Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 24 Temmuz sansürün ilk kaldırılışının 105. yıldönümü öncesinde Tutuklu Gazeteciler Raporunu açıkladı. 71 hapis gazeteciyle yapılan görüşmelerin ardından tamamlanan rapor Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) köklü reforma gidilmesini, Türk Ceza Kanunu’nundaki (TCK) kısıtlayıcı maddelerin kaldırılmasını öneriyor.
CHP Genel Merkezi'nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı “Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi: Türkiye” başlıklı 131 sayfalık raporu CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Malatya Milletvekili Veli Ağababa ve Manisa Milletvekili Özgür Özel hazırladı, ön sözünü Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi yazdı.
Türkiye’de ifade özgürlüğünü yitirmenin en temel sebebinin yargı bağımsızlığının ortadan kalkması tespitinde bulunan rapor Türkiye’de insanların haksız ve hukuksuz baskın ve gözaltılarla tutuklanıp yargılandığını, yıllarca iddianame hazırlanmadan hapiste kaldıkları ve iddianamelerde somut kanıtlara dayanmayan suçlamalarla karşılaştıklarını ifade ediyor.
Raporu hazırlayan milletvekilleri 2012 Aralık ayı ile 2013 Ocak ayı arasında cezaevinde bulunan gazetecilerle görüşmeler yaptı, raporda adı geçen 71 gazetecinin bir kısmı daha sonra tahliye edildi.
Raporu hazırlayan vekiller bu süre içerisinde gazetecilerle yüz yüze görüşerek ayrıntılı hukuki durumlarını ve dava süreçlerini öğrendi, ardından gazeteciler ile yazışmalar yapıldı. Hazırlık aşamasında görüşmelerin yanı sıra Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) raporları da incelendi.
Raporda cezaevlerindeki gazetecilerin davalarının durumları, hukuki süreçlerinin yanı sıra bazı gazetecilerin de haklarındaki iddialara yanıt olarak yazdıkları mektuplar yer alıyor.
71 mahpus gazeteciyle görüşüldü
Rapor özetle şöyle:
* Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin yaklaşık yüzde 70’i, yasadışı PKK ve KCK görüş ve etkinlikleriyle ilgili haber yaptıkları için “terör örgütüne yardım etmekle” suçlanan Kürt
gazetecilerden oluşmaktadır. Kalan tutuklu gazeteciler ise hükümet karşıtı komplolara karıştıkları ya da yasadışı sol siyasi hareketlere üye oldukları iddialarıyla cezaevinde bulunmaktadır.
* Görüşmeler Türkiye cezaevlerinde 3 kadın 17 erkek olmak üzere 20si hükümlü olan, 21’i kadın 71 gazeteci ile yapıldı. Bu gazetecilerin 47’si KCK, PKK ya da DYG, dokuzu DHKP-C, dördü MLKP, yedisi Ergenekon, biri Direniş Hareketi, biri İBDA-C, biri de bilinmeyen bir örgütle ilişkilendiriliyor.
23 gazeteci hasta mahpus
* Cezaevinde bulunan 23 gazeteci hasta.
* Türkiye’de 2012 yılı başında 104 gazeteci ve 35 dağıtımcı cezaevindeydi. 2012’de
cezaevindeki gazeteci ve basın çalışanlarının 63’ü serbest bırakıldı. Ancak bu sayıların kesin olduğunu söyleyemeyiz; çünkü tutuklamalar devam ettiği ve her gün yeni bir gözaltı operasyonu yapıldığı için sayı sürekli değişmektedir.
Tespitler
Raporun tespitleri şöyle:
* Türkiye’de gazeteciler, yazarlar ve diğer basın çalışanları mesleklerini yapamadıkları gibi, kişi haklarının gasp edilmesi ve en temel hak olan yaşama hakları da ciddi risk altındadır.
* Görüş açıklamak kadar görüşün açıklanmasına aracılık etmek de tatbikat ve soruşturmalar gibi uygulamalarla karşılaşmakta, bu durumdan yazarlar kadar yayıncılar da sorumlu tutulmaktadır.
* Gazeteciler, TMK ve TCK kapsamında “örgüt” bağlantılı olarak cezaevinde bulunmaktadır.
“Yargılamaların temeli gazetecilik faaliyeti”
* Yargılamaların temelinin gazetecilik etkinlikleri olduğu açıktır. Temel haber yapma etkinlikleri, gazeteciyi habere göndermek, meslektaşlarıyla bilgi paylaşmak terör eylemi olarak nitelendirilmektedir. Bir basın açıklaması hakkındaki haber, yayımlanmış bir röportaj, terör örgütünün etkinliklerine katıldığına ilişkin kanıt olarak gösterilmektedir.
* Davaların tümünde belli düşüncelerin dile getirilmesi, belli kitapların, gazetelerin ve dergilerin bulundurulması suç oluşturmaktadır. Kanıt olarak gösterilen belgelerin, bilgisayar çıktılarının kendilerine ait olmadığı ve polis imalatı olduğu yaygın iddialar arasındadır.
* Gizili tanık ifadelerinin cezaevinde olmalarının en temel nedeni olduğu düşünülmektedir.
Uzun yargılama ve tutukluluk süreleri tüm gazeteciler için ortak bir durumdur.
“TMK ve TCK’de reforma gidilmeli”
Raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’yi, “dünyanın en büyük gazeteci cezaevi” olmaktan kurtarmanın yolu gerçek anlamda demokrasinin ilkelerini işletmekten geçmektedir. Bunun için de siyasi erkin gazetecileri baskı altında tutmaktan vazgeçmesinin koşulları yaratılmalı ve kurumsal olarak güvence altına alınmalıdır.
“Basın özgürlüğünün kısıtlanması yolunda en temel dayanak olan Terörle Mücadele Kanununda köklü bir reforma gidilmeli ve Türk Ceza Kanunundaki kısıtlayıcı maddelerinin yürürlükten kaldırılması bir başlangıç olarak görülmelidir.”
* Raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. (EA)