Türkiye'den ve dünyadan örneklerle ele alınan "Türkiye ve Dünyada Algoritmik Ayrımcılık" atölyesinde teknolojinin, algoritmaların ve yapay zekanın sosyopolitik yönleri ve azınlıklarla dezavantajlı grupları nasıl etkilediği konuşuldu.
Atölye, Asmin Ayçe İdil Kaya’nın rehberliğinde, 26 Şubat Pazartesi günü 20 katılımcıyla gerçekleşti.
Kaya, atölyede, “Teknoloji, Batılı beyaz erkeklerin yönetiminde ve üretiminde. Ve bizler de onların ürettiği teknolojileri kullanıyoruz.” diyerek teknolojinin yaptığı ırk ve cinsiyet ayrımını feminist bir bakış açısıyla aktardı.
“Bir transın bedeninin toplumsal normlara uymadığı gibi teknolojik normlara da uymadığını” belirten Kaya, “Yüz tanıma teknolojileri siyah kadınları tanımıyor. Öncelik beyaz erkekler ve beyaz kadınların, ardından siyah erkekler ve en son siyah kadınlar geliyor. Üretilen teknoloji Batılı beyazlara ait olduğu için algoritmalar da Batılı beyaz bir sistemle geliştiriliyor. Hem kadın hem siyah olmanın getirdiği daha derin bir eşitsizlik var. İki yönlü bir ayrımcılık söz konusu.” dedi.
Araştırmacı ve dijital aktivist Joy Buolawmini, “Gender Shades” makalesinde; üç farklı algoritmada yaptığı deneylerde, beyaz tenli erkeklerin en kötü ihtimalde sadece yüzde 0.8 oranında tanımlanamadığını, siyah tenli kadınların ise yüzde 20 ile 34 oranında tanınmadığını ortaya koyuyor.
"Algoritmalar patriyarkal, cinsiyetçi, ayrımcı ve ırkçı"
"Algoritmaların patriyarkal, cinsiyetçi, ayrımcı, ırkçı olabileceğini ve liberal ekonomiyi de desteklediği"nin altını çizen Kaya, "Algoritmalar bu ana akım dediğimiz sorunlu ayrımcılıkları ya da ayrımcılığa sebep olan durumları bir ayna gibi teknolojiye de taşıyor ve hatta bu araçlarla dezavantajlı gruplara karşı ayrımcılığı daha da büyütüyor, yeniden üretilebiliyor." ifadelerini kullandı.
Yapay zeka araçlarının "dezenformasyon" da ürettiğini belirten Kaya, güncel olarak İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında, teknoloji ayrımcılığının altını çizerek, "Filistin sosyal medyada 'terörle' eşleştirildiği için yapay zeka ve algoritmalar, bunun gibi 'kötü' tanımlanan kavramları daha az göstermeye meyilli." dedi ve sosyal medyada erişimi kısıtlanan Filistin bayrağı yerine karpuz sembolü kullanılması örneğini verdi.
Fotoğraf: Meta kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg
“Filistinli aktivistlerin barışçıl içerikleri bile algoritmalar tarafından kısıtlanıyor,” diyen Kaya, “Meta tarafından Filistinli kullanıcılar ve Filistin bayrağı içeren profiller 'terörist' olarak etiketlendi ve bu hesaplar ya kapatıldı ya da engellendi. 19 Ekim 2023'te Meta, bunu kabul edip özür diledi ancak ayrımcılık hala sürüyor.” diye konuştu.
Algoritmaların ayrımcılık sebeplerini dört kategoriye ayıran Kaya, bunların "algoritmaların kendi öğrenme süreçleri", "insan, veri ve şirket kaynaklı sebepler” olduğunu belirtti.
TikTok'un da "özellikle politik eleştirel ve sert dilli içerikler"e çok daha fazla ve gözle görülür biçimde gölgeleme ve sansür uyguladığını söyleyen Kaya, "Teknoloji cis-hetero beyaz bir erkek ve bu tanımlamaların dışında kalanlar tamamen ayrımcılığa maruz kalıyor." ifadelerini kullandı.
Kaya, atölyenin sonunda “Neler yapabiliriz?” sorusunun cevabına katılımcılarla birlikte cevap arayarak, “teknolojik bilinç ve okur-yazarlık seviyesinin artması” gerektiğini belirtti. Atölye soru cevap bölümüyle sona erdi.
Asmin Ayçe İdil Kaya kimdir?
Asmin Ayçe İdil Kaya, bilgi üretimi ve yapay zeka alanında ayrımcılıkları araştırmakta ve freelance olarak gazetecilik yapmaktadır. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünde yaptı; yüksek lisans eğitimini çift diplomalı GEMMA programında, University of Lodz ve University of Granada’da, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları alanında tamamladı. Yüksek lisans tezinde ‘Yapay Zeka’da Kesişimsel Ayrımcılık: Türkiye Konteksti’ konusunu çalıştı.
Bu süreçte Türkiye’deki dezavantajlı kadın gruplarının nefret söylemine maruz kalması ile ilgili çalışmaya başladı. Sıfır Ayrımcılık Derneği’nden aldığı fon desteği ile Roman kadınların pandemideki sosyo-ekonomik durumları ile ilgili belgesel projesi gerçekleştirdi. Yakın zamanda SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği‘nde, “Yükselt SES’ini!” podcast projesinde teknik asistanlık ve video editörlüğü yaptı.
Ali İsmail Korkmaz Vakfı hakkında
Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi Ali İsmail Korkmaz (19), Gezi Direnişi sırasında polis-esnaf iş birliğiyle dövülerek katledildi.
2 Haziran 2013'te darp edildikten sonra gittiği hastanede tedavi göremeyen, ilk tıbbi müdahaleyi ancak 20 saat sonra alabilen ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Ali İsmail Korkmaz, 38 gün boyunca komada kaldıktan sonra 10 Temmuz 2013'te hayatını kaybetti.
Ali İsmail; 2011 yılında, yani henüz 17 yaşındayken, “Toplum için Gençlik” isimli bir hareket başlatmış ve arkadaşlarını da örgütleyerek bu kapsamda birçok etkinlik yapmıştı.
“Düşlerinde Özgür Dünya” olan Ali İsmail, yaptıklarının sebebini şu şekilde ifade etmişti; “Bu yazıları yazma amacım, sadece kendi kafamda toparlayıp, bu ekibi, gerçekten toplum için çalışan gençleri, bir yerlere vardırmak, ekibi resmiyete dökmek ve tanınmak istememdi.”
Ali İsmail'in ailesi, bu hayalleri bir vasiyet olarak gördüğünü belirterek onun "yarım kalan düşlerini hayata geçirmek" için Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nı kurdu.
(DS)