TEKEL işçisi 50 gündür direniyor. Evinden çocuklarından, uzakta, kazanılmış haklarının Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti tarafından gasp edilmesinin önüne geçmek için direniyor. İşçiler hükümet ve sendika arasında uzlaşma sağlanamaması üzerine daha önce üç gün devam ettikleri açlık grevine devam etme kararı aldı. Açlık grevi, onlar için haklarını kaybetmemenin, çocuklarının yarınını garanti altına almanın tek yolu haline geldi. Başbakan ve bakanları, yaptıkları açıklamalarla işçiye başka çare bırakmadı.
Açlık ve gelecek
Manisa Saruhan'daki yaprak tütün işletmelerinden gelen işçilerden biri, Osman Söylemez. 17 yıldır çalıştığı TEKEL'e yönelik baskıların giderek arttığını, bunca yıllık emeğinin karşılığının hükümet tarafından yok sayıldığını söylüyor. Kendisini yönetenlerin yaptıklarına inanamıyor.
Daha önce açlık grevine başladığını hatırlatıyor, yeni açlık grevine hazırlanırken. "4-C'ye geçince zaten aç kalacağız" diyor, acı bir şaka gibi devam ediyor anlatmaya:
"Daha önceki açlık grevi hem bir alıştırma oldu bizim için, hem içeride arkadaşlarımızla açlığımızı paylaştık. Amacımız sonuç alınana kadar kalmaktı açlık grevinde. Ancak sendika genel başkanının ricasıyla o işi bitirdik, en çok da ölüm orucundaki arkadaşımızı düşündük. Ama inanın çok zor, Dört gün kaldık, açlık bir yandan, diğer yandan soğuk. Eğer sonuç alınamazsa yeniden gireceğiz, sendika açlık grevini üç gün ile sınırlamıştı ama bu kez öyle olmayacak. Bir sınırı olmayacak, sonuç alınıncaya kadar devam edeceğiz, açlık grevini ölüm oruçları takip edecek..."
175 işçi süresiz açlık grevinde
İşçi kararlı. Direnişe katılan TEKEL çalışanları eylemlerinin işçi sınıfının yarınına ışık tutacağını söylüyor. Batman çadırında daha önce de görüştüğümüz Ferit Ergen, hükümetin işçiyi tatmin edici bir yanıt vermediğini, açlık grevinin kaçınılmaz hale geldiğini anlatıyor:
"Türk-iş Genel Merkezi'nde 175 kişi girecek açlık grevine. Aslında hepimiz çok mücadele verdik içeride olabilmek için. Ancak yer sınırlı olduğundan sayıyı artıramadık. Bu nedenle, 175 kişinin dışındakiler de çadırlarında bir günlük açlık grevine başlıyor. Batman, Bafra Samsun, İzmir... Herkes kendi çadırında bir günlük açlık grevi yaparak içerideki eyleme destek olacak. Bir yandan da Türk-iş konfederasyonlar ile görüşüyor, işyerlerinde eylem kararı alınacak. Çadırdaki destek grevi bir gün sürecek, içerideki arkadaşların kaç gün kalacağı ise belli değil."
Batmanlı İşçi Çetin Tunç alıyor sözü bu kez. O açlık grevi için ismini yazdıran 175 kişiden biri. "Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanının kalkıp bizi aşağılamaya kalkması bizi üzüntüye boğuyor" deyip devam ediyor anlatmaya. Daha önce yaptıkları açlık grevini bıraktığı için pişman olduğunu belirtip yeniden başlayacağı greve getiriyor sözünü:
"Biz bir uzlaşma olabileceği düşüncesiyle daha önce başladığımız açlık grevine ara vermiştik. Ancak uzlaşma olmadı, bunun için de üzgünüz ve yeniden açlık grevine gireceğiz. Şu anda 8 bin 500 TEKEL işçisinin hayattan bir beklentisi, umudu kalmadı. Bu sayı haziran ayından sonra 11 bin 500'e çıkacak. Her aileden dört, beş kişi olduğu düşünülürse, geleceği belirsizliğe gömülen 50 binden fazla insandan söz ediyoruz. Eğer bu kadar insanı kapının önüne koyuyorlarsa hayattaki beklentimizi de alıp götürüyorlar."
İşçi hükümeti sorguluyor
Ardından hükümet yetkililerinin daha önceki sözleri geliyor aklına, işçi Tunç sorgulamaya başlıyor, uğradığı haksızlığın sebebini anlamaya çalışıyor:
"Devlet bu yıl 100 bin yeni memur ve işçi alacağını söylüyor, bizi çıkarıp boşalan kadrolara kendi yandaşlarını alacaklar. Biz devletten kazanılmış haklarımızın korunması dışında bir şey istemiyoruz ama devlet bu 8 bin 500 kişiden ne istiyor acaba? Biz burada çoluk çocuğumuzun hakları, onların geleceği için mücadele ediyoruz. Batman çadırında talasemi hastası kızı Mizgin'i kaybeden arkadaşımız Hüseyin Aslan da hayatta kalan ve aynı hastalıkla mücadele eden diğer çocuğu için girecek açlık grevine."
Doğum gününde açlık grevi
Yaklaşık iki aydır çocuklarından uzakta direnişini sürdüren kadın işçiler de açlık grevinde kararlı. Türk-iş Genel Merkezi'nde eylemine başlamadan hemen önce onlar da direnişin gerekçelerini anlatıyor. 41 yaşındaki Yıldız Gök TEKEL'deki işine Batman'daki işletmelerinde başlamış ama şu anda Adana yaprak tütün işletmesinde çalışıyor. Anlatıyor, sakin, kendinden emin:
"174 arkadaşımla beraber ben de gireceğim açlık grevine. Biliyorsunuz açlık grevi en son başvurulacak yol. Ancak artık yapabileceğimiz başka bir şey yok. İki çocuğum var ve kızım üniversiteye hazırlanıyor. Maalesef onların yanında olup destek vermemiz gerekirken çocuklarımızdan koparıp neler yaşatıyorlar bize! Biz zamlar, maaş farkları için değil, elimizden alınmak istenen kazanılmış haklarımız için mücadele ediyoruz. Bir sonuç alıncaya kadar da devam edeceğiz."
Sohbet sırasında bu ülkede hem kadın hem de işçi olmanın zorluklarına geliyor söz:
"Kadının çalışması çok zor bu ülkede. Hele doğuda kadın olmak apayrı bir zorluk. Biz işimizi kaybetmemek, çocuklarımızın arkasında durabilmek için nereye kadar giderse gitsin yapacağız açlık grevini. Kadın erkek ayrımı yapmadan hep beraber mücadelemizi vereceğiz. Önümüzdeki cumartesi doğum günüm ve o günü eylemlerde geçireceğim"
Zaman zaman "Bunu da mutlaka yazın" diye kesiyor sözlerini. Altını çizmek istedikleri var.
"Bakın biz 1989'da işe girdik. Yaşı gelen arkadaşlarımızı hemen emekli ettiler. Bizi ise ne emekli ediyorlar ne çalıştırıyorlar. Madem 4-C gibi bir niyetiniz var, bizi çalıştırmayacaksanız bari emeklilik haklarımızı verin. Yaş sınırını koymayın önümüze. Günü dolanları emekli ettiler, onların yaşı emekli olmaları için yeterliydi. 1989 girişliler, 5375 iş gününü doldurduktan sonra emekli olabiliyoruz. Benim şu anda 7 bini aşkın günüm var, emekli olamıyorum, önümüze yaşı koymuşlar çünkü..."
Hükümetin sadece kazanılmış haklarını değil, 4-C ile emeklilik hakkını da ellerinden aldığını ifade ediyor. Sesi kararlı çıkıyor: "50 gündür buradayız ama daha yeni gelmiş gibi mücadelemize devam edeceğiz".
TEKEL işçisinden tüm emek örgütlerine çağrı var
Ankara'da Türk-iş Genel Merkezi'nin önündeki çadırlarında yüzlerce işçi içeride açlık grevi yapanlardan biri olmak için kaç gündür adını listelere yazdırmaya çalışıyor. Tıpkı 34 yaşındaki işçi Mehmet Salih Şahin gibi:
"İçeride yeteri kadar yer olmadığı için ben o 175 kişiden birisi olamadım. Bunun için çok uğraştım ama olmadı. Ancak içeriden nasıl bir destek gerekirse o desteği vereceğiz tabii. Konfederasyonlar 4 Şubat günü bir günlük iş bırakma kararı aldılar. Bundan sonra desteğin artması gerekiyor..."
TEKEL işçisi kendinden sonrakiler, çocukları, bakmakla yükümlü olduğu anne ve babası için de yatıyor açlığa. Bugüne kadar sesini duymayan başbakana sesleniyor. Gerekirse ölmeyi bile göz önüne aldığını bağırıyor "suçumuz merhamet etmek" diyen bakanlara. İşçi neoliberal sömürüyü ortadan kaldırmak için, gelecekte işsizlik nedeniyle aç kalıp ölmemek için, çocukları için mücadeleye devam diyor. (MU/TK)