İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) silah denetimiyle ilgili yetkilisi Steve Goose'a göre, ülkeler mayın temizliğinde şirketlere veya ordulara mahkum değil.
bianet'in Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizliğiyle ilgili görüştüğü Goose, mayınların saptanmasını, temizliğini, sivillerin bilgilendirilmesini ve temizlenen arazilerin devrini içeren "mayın eylem programlarını"nı en etkili şekilde sivil toplumun yürüttüğünü söyledi.
bianet, bu konuda uzmanlaşmış uluslararası sivil toplum örgütlerini daha önce gündeme getirmişti.
Mayın yasağı antlaşması olarak bilinen Ottawa Sözleşmesi, ülkelere mayınları nasıl temizleyecekleri konusunda bir sınırlama getirmiyor. Ama Goose "Birçok ülke temizlikte orduları kullandı. Ama bugün çoğu mayın eylem programı, sivillerin öncülüğünde yürütülüyor. Sivil programlar çok daha etkili, etkin, eşgüdümü ve yönetimi yüksek, daha şeffaf" diyor. Bununla ilgili de dünyanın en eski ve sivil mayın eylem programlarından biri olan Afganistan'ı örnek gösteriyor.
"Zarar görenler yararlansın"
Goose'a göre, mayından temizlenen araziden en çok yarar sağlayacak olanlarsa, mayınlardan en çok zarar gören topluluklar olmalı. Bu, hükümetin yasa tasarısında öngördüğü, arazinin temizleyecek olan şirkete verilmesini dışarıda bırakan bir bakış açısı.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) da, arazinin topraksız çiftçilerin kullanımına açılmasını ve bir organik tarım laboratuarı işlevi görmesini istiyor. bianet'in görüştüğü, bölgede yaşayan gazeteci Ali Bulun, Nusaybin Ticaret Odası Başkanı Mahsun Özmen ve Nusaybin Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Doğru da "Mayının cefasını köylüler çekti, tarımın sefasını da onlar sürsün" demişti.
"Türkiye son tarihi kaçırmasın"
Goose, Türkiye'nin stoklarındaki mayınları imhada son tarih olan 1 Mart 2008'i kaçırarak Ottawa Sözleşmesi'ni zaten bir kere ihlal ettiğini, temizlikteki son tarihi, yani 1 Mart 2014'ü kaçırmaması gerektiğini söyledi. (TK)