Fotoğraf: İzmir'in yoksul mahalleleri/MA
Beslenme, barınma, eğitim ve sağlık gibi en temel hakların karşılanmaması nedeniyle insan hakları sorununa dönen bir yoksulluk yaşandığına dikkati çeken İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği (İKYA) Başkanı Tolga Küleş, çözümün "sosyal devletin tesis edilmesi"nde yattığını söyledi.
En zengin ilçenin arkasında en yoksullar yaşıyor
İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği, yoksulluğun ve yoksunluğun ortadan kaldırılması için dayanışmayı güçlendirecek çok yönlü çalışmalar düzenlemeyi hedefliyor. Bu kapsamda, yurttaşlara ihtiyaç sahiplerine giysi, yiyecek, yakacak vb. gereksinimleri için maddi ve ayni yardım sağlanacak ve cenazelerde, hastane süreçlerinde destek olunacak. Ve bu amaçla dayanışma temelli insani faaliyetlerde bulunulacak. Araştırmalar ve saha çalışmaları, çeşitli nedenlerle mağdur edilen kişiler için hukuk desteği, çocuklara ve gençlere eğitim desteği gibi daha uzun vadeli çalışmalar için hazırlıklar ise devam ediyor. Dernek kuruluşu ve çalışmalarıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Ülkemizde geçimini günlük-geçici işlerle sağlayan ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan milyonlarca yurttaşın yaşadığı derin yoksulluk neredeyse bir doğal afet hâlini aldı. Derin yoksullukla mücadele, insan hakları mücadelesinin çok önemli bir parçası oldu. İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği'nin bu mücadeleye katkıda bulunacağına inanıyor, dayanışma ağlarının hızla genişlemesini diliyoruz." |
İzmir'in en zengin ilçelerinden birisi olan Konak'ın "arka" mahalleleri yoksulluğu en derinden yaşayan bölgelerden biri. İKYA özellikle Roman nüfusun ve günü birlik işlerde çalışanların yaşadığı mahallelerde başta gıda olmak üzere halkın ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olmak için çaba gösteriyor. Her gün onlarca başvuru alan dernek, yeni projelerle taleplere yanıt bulmaya çalışıyor.
Mezopotamya Ajansına derneğin projelerini ve yaşanan derin yoksulluğu anlatan İKYA Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Küleş yoksulluğun en temel insan hakları sorunlarından birisi haline geldiğini söylüyor.
Kent yoksulluğunu her yönüyle ele almak
Küleş, özellikle pandemi döneminin açığa çıkardığı yoksullaşmayla mücadele çabalarını Nisan'da bu yana dernek çatısı altında sürdürdüklerini anlatıyor: "İzmir'in farklı kesimlerinden dezavantajlı grupların bir arada yaşadığı Boğaziçi, Levent, Gültepe mahallerinde derneğimiz kent yoksulluğunun her yönüyle ele alınmasını ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı hedefliyor."
Küleş "derin yoksulluk ve kent yoksulluğunun hem ekonomik hem sosyal karma bir sorun" olduğuna dikkat çekiyor ve "Bu alandaki en temel sorunlardan biri[nin] ihtiyaç sahiplerine erişim olduğu[nu]" dile getiriyor. Bu kesimdekilerin, "Kayıt dışı ya da gündelik işlerde çalışan resmî kurumlara ulaşma imkânı olmayan örgütlenemediği için hakkını arayama[dıklarını] aktarıyor İKYA Başkanı: " Öncelikle kurulduğumuz bölge ve çevresinde başlayan çalışmaların İzmir'de daha geniş alanlara yayılması için çabalıyoruz" diyor.
Dezavantajlı gruplar
Birebir bağ kurdukları ve ev ev tespitlerde bulunarak somut ihtiyaçların karşılanması konusunda belediyeler, resmi kurumlar ve bağışçılarla ortaklaştıklarını belirten Küleş "dezavantajlı kesimlerin yaşadığı mahallelere karşı ön yargıyı yıkma[nın]" da amaçları arasında olduğunu söylüyor.
Küleş, "Bu gruplardan Romanlar, yoksulluğu çok derinden yaşıyor. Büyük çoğunluğu günlük ya da kayıt dışı işlerde çalışıyor. Çadır ya da barakadan bozma evlerde yaşıyor. Sağlık ve eğitim gibi en temel haklara ulaşamıyor" diyor. Kendilerinin de "öncelikle bu dezavantajlı grupların yanı sıra yoksul tüm kesimlere ulaşmaya ve çözümler üretmeye çaba göster[diklerini]" anlatıyor.
Yoksulluk bir insan hakları sorunu
Küleş "Çalışmalarımızda yoksulluğun bildiğimizden daha içler acısı olduğunu gördük" diyor. Pazar alışverişine çıkamayan, defter alamadığı için okula gidemeyen, okullarda 8-10 saat aç ders gören insanlarla karşılaştıklarını anlatıyor: "Bakkallardan 2 liralık sıvıyağ 3 liralık salça almak zorunda kalanlar var."
Yoksullar için temel yaşam gereksinimlerini sağlamanın başta gelen sorun olduğunu vurguluyor.
► "Temiz suya erişim sorunu var."
► " Okula yırtık ayakkabıyla, giden çocuklar var."
► "İlaç fiyatları çok yükseldi. Sağlık ocaklarına gidip, ilacını alamayan çok insan var."
► "Bölgemiz bir işçi semti. Ancak ulaşımı sorunlu olan tek göz oda evler bile 2 bin 500 lira gibi uçuk fiyatlara kiralanıyor.
Sorunu çözmesi gereken "beyefendi"
Küleş "Bu sorunu çözmesi gereken[in] saraydaki beyefendinin kendisi" olduğunu söylüyor. "Saraydan çıkıp halkı görsünler. Derin yoksulluk insan hakları sorunu haline geldi. Bu sorunu yaşayan insanlar yaşam, barınma, eğitim ve sağlık hakkı gibi en temel haklarından yoksunlar" diyor.
Çözüm: Sosyal devletin tesisi
Yaşanan sorunun sadece sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla çözülemeyeceğini sözlerine ekleyen Küleş, çözüm önerilerini şöyle sıralıyor:
■ "Çözüm için istihdamın canlandırılması gerekiyor. Yandaşlara kazandırarak bu sorun çözülmez daha da derinleşir.
■ "Gerçekten sosyal devletin tesis edilmesi çok önemli. Sınıflar arasındaki uçurum giderek büyüyor. Sosyal devlet yapısı bugün tesis edilse bile arayı kapatması uzun yıllar sürebilir.
Yoksulluk dededen toruna geçiyor artık
"Çok fazla bir talebimiz yok" diyor Küleş. "Sadece en temel insan haklarını talep ediyoruz. Ama tam tersi yapılıyor. İktidarın parayı betona gömdüğü ve istihdam alanı açmadığı bu durum artık kronik yoksulluk halini almaya başladı.
"Yani yoksulluk dededen toruna geçiyor artık."
(AEK)