Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davaya bugün Çağlayan Adliyesi'deki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM) devam edildi.
TIKLAYIN - "13 Yıldır Hrant Dink'in Nasıl Öldürüldüğünü Tekrar Tekrar Dinliyoruz"
Cinayette ihmali bulunduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılandığı dördü tutuklu 85 sanıklı davanın 88. duruşması gerçekleştirildi.
25. duruşma haftası olarak bilinen dava sürecinde bu hafta duruşmalar üç gün sürecek ve tanıklar dinlenecek. Aralık ayında gerçekleştirilen son duruşma haftasında iki tutuklu sanık dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Astsubay Yavuz Karakaya ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez Amiri Hamza Celepoğlu tahliye edilmişti.
TIKLAYIN - Dink Cinayeti Davasında İki Sanığa Tahliye
Bugün görülen duruşmada dönemin İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Yardımcısı Celal Sel ve Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz dinlendi. Aralık ayındaki duruşmada dinlenilmesi kararlaştırılan dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Necmettin Emre, Kanada'daki Ottawa Büyükelçiliğinde görevli olduğu için mahkemeye dilekçe yazarak duruşmaya katılamayacağını bildirdi.
Tutuklu sanıkların SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşmaya ev hapsinde bulunan dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, tutuksuz sanıklar Erhan Tuncel, Murat Bayrak, Gazi Günay, dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay ve İstanbul İl İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı. Duruşmada ayrıca taraf avukatları da hazır bulundu.
Sel: Kamera kayıtlarını Terörle Mücadele Şubesi topladı
Mahkemede ilk olarak Celal Sel dinlendi. Günümüzde Çanakkale İl Emniyet Müdürü olarak görev yaptığını belirten Sel duruşmaya SEGBİS aracılığıyla Çanakkale'den bağlandı.
Cinayeti makamında televizyonda gördüğü altyazıdan öğrendiğini söyleyen Sel, müdürlerinin olay yerine geçmesini istediklerini söyledi.
"Hızlıca olay yerine gittim. Ben gittiğimde üç ekip oradaydı. Etrafı dolaşırken kumaş satan bir esnaf güvenlik kamerasının olduğunu söyledi. Görüntülere bakmaya içeri girdim. Şahız bize kameradan Ogün Samast'ı gösterdi. Müdürümüz bize kasayı ve hard diski alın dedi. O sırada görüntülere kimin bakacağı, Terörle Mücadele mi, Asayiş mi belli değildi.
"Soruşturmayı Terörle Mücadele Şubesi'nin yürüteceği belli olunca, Şube Müdürümüz, şubeye gidip üst makamlara bilgi notu hazırlamamı istedi. Olay yerinden ayrıldım ve şubeye gittim. Bilgi notu hazırladım.
"Daha sonra görüntüleri basına vererek, ihbar hattı kurduk ve ben hatla ilgilenen ekibin başındaydım. Ogün Samast, Samsun'da yakalanıp getirildikten sonra ben şubedeki diğer konularla ilgilenmeye başladım.''
Sel'in ifadesine karşılık Mahkeme Başkanı Şimşek, Akbank'daki görüntü kayıtlarının kaybolmasını sordu.
Sel, Saray Kumaşçılık dışında da görüntülerin Terörle Mücadele ekipleri tarafından toplandığını ve Akbank Şubesi'nin kamera görüntülerinin de alındığını bildiğini ifade etti.
Şimşek'in sorularından sonra Dink ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu Sel'e soru sordu. Bakırcıoğlu Sel'e "İstanbul'da çalıştığınız dönem Erhan Tuncel'le İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde yapılan mülatlara katıldınız mı?" diye sordu.
Sel katılmadığını söyledi. Bakırcıoğlu'nun ardından yine Dink ailesi avukatı Bahri Belen " Akbank dışında görüntü kayıtları aldınız mı? Ve bunları kim inceledi biliyor musunuz?" diye sordu. Sel "İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi C Bürosu işliyordu" diye cevapladı.
Yavuz: Akyürek cinayetten sonra beni samsuna gönderdi
Sel'in ardından Vedat Yavuz'un dinlemesine geçildi. Günümüzde Samsun İl Emniyet Müdürü olarak görev yaptığını belirten Yavuz duruşmaya SEGBİS aracılığıyla Samsun'dan bağlandı.
Cinayetle ilgili olarak Yavuz, "2014'de savcının bana yönelttiği sorulara cevaplarımı vermiştim. Bugün itibariyle ifademe ekleyecek bir şeyim yok." diye konuştu.
Cinayet tarihinde Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını belirten Yavuz, bu tarihte operasyon birimlerine değil idari birimlere baktığını söyledi. Yavuz ayrıca o dönem daire başkanının Sabri Uzun olduğunu ifade etti.
"Şubeye gelen istihbarat notlarıyla ilgili olarak bana kimse bilgi vermedi. Not geldiğinde Sabri Uzun İran'a gitmişti ve Necmettin Emre ona vekalet ediyordu. Ben F4'ü ilk kez İstanbul'da soruşturma savcısı gösterdiğinde gördüm. Haber almadan Necmettin Emre sorumluydu.
Hrant Dink'e yönelik provakatif eylemleri basından duyduklarını da söyleyen Yavuz şöyle konuştu:
"Dink'e yönelik ses getirici eylem yapılacağı bilgisi gelmiş. Bütün yazışmalar önce daire başkanlığına gider. Buradaki kişi hem eski yazılara vakıf, hem de evrakı görüyor. Evrakı gören kişi ilgili şube müdürüne telefon ederek gerekli işlemleri yapmalıydı."
Bunun üzerine avukat Bakırcıoğlu "Ses getirici eylemden kasıt ne olabilir" diye sordu. Yavuz "Cana kastedilecek eylem olabilir" şeklinde cevapladı. Bakırcıoğlu'nun "Cinayeti nasıl öğrendiniz, öğrendiğinizde nasıl bir değerlendirme yaptınız" sorusunu ise Yavuz şöyle cevapladı:
"Cinayeti ben de televizyondaki altyazılardan öğrendim. Bana olayla ilgili kimsenin danışıklığı olmadı ya da yukarıdan aşağıya herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.
"Cinayetten 13 gün sonra o zamanki daire başkanımız Ramazan Akyürek beni aradı ve çok acele Samsun'a gitmemi istedi. Yanına da birisini al dedi ama kimi söylediysem kabul etmedi. İstanbul aktarmalı Samsun'a gittim. Emniyette moral konuşması yaptım. Bir gün sonra dönmek istediğimde dönmemi istedi. Jandarmaya git, Valiyle görüş şeklinde beni hep oyaladı. İki-üç gün daha kaldım. Sonradan öğrendim ki mülkiye müfettişleri Trabzon'a gelmiş ve ardından Samsun'a geçeceklermiş. Bizi bunun için oyalamış"
Yavuz'un ardından sanıkların birbirlerine soru sormalarıyla bugünkü dava celsesi kapandı. Duruşmaya yarın 10.30'da devam edilecek.
Ne olmuştu?
Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Şişli'deki Agos gazetesinin önünde suikasta uğradı. Fail Ogün Samast suikasttan 36 saat sonra İstanbul'dan Trabzon'a giderken Samsun Otogarı'nda yakalandı.
Samast ilk sorgusunda cinayeti Yasin Hayal'in talimatı üzerine işlediğini söyledi. Hayal'in adı daha önce 2004'te Trabzon'da Mc Donalds bombalaması olayına karışmış, 6 yıl 8 ay hapis cezası aldıktan 11 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.
Hayal ifadesinde cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Operasyonu genişleten polis Erhan Tuncel'le birlikte 12 kişiyi gözaltına aldı. Tuncel'in Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.
Ogün samast ile Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender, 24 Ocak 2007'de tutuklandı.
Dink suikastıyla ilgili Nisan 2007'de başlayan yargı sürecinin ilk duruşması 2 Temmuz 2007 tarihinde Beşiktaş'taki 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM) görüldü. Davada 12'si tutuklu 18 kişinin yargılaması yapıldı.
Nisan 2008'de Trabzon'daki jandarma görevlileri hakkında da dava açıldı. Dava açılanlar arasında Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz de bulunuyordu. 2016'daki darbe girişimi sonrası, Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Veysel Şahin ve Ali Öz tutuklandı.
Avrupa insan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hrant Dink'in öldürülmesinden önce ve sonrasında yapılan başvurular kapsamında Türkiye'yi yaşam hakkını ihlal ettiği, mahkemelere etkin başvuru hakkını kısıtladığı ve ifade özgürlüğü hakkını çiğnediği gerekçesiyle mahkum etti.
Hrant Dink cinayeti davası, beş yılın ardından 17 Ocak 2012'de 25. duruşmada karara bağlandı. Yasin Hayal'in tasarlayarak insan öldürmeye azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına; Salih Hacisalihoğlu ruhsatsız mermi bulundurmaktan 2 ay 15 gün hapsine, Erhan Tuncel Mc Donald's olayından dolayı 10 yıl 6 ay hapsine, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in tasarlayarak insan öldürmeye yardım etmekten dolayı 12 yıl 6'şar ay hapsine, Ahmet İskender'in ruhsatsız silahtan dolayı 1 yıl hapsine karar verildi.
Mahkeme, tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak Tuncel'i tahliye etti. Osman Hayal beraat etti.
21 Nisan 2012'de ise 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan tetikçi Ogün Samast hakkındaki "tasarlayarak insan öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis cezası kesinleşti.
15 Mayıs 2013'de Yargıtay, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz ve Tuncay Uzundal'ın "terör örgütü yöneticiliğinden" verilen beraat kararını, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgütü kurma ve yönetme suçundan" ceza verilmesi istemiyle bozdu.
Ayrıca, Erhan Tuncel'in "kasten öldürmeye azmettirme" suçundan kurulan beraat hükmünün, sanığın Dink'i öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi nedeniyle mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildi.
Hrant Dink cinayeti davası hakkında Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin verdiği bozma kararının ardından dava 17 Eylül 2013'te yeniden başladı.
Kamu görevlileri soruşturması Savcı Gökalp Kökçü, 2014 yılı Aralık ayında Dink cinayeti soruşturmasına bakmakla görevlendirildi. Kökçü, aralarında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, EGM İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, Trabzon il Emniyeti eski Müdürü Reşat Altay ve Emniyet istihbarat Dairesi Başkanı Engin Dinç'in de aralarında bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında iddianame düzenledi. Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturma ve operasyonların yoğunlaştığı bu dönemde başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ve Ercan Demir'in de bulunduğu bazı kamu görevlileri tutuklandı.
Eylül 2015'te kamu görevlileri soruşturmasında, dosyada yeni delillerin olduğu ortaya çıktı. Buna göre bazı raporlar ve Trabzon Emniyeti Müdürlüğü istihbarat Şubesi'nde bulunan bir bilgisayar kaybedilmişti.
Ayrıca, cinayetten önce Dink'in evinin çevresinde bazı jandarma görevlilerinin olduğu telefon kayıtlarından tespit edildi. Olay yerinde tetiği çeken Samast'ı izleyen altı kamu görevlisi olduğu soruşturma dosyasına girdi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 11 Aralık 2015'te Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin Dink'in öldürülmesi olayında "görevi ihmal" suçundan Albay Ali Öz ile Kıdemli Yüzbaşı Metin Yıldız'ın 6'şar ay, astsubaylar Hüseyin Yılmaz, Okan Şimşek ve uzman çavuşlar Hacı Ömer Ünalır ile Veysel Şahin'in 4'er ay hapis cezası, Astsubay Gazi Günay ile Uzman Çavuş Önder Araz'ın ise delil yetersizliğinden beraat kararını bozdu. Dairenin bozma kararında, sanıkların "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da yargılanması gerektiğine hükmedildi.
19 Aralık 2015'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak 24 kamu görevlisi hakkında takipsizlik kararı verdi. Savcı Kökçü'nün hazırladığı iddianame iki defa mahkemeye gittikten sonra kabul edildi. Savcı Kökçü, hazırladığı iddianamede jandarma dosyasını ayırdı.
Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturmalar Dink soruşturmasına da sıçradı. 27 Ocak 2016'da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan kamu görevlileri davası ana dava ile birleştirildi.
19 Nisan 2016'da ana dava ile birleştirilen kamu görevlileri davası görülmeye başlandı. Davada, aralarında Celalettin Cerrah, Ahmet ilhan Güler, Sabri Uzun, Engin Dinç, Ali Fuat Yıimazer, Ramazan Akyürek, Reşat Altay, Ercan Demir, Özkan Mumcu, Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç, Ali Poyraz, Tamer Bülent Demirel, Erhan Tuncel, Yasin Hayal Ogün Samast, Ersin Yolcu ve Osman Hayal'in olduğu 35 sanık yargılanıyor.
2016 yılı boyunca Dink cinayetiyle ilgisi olduğu iddiasıyla 30'u aşkın jandarma görevlisi gözaltına alındı ve 15'i tutuklandı.
Ocak 2017'de davada 51 kişinin tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Dinlenmesine karar verilen tanıklar arasında dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'de bulunuyordu. Nisan 2017 ise cinayete ilişkin "Cinayetin FETÖ bağlantısı" odaklı 3. iddianame hazırlandı.
İddianame, 2015 yılında, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 27 kamu görevlisine dava açan Savcı iddianamede cinayet şüphelisi askerlerin 'darbe girişiminde' aktif rol aldığı tespitine yer verdi.
Haziran 2017'de eksikleri olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından üçüncü kez savcıya iade edilen üçüncü iddianame ana davayla birleştirildi.
19 Eylül 2018'de ise Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK)'nın kararıyla yeri değiştirilen birçok heyet içerisinde olan 14. ACM heyeti Başkanı Ali İhsan Horasan İstanbul 1. ACM başkanlığına getirildi. Horasan'ın yerine Emre Efe Şimşek getirildi.