Afrika, Brezilya, İtalya, Belçika, Kanada ve Türkiye'den akademisyenler ve sosyal politika çalışanları iki gün boyunca "temel gelir" kavramını; değişik ülkelerdeki uygulamalar ve olanakları tartıştı.
Türkiye'de sosyo-ekonomik güvence yok
Konferansın açılış konuşmasını yapan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sosyo-Ekonomik Güvenlik Dairesi Başkanı ve Avrupa Temel Gelir Ağı (BIEN) yönetim sorumlusu Dr. Guy Standing, küreselleşmenin ekonomik güvensizliği arttırdığını; "tolerans ve toplumsal dayanışma duygusunu zedelediğini" belirtti.
Standing, bir "hak" olan koşulsuz "temel gelir" uygulamasının, giderek artan sosyal problemleri kısmi de olsa çözebileceğini söyledi. Standing, ILO'nun yayına hazırladığı bir rapora göre, Türkiye'nin sosyo-ekonomik güvenlik bakımından 90 ülke arasında 56. sırada yer aldığını belirtti.
"Küreselleşme eşitsizlikleri arttırıyor"
GATS, IMF, Dünya Bankası gibi kurumların neo-liberal politikaları dünya ölçeğinde uygulayan araçlara dönüştüğünü belirten Standing, "artan eşitsizlikler toplumsal birlik kavramını tehdit etmeye başladı" dedi.
Devletin küçülmesini, sıkı mali politikalar uygulanmasını, desteklerin kesilmesini öngören Washington Konsensusu'nun "Washington Diktası"na dönüştüğünü söyleyen Standing, birçok ülkenin bu politikalardan zarar görmesine ve muhalefet etmesine rağmen bir değişim yaratılamadığını vurguladı.
Standing, emeğe uygulanan vergilerin arttığını, sermayeye uygulanan vergilerinse düştüğünü; neo-liberal mali politikaların toplumun bütününe yayılan sosyal politikalar haline geldiğini belirtti.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında uygulanan "refah devleti" politikalarının iflas ettiğini söyleyen Standing, sosyal sigorta, sosyal yardım, asgari ücrete dayalı sosyal güvenlik uygulamalarının bugün geçersiz olduğunu söyledi.
En yoksul kesimlerin çoğu zaman bu uygulamalardan faydalanamadığını belirten Standing, bu politikalardan esas olarak sermaye kesiminin fayda sağladığını söyledi.
Sadece Washington Konsensusu'nun öngördüğü politikaları değil, onların karşısına alternatif olarak çıkarılan "Üçüncü Yol"u da eleştiren Standing, "Üçüncü Yol da farklı bir şey önermiyor ve tüm toplum kesimlerini bir araya getirme iddiası havada kalıyor" dedi. Standing, sosyal politikaların "sivil toplum miti" vasıtasıyla özelleştirildiğini belirtti
Temel gelir bir haktır
Standing, her bir insanın işlevsel bir şekilde varolabilmek için temel bir güvenliğe ihtiyacı olduğunu söyledi. "Temel gelir"in bir hak olduğunu belirten Standing, "hak" kavramının herhangi bir önkoşulu dışladığını vurguladı.
Standing, "temel gelir"in bütün problemleri çözmeyeceğini fakat sağlıklı ve adil işleyen düzenlemeler, sosyal güvenlik ve paylaşım mekanizmalarının oluşturulmasına zemin yaratacağını söyledi.
Brezilya'da çocuklara yemek ve eğitim progranları
Daha sonra birer sunuş yapan Milano-Bicocca Üniversitesi'nden Prof. Enzo Mingione ve Antwerp Üniversitesi'nden Prof. Bea Cantillon İtalya'daki "temel gelir" deneyimleri ve "eşitlikçilik" konularını ele aldılar.
Prof. Maria Ozanira da Silva e Silva Brezilya'da uygulanmakta olan sosyal güvenlik ve yardım programları hakkında bir sunuş yaptı. Brezilya'da en zengin ve en yoksul kesim arasında büyük bir gelir uçurumu olduğunu söyleyen da Silva çocukların yeterli beslenememesinin ve eğitim alamamasının en büyük problemler olduğunu belirtti.
1995'den beri belediye, eyalet ve federal düzeyde uygulanan programlarla kadınların iş yaşamına katılımı, çocukların beslenmesi ve eğitim alabilmesi konularında büyük ilerleme sağlandığını belirten da Silva, Lula hükümetinin gelmesiyle önemli adımlar atıldığını vurguladı.
"20 milyon kişi yoksulluk sınırının altında"
Namibya Evangelist Lutheren Kilisesi Sosyal Kalkınma Masası Proje Direktörlüğü'nden (ELCRN) Dr. Dirk Haarmann da Güney Afrika'daki "temel gelir" deneyimlerini konu alan bir sunuş yaptı.
Güney Afrika'da yoksulluk sınırının altında yaşayan 20 milyon insan olduğunu söyleyen Haarmann, HIV/AIDS'in de büyük bir problem olduğunu söyledi. Ekonomik açıdan Apartheid zamanından bile daha eşitsiz bir toplum yapısının oluştuğunu belirten Haarmann Afrika Ligi'nde "temel gelir" uygulamasının kabul gördüğünü fakat adım atılamadığını söyledi.
McGill Üniversitesi'nden Prof. Myron Frankman da Kanada'daki uygulamalarla ilgili bir sunuş yaptı. İkici gün yapılan toplantılarda da Barselona Üniversitesi'nden Prof. Daniel Raventos İspanya deneyimini anlattı ve "temel gelir" uygulamasının hukuki ve felsefi gerekçelerini tartıştı.
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Ayşe Buğra, Prof. Çağlar Keyder ve Tolga Sınmazdemir de "temel gelir"in Türkiye'de karşılaşacağı engeller ve yaratacağı olanaklar üzerine bir sunum yaptılar. (EÜ/BB)