* Haberin fotoğraflarına ulaşmak için tıklayın.
TEKEL işçisi hükümet dışında pek çok kesimin desteğini arkasına aldı. Çeşitli siyasal partilere mensup milletvekilleri ara sıra uğruyorlar Türk-iş genel merkezi çevresindeki direniş çadırlarına. Parlamentoda temsil edilmeyen sol partilerin mensupları ise 24 saat bölgede TEKEL işçilerine destek veriyor, bedelsiz çay, yemek dağıtarak, işçilerin günlük ihtiyaçlarını ellerinden geldiğince karşılama gayreti içinde... Onlar da kendi direniş çadırlarında yaşıyorlar.
"Bar emekçileri"nden direnişe selam
Dün de sözünü etmiştim, esnaf da elinden geleni yapıyor. Esnafın ve mahallelinin işçiye verdiği desteği pankartlarda da görmek mümkün. Pek çok pankart arasından birisi gerçekten çok dikkat çekici. Üzerinde şöyle yazıyor: "İki elin nesi var, TEKEL'in sesi var. Direnişiniz onurumuzdur. Sakarya bar emekçileri". ,
Ankara gece hayatının önemli mekanı Sakarya Caddesindeki bar ve restoranların çalışanlarından anlamlı bir jest bu. TEKEL direnişi, onurlu halk kitlelerine Türkiye'de uzun bir zaman sonra yeniden işçi sınıfının hak arayışı için mücadeleyi yükseltebileceğini hatırlattı kısacası. TEKEL işçileri "Direne direne kazanacağız" derken, halkın astığı pankartlar da "Ya hep beraber, ya hiç birimiz" mesajı veriyor, hükümete "ayağını denk al" diyor kısacası.
Güven bunalımı
AKP güçlü bir direnişle karşı karşıya. Bu nedene sendikacıların başbakanla perşembe akşamı yaptıkları görüşme yeni bir umut ışığı oldu işçiler açısından. Ancak temkinli konuşuyor mikrofon uzattığımız işçiler. Hükümet kanadına duydukları güvensizliğin bir sonucu bu. Günün belki de en önemli gelişmelerinden bir tanesi bugün (29 Ocak Cuma) eski sözleşmelerin fesh edilip, işçilerin 4-C statüsüne geçirilmelerinin ertelenmesiydi. Kıdem tazminatlarının da bankalara yatırılması gerekiyordu bu durumda, o da ertelendi. "Belki iyi bir şeyler olabilir" diyor işçiler, başbakana pek güvenleri olmasa da... Direnen işçilerden Mustafa Eker, "Bu şimdilik olumlu bir gelişme. Pazartesine kadar bekleyeceğiz. Tazminatların yatmaması bizde özlük haklarımızla bir başka kamu kurumuna geçecekmişiz gibi bir düşünce yarattı" diyor.
Başbakan işçiyi aşağılıyor
İşçiler, başbakan ve maliye bakanının sözleri ile kendilerini aşağıladığını söylüyor. En çok buna içerliyorlar. 45 yaşındaki 21 yıllık işçi Cemal Yurdakul, "Biz kimseden merhamet dilemeye gelmedik, biz kazanılmış haklarımızı korumak istiyoruz. Şu anda bizim istediğimiz tek şey şu: SEKA'da, Karayoları'nda ne yapıldıysa biz de o yapılsın. Kapatılan bu iş yerlerindeki işçiler özlük haklarıyla beraber başka kurumlara geçtiler. SEKA işçileri belediyeye geçirildi, Karayolları işçileri özel idarelere.
Geçmiş örnekleri sayıp Erdoğan'ın bunları niye akıl etmediğine şaşıyorlar. Sonra da "Geçmişini unutma" diyorlar eski bir fotoğrafı gösterip. Fotoğrafta Erdoğan, tahminimce İETT'de çalışırken, üzerinde "Grev gözcüsü" yazan önlük ile görülüyor... Ancak insan belli ki güce kavuşunca dünü çok çabuk unutuyor.
İşçi Cemal Yurdakul, başbakana sitem ediyor: Tekel işçisi şov yapıyor diyor başbakan. Şov yapanlar, elektriği suyu olmayan köylere çamaşır makinesi gönderen, doğalgazlı binalara kamyon kamyon kömür götürenlerdir. İdeolojik olmakla eleştiriyor bizi başbakan. Senin ideolojin kamu malını satmak, özelleştirmek, bizimkisi halkın malına sahip çıkmak, tabii ki bu da bizim ideolojimiz...
İşçi 4-C'yi tamamen reddediyor
Yine Tokat'tan Hasan Al ile konuşuyoruz bu kez. "Görüşmelere fazla umut da bağlamadık, başbakanın ne yapacağı belli değil" diyor. Erdoğan'a güvenmiyor. "4-c bizi köleliğe mahkum etmek için hazırlanan bir statü. Benim 3 çocuğum var, biri üniversitede, biri lisede, öteki ortaokulda okuyan. Maaşlarımız düşürülünce onları nasıl okutmaya devam edeceğiz. Bu nedenle 4-c'ye de geçmeyeceğim belki, işsiz kalacağım ama kabul etmeyeceğim o statüyü"
Karın yavaş yavaş eridiği direnişle canlanan sokaklarda yürüyorum. Sakarya Caddesi'nin çevresi bir çadır kenti andırıyor. Ancak başbakanın yol açacağı bir felaketi önlemek için kurdu işçiler bu kez o çadırları.
Yol beni bu kez Batmanlı işçilerin çadırının önüne götürüyor. Sokakta kurulan sobanın başında ısınmak için ben de oturuyorum, işçi Ferit Ergen'in yanına. Ona göre Türkiye'nin gerçek yüzünü ortaya çıkardı bu direniş. İnsanlar diyor ki, demek ki bu haklı bir mücadeledir bu karda kışta yaptığımız direnişe bakıldığında. Ve herkes destek sunmaya çalışıyoruz, biz çocuklarımızın, biz Türkiye'nin geleceğini garanti almaya çalışıyoruz. Çünkü eğer TEKEL direnişi başarısız olsaydı yarın öbür gün Şeker Fabrikaları'nın da başka kurumların da başına aynı şeyler gelebilir".
"Şimşek sermayenin adamı"
Son günlerde en çok Mehmet Şimşek'in "merhamet" sözüne kızıyor işçiler. Hislerini dışa vuruyorlar, Batmanlı Ferit Ergen şöyle söylüyor: "Düşünebiliyor musun? Koskoca bir maliye bakanı sosyal hukuk devletinin gereklerini yapması gerekirken , işsizlere iş yaratması gerekirken kalkıp merhamet diliyor. Kendisi de bir çelişki içerisinde, güneydoğulu olduğunu söylüyor sık sık ama bölgenin durumunu bilmiyor. Dışarıda yaşamışsın, sermayenin adamı olmuşsun. Biz ilkokul çocukları değiliz, her şeyin farkındayız, her şeyi görüyoruz, her şeyin bilincindeyiz, yapmayın etmeyin, bundan sonra artık kimseyi kandıramazsınız"
Bianet'te TEKEL direnişini ve açlık grevine katılan işçilerin yaşadıklarını yazmayı sürdüreceğiz...(MU/EÜ)
* Fotoğraf Ali Öz