Anadolu'nun Sesi radyosu çalışanına, "Neden Tarkan çalmıyorsunuz" sorusu yöneltilerek, bu "delil" üzerinden radyonun örgüt bağlantısı kurulmaya çalışıldı!
Kamuoyuna "terör örgütü üyesi" olarak lanse edilen bu kişiler, gözaltına alınmalarına bir anlam veremiyorlar. İki gün boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını ve gözaltında hakarete, dayağa ve baskıya maruz kaldıklarını söyleyen 10 kişi, polis yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyorlar.
Açıklama yapmadılar
"Avrupa Birliği'ne (AB) uyum" ya da "demokratikleşme" adı altında yapılan onca düzenlemeye rağmen Türkiye, keyfi gözaltılara ve masumiyet karinesine aykırı bir biçimde vatandaşlarını suçlu göstermeye devam ediyor. Bu durumun son örneği geçtiğimiz günlerde, DHKP-C ile bağlantısı olduğu iddiasıyla İdil Kültür Merkezi, Tavır dergisi, Anadolu'nun Sesi radyosu, Grup Yorum ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği'nin (TAYAD) de aralarında bulunduğu 11 kurumun basılması ve çok sayıda kişinin gözaltına alınması sırasında yaşandı.
Taksim'in merkezinde bulunan bu kurumların "hücre evi", çalışanlarının ise "örgüt üyesi" olarak gösterildiği operasyon kapsamında gözaltına alınanlardan bir kısmı, hukuk ihlalinin belgesi niteliğinde, savcılığa dahi çıkartılmadan doğrudan serbest bırakıldılar.
Hak ihlalleri ile dolu olan operasyon kapsamında alınan ve daha sonra serbest bırakılan Tavır Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gamze Mimaroğlu, neden gözaltına alındığına ilişkin olarak herhangi bir açıklama yapılmadığını anlattı.
Gözaltında bulunduğu iki gün boyunca da bu konuda kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadığını belirten Mimaroğlu, Emniyet'te üst araması sırasında dayak yediğini söyledi. İfadesi alınmadan serbest bırakıldığını dile getiren Mimaroğlu, hangi gerekçe ile gözaltına alındığını hâlâ bilmiyor. Anadolu'nun Sesi radyosu çalışanı Devrim Koç'un gözaltına alınma nedeni ise kelimenin tam anlamıyla trajikomik. Çünkü Koç, polislerin tabiri ile "olay mahallinde" olduğu için gözaltına alınmış.
Tarkan sorusu
Koç, nasıl gözaltına alındığını şöyle anlatıyor: "Radyomuz İdil Kültür Merkezi ile aynı katta bulunuyor. Saat 08.00'de polis kültür merkezine geldi. Daha sonra radyoya gelerek arama yaptılar. Beni gözaltına almayacaklarını söylediler, ben de işimi yapmaya devam ettim. Hazırladığım haberleri tam yayına verecektim ki, 'Seni de gözaltına alıyoruz' dediler. Nedenini sorduğumda 'Çünkü olay mahallinde bulunuyorsun' dediler. Bunun üzerine ben de çalıştığım yerde olmamdan daha doğal ne olabilir dedim. Cevap vermediler ve saat 11.00 gibi beni de gözaltına aldılar."
Aynı trajikomik durumun emniyette de devam ettiğini belirten Koç, resmi olarak ifadesinin alınmadığını, ancak polislerin kendisine "Neden Tarkan çalmıyorsunuz" sorusunu yönelttiklerini kaydetti. Polislere, Tarkan da çaldıklarını söylemeleri üzerine, "Biz duymadık" yanıtını aldığını aktaran Koç, gülerek "Yani Tarkan çalıp çalmamamız üzerinden radyonun örgüt bağlantısını ortaya çıkarmaya çalıştılar" diye konuştu.
Su vermediler
Grup Yorum solisti Beril Güzel ile TAYAD üyesi Yurdum Ali Tokgöz de iki gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılanlardan. Emniyet'teki üst araması sırasında dayak yediğini söyleyen Tokgöz, kendisi ile birlikte gözaltına alınanlardan ikisinin Wernicke Korsakoff hastası olduğunu ve gözaltı süresince kendilerine su verilmediğini anlattı.
Beril Güzel de türkülerin susturulmak istenmesine tepki göstererek, polisin grubun bestelerine el koyduğunu ve hâlâ neden gözaltına alındıklarını bilmediklerini söyledi.
Gözaltına alınanlar DGM'ye sevk edildi
İstanbul'da 1 Nisan tarihinde demokratik kitle örgütleri, muhalif basın ve kültür merkezlerine düzenlenen polis operasyonlarında gözaltına alınan 39 kişiden 10'u Emniyet Müdürlüğü'nden serbest bırakılırken, 29'u ise dün Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) sevk edildi.
Dün sabah saat 09.00'da DGM'ye getirilen ve aralarında Avukat Behiç Aşçı ile Şadi Özpolat'ın da bulunduğu kişiler sağlık kontrolünden geçirildikten sonra savcı tarafından sorguya alındılar. Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki (DGM) sorgulama devam ederken, sosyalist basın kuruluşları ile kitle örgütü temsilcileri Beşiktaş'taki DGM önünde protesto eylemi yaptılar.
"Gözaltına alınanlar serbest bırakılsın", "AB, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), NATO bizi susturamaz", "Sosyalist basın susturulamaz" dövizleri açan grup, demokratik kurumların tek tek basılmasını, NATO zirvesi öncesi muhalif kesimin sesini boğma girişimi olarak değerlendirdi. Grup, alkış, zılgıt ve ıslıklarla ifade vermekte olan 29 kişiye destek verdi.
Bu arada, Genel-İş İstanbul bölge şubeleri ile Konut-İş ortak yazılı açıklama yaparak, gözaltıları kınadı.
Öte yandan, gözaltıların ardından hazırlanan polis fezlekesinde, bütün basın kuruluşlarında bulunan bilgisayar, disket, telefon kartı gibi dokümanlar, "ele geçirilen suç unsurları" olarak geçti. (EÖ/BB)