Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmasında iktidarın söylemlerinin sanata karşı da şiddet geliştirdiğini söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kadir İnanır’ı ve Jülide Kural’ın sahneye taşıdığı Selahattin Demirtaş’ın “Devran”ını hedef göstermişti.
Buna dair konuşan Temelli, “Sevgili Kadir İnanır’a yönelik şiddet geliştiriyor. Neden çünkü Sevgili Selahattin Demirtaş’ın kitabı tiyatroya uyarlandı ve sahnelendi. Buna tahammül edemeyen, iki satır kompozisyon ödevi yazmaktan aciz, iki satır cümle kuracak olsa promptera muhtaç zihniyet; kalkıp Selahattin Demirtaş'a sonra Kadir İnanır’a da saldırdı. Onun arkasına da Kobanê’yi sıkıştırdı” dedi.
“Ama sana kötü bir haberim var. Biliyor musun Selahattin Demirtaş bir kitap daha yazdı. Arkadaşlarımız kitap yazıyorlar. Yazdıkları kitaplarla direniyorlar arkadaşlarımız. Bir onur kütüphanesi kuruyorlar. Bu da size dert olsun.”
“Bu saha, masa işine çok kendinizi kaptırmayın”
Sezai Temelli, konuşmasının önemli bir bölümünü dış politikaya ayırdı, özetle şunları söyledi:
“Dış politika bildikleri yok, politika bildikleri yok. Ateşkes için masaya oturdular, Hafter döndü gitti; Hafter bir anda terörist oldu. Dış politikaları Suriye’de, tüm dünyada olduğu gibi aynı klişeye dayalı. Nedir o klişe? 'Sahada olmayan masada olmaz'.
“Sahada nasıl oluyorlar? Askeri güçleriyle. Yani bütün savaş politikalarıyla Ortdoğu sahasında olmak istiyorlar. Neden? Çünkü Kürt düşmanıdırlar.
“Kürtlerin kazanımlarına karşı bir siyasetleri olduğu için nasıl içeride bir çöktürme politikasına dayalı bir siyasetleri varsa sınır dışında da, kaldı ki ülkelerin toprak bütünlüğüne çok saygılıdır bunlar, Suriye’de, Irak’ta da, şimdi Libya’da aynı şekilde sahada olma peşindeler. Buradan uyarıyorum; bu saha, masa işine çok kendinizi kaptırmayın. Sonra bu ülkeyi de masada bulabilirsiniz.
“Bütün meseleleri İhvan çizgisini büyütmek”
“Uluslararası politika deyince bunların iki meseleleri var. Bir; Kürt annesini görmesin. Kürtlerin bütün kazanımlarına karşı bir dış politika daha doğrusu bir politikasızlık var ediyorlar. 'İç politikaya uygun nasıl bir dış politika geliştiririz' diye bir mantıkla hareket ediyorlar. Suriye'de bunu tüm çıplaklığı ile yaşadık.
“İkincisi ise İhvan çizgisi. Aynı şekilde hem Suriye'de hem de Libya’da, daha önce Mısır'da İhvancı çizgiyi büyütmek için bir strateji geliştirdiler. Suriye Milli Ordularıyla, ÖSO'larıyla bu İhvancı çizgileriyle hareket etmeye devam ediyorlar.
“Mesele Erdoğan'ın şahsıyla ilgili”
“Libya’da mesele Türkiye ile ilgili değil Erdoğan'ın şahsıyla ilgili. Bütün ülkeleri tek tek sayıyorlar Türkiye’ye gelince “Erdoğan” diyorlar. O denli şahsileşmiş bir mesele ile karşı karşıyayız. Buradan bir dış politika çıkmaz.
“Bakın diyor ki, ‘Bir masa kuruyoruz şimdi Berlin'de’. Ülkeleri sayıyor sayıyor, Libya yok. Libya için masa kuruyorlar, masada Libya yok. Daha önce Suriye için masa kurmuşlardı, Suriye yoktu. Tam bir yanlışlıklar karmaşası. Yanlışlıklar bitmiyor, bitmeyince zulümden şiddetten başka bir şey kalmıyor.
“İdlib’ten bahsediyorlar. İdlib nasıl oluştu? Geride bıraktığımız 10 yıla baktığımızda İdlib bütün çıplaklığı ile ortada. Şimdi sınırımıza gelmiş insanlar var. 600 bin insan var o kamplarda. İnanılmaz bir insanlık dramı var. Vicdan dayanmaz, o 600 bin insanın 400 bini kadın ve çocuklardan oluşuyor. Şimdi kalkmışlar İdlib’e yardım kampanyaları düzenliyorlar.
“Bütün bu zulmün, yaşananların müsebbibi sizsiniz. İşte bugün yaşanan tablo budur. Bütün bu tablonun arkasında o ittihatçı kafa var, o Kürt düşmanlığı var.”
“Bütün koridoru terörize ettiniz”
“Ne yaptılar Afrin’e girdiler zeytin çaldılar, Girê Spî’ye girdiler buğday çaldılar. İşte bunların zihniyeti budur; işgal etmek, ele geçirmek, çalmak çırpmak, talan etmek, tam bir çete hukuku. Zihniyetleri bu.
“Diyorlar ki terör koridorunu temizliyoruz. Bütün koridoru terörize ettiniz. Afrin’de, Girê Spî de; bölgede her tarafı terörize ettiler.
“Çözüm Kürt meselesinin çözümündedir. Çözüm siyasi ve demokratik çözümdedir. Bunu yapmanın yolu militarist zihniyetten kurtulmaktır, diplomasiyi öncelemektir.
“Uluslararası kamuoyu ve kuruluşların bu konuya müdahale zamanı gelmiştir. Ortadoğu’daki bu köhnemiş zihniyetle bir çözüm mümkün değildir. Aksi halde bu savaş büyür yayılır her yeri kaplamaya devam eder.” (AS)