Moderatör olarak görev yapan Türkiye PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Müge Sökmen, panel öncesinde eski PEN Başkanı Yaşar Kemal'in mesajını okudu.
Akmen: Devlet terörüne son verelim
"Terörle Mücadele, Yazarlar ve İfade Özgürlüğü" başlıklı raporun da tanıtıldığı panelde, Türkiye PEN Yazarlar Derneği Başkanı Üstün Akmen, konuklara bir hoşgeldiniz mesajı okudu.
Akmen, terörle mücadele gibi gerekçelerle ifade ve dernek kurma gibi özgürlüklerin kısıtlandığını savunarak "Gelin devlet terörüne son verelim" çağrısı yaptı.
PEN'in dünyada ifade özgürlüğü mücadelesi için kurulmuş en eski örgütlerden biri olduğunu hatırlatan Uluslar arası PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Eugene Schoulgin, ifade özgürlüğünün kısıtlayan çok sayıda gelişme yaşanmasına rağmen dünyada ortak bir "terör" tanımının bulunmadığına dikkat çekti.
Pifarre: Yazarın durumu kötüleşti
Schougin'den son söz alan Katalan PEN Başkanı Charles Torner Pifarre, Ekim 2002'de yazılan ve Meksika'daki kongre üyelerine sunulan PEN raporunu tanıtarak, dünyada yazarların durumunun giderek kötüleştiğine dikkat çekti.
Avrupa Birliği üyesi İspanya'da iki gazetecinin halen cezaevinde bulunduğunu açıklayan, Zimbabve ve ABD gibi ülkelerdeki örneklere de yer veren Pifarre, "Dünyada hapsedilen veya öldürülen yazarların sayısı geçen yıllarda 750 iken bu yıl itibariyle bu sayı bine yaklaştı" dedi.
Pifarre, 35 ülkeyi ele alan "Terörle Mücadele, Yazarlar ve İfade Özgürlüğü" başlıklı raporun www.internatpen.org sitesinden veya [email protected] elektronik posta adresinden edinilebileceğini duyurdu.
Tarhanlı: ABD barış dayatıyor
Raporu yorumlayan İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ise, terörle mücadele dair küreselleşme bir tutumun yaşandığı bir dönemde raporun ifade özgürlüğü - küreselleşme gibi bir parametreye işaret ettiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler'in (BM) barış koruma, barış yapma ve barış uygulama stratejilerine ABD'nin "barışı zorlama" gibi, dünyaya barış dayatmak gibi yeni bir uygulaması geliştirdiğini savundu.
Verilen aranın ardından söz alan Uluslar arası PEN Başkanı Jiri Grusave, toplum ve insan hakları savunucuları olarak "Duyarlılık ve empatiye ihtiyacımız var" dedi.
Önderoğlu: Mantık da değişmeli
Grusave'den sonra söz alan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü muhabiri Erol Önderoğlu ise, Terörle Mücadele Yasalarının basın özgürlüğüne verdiği zararlara dikkat çekti.
Önderoğlu, uyum yasaları öncesinde Alper Görmüş, Ragıp Duran ve Oral Çalışlar'ın yargılandığı davalara, Uyum Yasaları çıktığı dönemde ise gazeteci Fikret Başkaya ve Zeynel Abidin Kızılyaprak'a ilişkin örnekler verdi.
Yasal reformların yetersizliğini vurgulayan Önderoğlu, antiterör mantığın sadece Terörle Mücadele Yasası'nda değil Başbakanlık Güvenlik Belgesi, Müzik Eserleri Kanunu gibi birçok düzenleme içinde barındığına dikkat çekti.
Siems: Korkuya yasal çerçeve getirildi
ABD'deki Vakalarla ilgili bir sunum yapan ABD PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Larry Siems, ABD'deki uygulamalara vizesi olmasına rağmen Dr. Haluk Gerger'in bir ABD havaalanından sınırdışı edilmesini gösterdi.
Sosyetler Birliği yıkıldıktan sonra ABD'de muhalif insana desteğin azaldığına işaret eden Siems, "ABD'de korkuyu yasal bir çerçeveye oturtmaya başladık" dedi.
ABD'de Irak'tan gelen tabutların görüntülenmesinin yasak olduğuna dikkat çeken Siems, Guantanamo Üssü gibi Anaysal Koruma dışında kalan bir çok alan bulunduğunu ve bilgi edinme hakkının kısıtlandığını söyledi.
İlkiz: Benim iki 11 Eylül'üm var
Türkiye PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Danışmanı Av. Fikret İlkiz ise, "Anti-terör mücadelesi kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamamalıdır" diyerek başladığı konuşmasında, ABD'den çeşitli örneklerden söz etti. Florida'da Afganistan fotoğraflarının sergiden çıkarılması, Terörist adıyla sergilenmesi plananan bir sergiye izin verilmemesi, ABD'de kütüphanelerde okunan kitaplar ve okuyucusuna kadar denetlenebilmesi, şifre içerebileceği gerekçesiyle Bin Ladin'e ait fotoğrafların yayımlanmasına izin verilmemesi örnekler arasında sayıldı.
Av.İlkiz, "Benim iki 11 Eylül'üm var. Biri Kulelerin yıkılmasına yol açan, diğeri ise Şili Devlet Başkanı Salvador Allende'nin faşist bir darbe ile iktidardan indirilmesidir" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. (EÖ/BB)