görmeme haline karşı, hem de cinayetlerin son bulmasını talep ettiğim için miting alanındayım" dedi.
Feminist Sakine Gürol sendikalılığın neoliberalizmle zorlaştırıldığı bu dönemde daha çok sınıf dayanışmasına ihtiyaç olduğunu ve feministlerin de tersane patronlarına ve kapitalizme karşı Tuzla'da bulunduklarını kaydetti.
Tuzla'ya dayanışma için gelen katılımcılardan bir başkası "Greve katılımı az buldum. Keşke herkes katılsa, daha çok insan burada olsa, insanlar daha da duyarlı olsalar bu ölümlere" diyerek çağrıda bulundu.
Sinema eleştirmeni Fırat Yücel de "Burada beden olarak var olmak, kalabalığın bir parçası olmak anlamlı. Greve katılım beklediğimden daha az. Ancak miting alanının küçük olmasıyla da ilgili olabilir. Medyanın ilgisi de az geldi bana" dedi.(BÇ/EZÖ)