Fotoğraf: Evrensel
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın durumuna dikkat çekerek, taleplerinin karşılanması çağrısında bulundu.
İstanbul Barosu önünde gerçekleşen açıklamaya Koordinasyon bileşenlerinin yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüda Kaya, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık ile çok sayıda hukukçu ve yurttaş katıldı.
“Yargıtay adil yargılanma hakkını dikkate alsın”
Evrensel’de yer alan habere göre, Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu adına hazırlanan açıklamayı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan okudu.
Bugün tek çağrılarının "Ebru ve Aytaç'ı yaşatalım" olduğunu söyleyen Aslan, şunları dedi:
"Yargıtay’ı bir an önce karar vermeye ve adil yargılanma hakkının gereklerini dikkate almaya çağırıyoruz.
“Ebru ve Aytaç'ın tutulduğu hastanenin yönetici ve doktorlarını meslek etiğinin gereklerini hatırlamaya çağırıyoruz. Ebru ve Aytaç'ın sağlık raporlarını avukatlarından gizliyorsunuz. Bu suçtur. Sizin göreviniz bireyleri zorla müdahaleyle tehdit etmeyi değil, aksine insan onuruna sahip çıkmayı içerir.
“Buradan tüm kamuoyuna sesleniyoruz: Ebru ve Aytaç'ı kaybedersek sadece iki avukatı kaybetmeyeceğiz. Savunma mesleğinin özünü, onurumuzu, direnme gücümüzü kaybedeceğiz.
“Bu mesleğin gereği, adil yargılanma hakkının korunmasını mutlak olarak içerir. Bizler, bu bilinç ve inançla herkesi ama herkesi Ebru ve Aytaç'ı yaşatmaya çağırıyoruz."
Tanrıkulu: 12 Eylül’den daha kötü bir duvar
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Barosunun genel sekreteri olduğu 1986 yılında, Diyarbakır 5 No’lu Cezaevinde gerçekleşen ölüm oruçları döneminde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı’nın kendilerini gece yarısı evlerinden aldırarak, ölümün olmaması için aracı olarak koğuşlara götürüldüklerini anlattı ve şöyle devam etti:
“Şimdi o koşullardan daha kötü bir duvar var karşımızda. AKP’nin yarattığı duvar var.
“İki avukat arkadaşımız buradaki tüm arkadaşlarımızın tanıktır ki adil yargılanmadılar. Savunma hakları gözetilmedi. İtirafçı sanıkların beyanlarıyla hızla mahkum edildiler. İstinaf mahkemesi duruşma yapmadı. Yargıtay dosyayı bekletiyor.
“Ölüm orucuyla ölmek vicdani olarak en ağır yüktür. Hele insanların gözü önünde bunun gerçekleşmesine sessiz kalıyorsanız, bu vicdani yük sizi takip eder. O nedenle gelin inisiyatif kullanın. Hukuksal sorumluluklarınızı yerine getirin. Bu arkadaşların ölmemesi için bir adım atın.
“Bu iki genç arkadaşımız yaşasınlar. İstedikleri sadece adil yargılanmak. Buna ilişkin olarak güvence vermek çok zor değil. Bir adım atılırsa bizler güvencesi oluruz.”
Baydar-Ünsal: Ebru ve Aytaç’ı yaşatacağız
Ölüm orucundaki Avukat Aytaç Ünsal’ın yanında refakatçi olarak kalan eşi ve meslektaşı Didem Baydar Ünsal ise şunları dedi:
“Biz bu suça ortak olmayacağız. Bunu sessizlikle karşılamayacağız. Bugün bu ülkenin aydınları, hukukçuları Ebru ve Aytaç’ı yaşatacağız, yaşatacaksınız.
“Bugünlere nasıl geldiğimizi anlatmaya ne hacet. Bugün bu ülkede hukuktan azıcık anlayanlar nasıl bir hukuksuzlukla bugünlere geldiğimizi çok iyi biliyorlar.”
Baydar-Ünsal, eşinin tutulduğu Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde refakatçisi olarak kaldığı birkaç gün yaşananları da anlattı:
“O tecrit hücresinde sistematik işkenceye eşimle birlikte maruz kaldık. Orada bizi 24 saat izlediler.
“Bizi izlemekten o kadar utanmıyorlar ki, orada kaldığım ilk gece, refakatçisi olduğumu bildikleri halde ayrı bir koltukta uzanırken biz yattıktan iki saat sonra 10 jandarma, 1 başgardiyan içeriye baskın yapar gibi girdiler. Işığı açmamızı istediler. Halbuki ışık yanıyordu ve tuvaletin kapısı açıktı ve bizi çok net görüyorlardı. Onların zihniyeti, onların ahlakı işte bu kadar.”
TIKLAYIN - Aytaç Ünsal: Kapımın önünde döner yiyorlar
Ne olmuştu?
Ölüm orucu eylemi 230. gününe giren Timtik, Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde; 199 gündür ölüm orucunda olan Ünsal da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tutuluyor.
İki hastane de pandemi hastanesi.
Timtik ve Ünsal’ın tahliyesi için Anayasa Mahkemesine 10 Ağustos’ta başvuru yapıldı.
Başvuruda, “Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen raporlar gereğince tahliyeleri gerekirken haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunmaları ve tutuldukları hastane ortamında sağlık durumlarının daha da kötüye gitmesi hali de gözetildiğinde, tedbiren tahliye edilmesi için mahkemeye yazı yazılmasını talep ederiz” dendi.
AYM, ölüm orucunun kritik aşamasında olan iki avukatın sağlığının ciddi bir tehlikede olmadığına hükmederek başvuruyu reddetti.
AYM’nin 11 Ağustos tarihli kararında sağlık raporuna göre hapishanede kalamayacakları bilgisi de yer aldı: “İstanbul Adli Tıp Kurumu Raporu sonucuna göre, avukatlarda beslenme yetersizliğine bağlı genel durum bozukluğu ve kaşektik olduğunun tespit edildiği, halihazırda hastane şartlarında yatırılarak tıbbi takip ve tedavisinin sağlanması gerektiği, cezaevi şartlarında kalmasının sağlığı açısından uygun olmadığının belirtildiği…” (EKN)