Hakimler ve Savcılar Yüksel Kurulu'nun (HSYK), yargının iş yükünün azaltılması ile ilgili yaptığı çalışmalarda hakim ve savcıların, iş yükünü azaltmak ve işleyişi hızlandırmak için önerdiği bazı çözümler tartışma yarattı.
Radikal Gazetesi'nin ulaştığı "Yargıda Durum Analizi" isimli raporda, "Tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi halinde dava düşürülmeli," " Adli Tıp'tan cinsel suçlarla ilgili daha hızlı rapor alabilmek için 'beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı' araştırması yerine sadece 'beden sağlığının bozulup bozulmadığı'nın araştırılmalı," "15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli" gibi öneriler var.
"Hukuka aykırı öneriler"
Avukat Akın Atalay HSYK raporunu bianet'e yorumlarken, hakim ve savcılardan gelen bu tip önerilerin yargıdaki zihniyetin ortaya çıkması bakımından önemli olduğunu belirtti ve "Durumu yalnızca, 'korkunç' sözcüğü karşılar" dedi.
"Buna 'sadece bir öneri' diye bakamayız. Bu önerilerde bulunan insanlar karar verici makamında. Burada, hakimin önüne bir tecavüz dosyası geldiğinde takdir hakkını nasıl kullanacağının ip uçlarını görüyoruz."
"Bu tamamen kadını yok sayan bir bakış açısı; kadının tecavüzden sadece bedensel olarak zarar göreceğini varsayan bir zihniyet, hukukun en temel ilkelerinden biri olan kişiliğin manevi haklarının korunması ilkesini dahi özümseyememiştir. Bu görüş, yasalaşsa bile hukuka açıkça aykırı olacaktır."
"15 yaşında çocuk rızaen ilişkiye giremez"
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi eski üyesi Avukat Hatice Uçum ise, raporu bir hukuk skandalı olarak değerlendirdi.
"Özetle, bazı hakim ve savcılar, yargılama sürecini kısaltmak, yargının yükünü azaltmak için şiddete, cinsel saldırıya uğrayan kadın ve çocuklardan fedakârlık yapmalarını istiyorlar. Bu bir hukuk skandalı."
Tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsü ile evlenmek zorunda bırakılmasının "insanlık suçu" olduğunu hatırlatan Uçum, "Uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve Medeni Kanuna aykırı bir uygulama üzerinden 'cezasızlık' önerisi vermek, zaten geri olan mevcut yasal düzenlemelerin bile gerisinde kalındığının göstergesidir" dedi.
15 yaşındaki çocuğun kanuna göre "rızaen" cinsel ilişkiye giremeyeceğini belirten Uçum, "Çocuk Koruma Kanunu'nun üçüncü maddesinde 'çocuk' tanımı vardır: 'Daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişi çocuktur.' Bu bağlamda korunma ihtiyacı olan çocuk, 'bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen...' olarak tanımlanmıştır."
"Yani, 18 yaşın altındaki çocuğun bedeni üzerinde bilinçli bir tasarrufu olamaz. Cinsel istismara uğrayan her çocuğun korunma ihtiyacının olduğu, yasal düzenlemenin lafzından ve ruhundan anlaşılır. Bu durumda ceza indirimi önerisi, çocuğu göz ardı etmek demek oluyor." (IC)