“Dinsiz kimse- Müslüman olmayan kimse- Merhametsiz, acımasız-İnatçı”
Türk Dil Kurumu “gavur” kelimesini böyle tanımlıyor.
Kelime, Numan Kurtulmuş’un “Bizim için bağımsızlık gavura 'gavur' diyerek karşısına dikilebilmektir” cümlesiyle gündemde. Kurtulmuş, nefret suçu ve ırkçılık eleştirilerine “Ben ‘gavur’ diyerek gayrimüslimleri kastetmemiştim” yanıtı verdi.
Medyada Nefret Söylemi kitabının editörü Mahmut Çınar, bianet'e yaptığı değerlendirmede Kurtulmuş'un Müslüman olmayanları ima etmemiş olabilir mi sorusuna "mümkün" yanıtı veriyor ama ekliyor:
"TDK'nın da kullandığı biçimde 'merhametsiz, acımasız' anlamında kullanabiliyor olmasının arkasında mutlak, ancak belki kimi zaman gizli bir 'Müslüman olmayan nefreti'nin izlerini görebiliyoruz."
Kurtulmuş hakkında ırkçılık ve ayrımcılık suçlamasıyla yarın suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Avukat Eren Keskin, Kurtulmuş'un sözleriyle ilgili "çok açık şekilde ayrımcılık suçu anlamına geliyor" diyor.
Devleti temsil edenlerin bu kelimeyi kullanmasının Müslüman olmayan kimliklerin kendilerini daha da güvencesiz hissetmelerine neden olacağında dikkat çekiyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Garo Paylan verdiği soru önergesiyle Kurtulmuş’a “gavur” kelimesiyle Türkiye’nin Müslüman olmayan halklarını aşağıladığını düşünüp düşünmediğini sordu.
Çınar: "Müslüman olmayan nefreti"
Mahmut Çınar, nefret söyleminin olduğunu iddia edebilmek için mutlaka net olarak bir kimliğe doğrudan saldırı gerekmediğini söylüyor.
"O kimlik ile, o toplum ile, o kültür ile ilgili atfedilen, varsayılan algıların, ön ve kalıp yargıların bir ifadeyle taşınması, o ifadenin nefret söylemi olarak tanımlanması için yeterlidir.
“Kurtulmuş, ‘gavur’ derken gerçekten de Müslüman olmayanları ima etmemiş olabilir mi? Bu mümkün. Ancak bu sözcüğü, TDK'nın da kullandığı biçimde ‘merhametsiz, acımasız’ anlamında kullanabiliyor olmasının arkasında mutlak, ancak belki kimi zaman gizli bir ‘Müslüman olmayan nefreti’nin izlerini görebiliyoruz.
“Nefret söylemi, tam da bu biçimde çıkıyor ortaya. Farsça, ‘gabr’, yani Müslüman olmayan sözcüğünün zamanla ‘kafir’e oradan da ‘gavur’a dönüştüğünü unutmamamız gerekiyor. Gavur sözcüğünün zaman içerisinde, ‘başka dinden olan’ dışında aldığı anlamların tamamı, kendi dini dışında olanla ilgili kötücül önyargılarıdır.
"Bunu, başka sözcükler, başka ifade biçimleriyle ilgili de görüyoruz. Örneğin, hırsızlık alışkanlığı ya da benzeri kötü özellikler atfettiği kişiye ‘çingene’ diyen biri de, ‘Ben Romanları kastetmiyorum’ diyerek savunmaya çalışabilir kendisini. Oysa ‘çingene’ derken atfettiği kötü özelliklerin tümü, Çingene halkıyla ilgili tarihsel önyargılardan doğar. Dolayısıyla, bir sözcüğü, hem anlamı hem de içerdiği bağlamlar dışında düşünmek gerekiyor."
"Nefret söyleminin faili iktidar, güç, devlet"
Çınar, "gavur" kelimesinin tarihsel değerlendirmesine şöyle değindi:
“Gavur’ meselesi, bizde Islahat Fermanı'ndan bu yana bir tür aşağılık kompleksiyle ilişkilidir. Fermanla birlikte Müslüman olmayan halklarla ilgili ifadelerde, esasen bu anlama gelen ancak zaman içerisinde olumsuz özelliklerle donanmış ‘gavur', ‘kafir’ gibi sözcükler kullanmak, onları bu biçimde tanımlamak ‘yasak’ hale gelmiştir. Osmanlı'nın, Osmanlı iradesinin, Osmanlı aklının Batı kaynaklı baskılarla ‘kısıtlanması’ olarak okunan bu ferman ve devamındaki gelişmeler, Türkiye'de muhafazakarların bir türlü içlerine sindiremediği bir gizli bir travmaya dönüşmüştür.
“Kurtulmuş'un hiç yoktan ortaya çıkmış gibi görünen bu çıkışının arkasında böyle bir ortak bilinçaltını görmek gerekiyor. ‘Bağımsızlık’ algısı, muhafazakar siyaset için 19. yüzyıl öncesinin Avrupa'nın bir kısmına, Ortadoğu'ya hükmeden Osmanlısından başka bir anlam taşımıyor aslında. Bu bağlamda Cumhuriyet'le ilgili şüphelerinin arkasında da, Batı kaynaklı, Batı bağımlı ve Batı paradigmasında bir sistem olduğunu düşünmeleri yatıyor.
“Başbakan Yardımcısı konumundaki birinin nefret söylemi üretmesi, artık şaşırdığımız bir şey değil. Aksine, defalarca dile getirdiğimiz üzere, nefret söylemi esasen siyasi bir olgu, siyasi bir stratejidir ve hemen her yerde olduğu gibi Türkiye'de de nefret söyleminin esas faili iktidar, güç, devlettir."
Keskin: Çok açık şekilde ayrımcılık suçu
Eren Keskin TDK tanımını hatırlatarak "gavur" kelimesiyle ilgili "Yıllardır da coğrafyamızda 'Müslüman olmayan' ya da 'dinsiz' anlamına kullanılır" dedi.
“Padişah fermanının yasakladığı bir kavramı kullanarak bunun suç olmadığını, gavur sözcüğünün Müslüman olmayanları kastetmediğin söylemek akıl dışı.
“Özelikle Avrupa ve Amerika ile son yaşanan sıkıntılar karşısında bilerek söylenen bir söz olduğunu düşünüyoruz. Bize göre, çok açık şekilde ayrımcılık suçu anlamına geliyor.
“Bizim coğrafyamızda, Müslüman olmayan tüm kimlikler zaten kendilerini güvencesiz hissediyorlar. Bu sözcüğün devleti temsil edenler tarafından bu kadar rahat söylenmesi her şeyden önce onların kendilerini daha da güvencesiz hissetmelerine neden olacak.”
Paylan’dan üç soru
Garo Paylan, Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu üç soruyu sordu:
* TDK’ya göre “1. Dinsiz kimse”, “2. Müslüman olmayan kimse” anlamlarına; dilbilimci Sevan Nişanyan’ın sözlüğüne göre “1. Zerdüşt dinine mensup, ateşperest”, “2. Müslüman olmayan, kafir” anlamlarına gelen, ayrıca birçok atasözü ve deyimde pejoratif bir anlamı olan ve halk arasında da kötüleyici, aşağılayıcı bir şekilde kullanılan “gavur” kelimesiyle, benim de üyesi olduğum Hıristiyan toplumunu ve Türkiye’nin Müslüman olmayan halklarını aşağıladığınızı düşünüyor musunuz?
* Nefret söylemi, “belirli bir grubu ya da kişiyi, ırk, cinsiyet, yaş, ulus, din ya da cinsel yönelim gibi konularda aşağılar veya tehdit eder tarzda konuşma” olarak tanımlandığından, ifadelerinizin nefret söylemi içerdiğini düşünüyor musunuz?
* Bu tür söylemlerin nefret suçlarına dönüştüğünü göz önünde bulundurarak, söyleminizin, nefret suçlarına yol açabileceğini düşünüyor musunuz?
Kurtulmuş ne dedi?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 3 Aralık’ta Kastamonu'da düzenlenen AKP Yerel Yönetimler 3. Bölge İstişare ve Değerlendirme Toplantısında “Bizim için bağımsızlık gavura 'gavur' diyerek karşısına dikilebilmektir” dedi.
“Biz, bu millet, bu toprakların Müslümanları nasıl düşünürse öyle düşünüyoruz. Bizim bu bağımsızlık meselesini ciddiye almamız lazım. Bizim için bağımsızlık gavura 'gavur' diyerek karşısına dikilebilmektir. Çanakkale'de yoksa direnemezdik. Gavur, Gayri Müslime verilen isim değildir, bizim lügatimizde. Bizim lügatimizde gavur despota, zalime, insanlara karşı zulüm edene, emperyaliste verilen isimdir. Bu topraklarda iktisadi ve siyasi bağımsızlığımız için söylüyorum. Biz Alah'ı bir bilir, Allah'tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, diz çökmeyiz. Şimdi Türkiye bu istikamette yürüdükçe birilerinin telaşı bundandır."
Ahmet Hakan’ın “Ama bu yaptığınız nefret suçuna girer Numan Bey” başlıklı yazısının ardından verdiği yanıtta ise gayrimüslimleri kastetmediğini söyledi:
“Eşimin memleketinde ‘gavur hacı’ diye bir lakap var. Hacca gitmiş adama bile gavur deniyor. Neden deniyor? Çünkü adam zulmediyor.
“Siz bana “Müslüman zalime niye gâvur demiyorsunuz” diye soruyorsunuz ya... Anadolu demiş zaten. Biz de o anlamda diyoruz. Ben nefret suçu işleyecek, gayrimüslimlere ‘gavur’ diyecek biri değilim." (BK)