Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Konferans Salonu'nda dün akşam (Çarşamba) gerçekleştirilen ve 50'ye yakın gazetecinin katıldığı konferansta Avukat İlkiz, basın çalışanlarının Basın Kanunu'ndaki ağır para cezaları ile yeni TCK'daki hapis öngören düzenlemelere dikkat etmelerini istedi.
Er : Mesleki yabancılaşma iç tehdit
Konferans öncesinde açış konuşmasını yapan TGS İstanbul Şube Başkanı Ali Er, yabancılaşmanın meslekte bir iç tehdit olduğuna değinerek, bununla mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.
Er, "Mesleğin tepesindekilerle asıl unsur olan muhabirler arasındaki gelir uçurumu meslekte bir kast oluşumuna işaret ediyor. Bu tablo içerisinde de sendika küçük düşürülmeye çalışılıyor" dedi.
İlkiz : Çok paraya ihtiyacınız olacak
TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC'nin önceki başkanı Nail Güreli ve TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi'nin de dinleyici olarak katıldığı konferansta konuşan İlkiz, gazetecilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi imzalama gibi ihtiyaçlarının yanı sıra cezalar nedeniyle de "çok paraya ihtiyaç duyacaklarını" söyledi.
Yeni TCK'da basına hapis getiren düzenlemelerin çokluğuna dikkat çeken İlkiz, "Kişiler arası telefon kayıtlarının dinlenmesi", "Kişiler arası konuşmaların dinlenmesi ve kaydedilmesi" ve "özel hayatın gizliliğini ihlal" başlıklı TCK'nın 132, 133 ve 134. maddelerinin Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ndeki istisnalar ile bağdaşmadığını anlattı.
TGC'nin yayımladığı bildirgede, "Gazeteci suça ulaşmaya çalışıyorsa, toplumu ilgilendiren konuları araştırıyorsa, halkın yanılması veya yanıltılmasını engellemeye çalışıyorsa özel hayatın gizliliği konusunda görev yapabilir" deniyor.
Gazeteci Sucu'ya 20 milyar ceza tebligatı
Şimdiden Basın Kanunu'nun "yargıyı etkileme" başlıklı 19. maddesinden işlemler yapıldığına dikkat çeken İlkiz, "Cumhuriyet" gazetesi yazı işleri müdürü Mehmet Sucu'ya işkence haberinden dolayı 20 milyar lira ön ödeme tebligatı yapıldığını bildirdi.
TCK'daki düzenlemelere örnekler veren İlkiz, 84. maddenin "intihara azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme" iddiasıyla habercilerin intihar gerçekleşirse 4 ile 10 yıl arasında hapis cezasıyla yargılanabileceğini, aynı suça Basın Kanunu'nda "cinsel saldırı" başlığı altında yer verildiğine ve 1 ile 20 milyar lira para cezası öngörüldüğünü belirtti.
"Dinleme, kayda alma, yayımlama ayrı suçlar"
TCK 124. maddedeki "haberleşmenin engellenmesi" ile ilgili düzenlemenin basın yayın fiillerini koruma amacıyla konulduğunu açıklayan İlkiz, basın-yayın yoluyla bir kişi ile ilgili yakıştırmanın dahi 125. maddede tanımlı "hakaret ve sövme" kapsamına gireceğine dikkat çekti.
Örnek veren İlkiz, Sermaye Piyasaları Kurulu veya Radyo Televizyon Üst Kurulu gibi kurulların bir üyesi ile ilgili yapılan eleştiri veya yakıştırmanın kurulun kendisine yapılmış sayılacağı konusunda uyarıda bulundu.
132. maddede, telefon kayıtlarının dinlenmesi yoluyla "haberleşmenin gizliliğinin ihlal" edilmesinin 6 ay ile 2 yıl arasında hapisle cezalandırıldığını kaydeden İlkiz, aynı maddede konuşmaların kaydedilmesinin 1 ile 3 yıl arasında hapis, yine aynı maddede içeriğin yayımlanmasının yarı oranda artırım öngördüğünü ifade etti.
133. maddede "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" başlığıyla "alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinlenmesi ve bir ses alma cihazı ile kaydedilmesine" iki aydan altı aya kadar hapis cezası verildiğini belirten İlkiz, basını aynı maddedeki "Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan kaydedilmesine altı aya kadar hapis veya adlî para cezası" verilmesi konusunda da uyardı.
Basın için özel artırım
164. maddede "şirket ve kooperatifler hakkında yanlış bilgi yayma" suçundan yanlış bilgi veren kişi ile birlikte gazetecinin de yargılanabileceğini açıklayan hukukçu İlkiz, "Kamu Barışına Karşı Suçlar" olarak tanımlanan "Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit" (213. madde), "Suç işlemeye tahrik" (214. madde), "Suçu ve suçluyu övme" (215. madde), "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" (216. madde) ve "Kanunlara uymamaya tahrik" (217. madde) suçları için basın için yarı oranda bir ceza artırımı getirildiğini söyledi.
İlkiz, 226. maddedeki "Genel ahlak ve müstehcen yayın", 237. maddedeki "Fiyatları etkileme", 267. maddedeki "iftira" düzenlemelerinin de basın için soruna yol açabileceğini ifade etti.
285. maddede "Gizliliğin ihlâli" başlığıyla "Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl edilmesinin bir yıldan üç yıla kadar hapis" verildiğini, kapalı celsenin ihlaline aynı cezanın verildiği, basın için de yarıya oranda bir artırım getirildiğini söyledi.
Mahkemede "Ses veya görüntülerin kayda alınması"nı cezalandıran 286.maddeye göre, "Soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişi, altı aya kadar hapis cezası ile" cezalandırılıyor.
Basın Kanunu yetmedi 288. maddede de var
288. maddedeki "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" başlıklı düzenlemeye dikkat çeken İlkiz, "soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi"nin, altı aydan üç yıla kadar hapisle cezalandırılabileceğini, aynı suçun Basın Kanunu'nun 19. maddesinde 2 ile 50 milyar lira arasında para cezasıyla cezalandırıldığını bildirdi.
299. maddede, "Cumhurbaşkanı'na hakaret"in cezalandırıldığını söyleyen İlkiz, "Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" başlıklı 301. maddenin eski yasadaki 159. madde olduğunu, bu maddede, "AB ve kamuoyu tepki gösterir" diye önceki yasadaki "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" ifadesinin korunduğunu açıkladı.
"Milli Yarar" gerekçesi Bakanlık kitabında yok
305. maddedeki "Temel Milli Yararlara Karşı Hareket" düzenlemesinin gerekçesine dikkat çeken İlkiz, madde gerekçesinde yer alan "KKTC'deki Türk askerinin çekilmesi veya Ermeni Soykırımı'nın tanınmasının savunulması" ifadelerinin Adalet Bakanlığı'nın Ekim 2004'te yayımladığı kitabından çıkarıldığını ifade etti.
Habercilerin duruşma salonların görüntü alma ve kayıt alma gibi kıta Avrupası'nda bulunmayan bir hakkı bugüne kadar kullandıklarını hatırlatan İlkiz, zaman zaman kötüye kullanılan bu haktan bundan böyle yararlanılamayacağını, duruşmalarda ancak not tutulabileceğini ve ressam bulundurulabileceğini bildirdi. (EÖ/YS)