İktidarın ‘dezenformasyon yasası’ olarak adlandırdığı, kamuoyunda ise ‘sansür yasası’ olarak bilinen 40 maddelik kanun teklifinin 29. maddesi Meclis’ten geçti.
Dezenformasyonu düzenleyen madde Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi.
Düzenleme Türk Ceza Kanunu’na (TCK) "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu ekliyor. Bu kapsamda "Endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya" yönelik yayın yapanlar 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.
Özer: Toplumun sesini kesmeyi amaçlıyor
Görüşmeler sırasında CHP antalya Milletvekili Aydın Özer söz aldı. Kısa bir konuşma yapan Özer şunları söyledi:
Yönetenlerin yanlışlarının görülmesini, yalanlarının duyulmasını, hukuksuz işlerin bilinmesini engelleyecek olan, toplumun sesini kesmesini ve muhalefet etmesini önlemeyi amaçlayan olmaz olası bu sansür yasa teklifini lanetliyorum.
Bu antidemokratik yasa teklifini canhıraş geçirmeye çalışan AKP ve MHP'nin tek istediği, belli ki gadasını alacağı, 'canım benim' diyeceği bir basın yaratmak. Çünkü ancak gadası alınan bir basınla vatan hainlikleri ortaya çıkmaz, ancak 'canım benim' diye sevilen bir basının kullanılmasıyla halk köle hâline getirilir.
Bu ülke, bu toplum böyle bir yasayı hak etmiyor. Bu yasa, Anayasa'yı hiçe saymaktır. Bu yasa sansür yasasıdır. Bu yasaya evet demek vicdansızlıktır.
Oluç: Eleştirdiğimiz noktalar AB raporunda
Görüşmeler sırasında HDP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç söz aldı. Oluç şöyle konuştu:
Kızıyorsunuz ‘sansür yasası’ deyince ama bunun 3 tane temel gerekçesi var. Bu yasayla ilgili kaygılarımız var. Bunlardan birincisi, ifade ve düşünce özgürlüğü konusunda gerekli hassasiyeti ve özeni göstermiyor olması yani bir engelleme içeriyor olması.
İkincisi, haber alma ve iletişim hakkı hakkında da gereken özeni göstermiyor olması ve engelleme maddeleri içermesi. Her ikisi de evrensel haklar olduğu için yapısal itirazlarımız var.
Üçüncü itirazsa, Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargı yok. Biliyoruz, bağımlı ve taraflı bir yargı mekanizması işliyor. Yürütmenin tahakkümü altında yargı ve bu yargının eline çok önemli imkânlar veriyor basınla ve medyayla ilgili olarak bu yasa teklifi. Şimdi, bunu biz söylüyoruz, bu, temel yaklaşımımız; tek tek maddeleri zaten kaç gündür tartışıyoruz.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde, hani Türkiye'nin de ve tabii, iktidarın da zaman zaman yaptığı açıklamalarla -inandırıcı olmasa da- üye olmaya çalıştığı Avrupa Birliği var ya Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye için 2022 Genişleme Paketi'ni ve ülke raporlarını açıkladı.
140 sayfalık Türkiye Raporu'nda şöyle şeyler söylüyor bu yasayla ilgili: ‘Türkiye, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel konularda gerilemenin sürdüğü bir dönem yaşıyor. AB müktesebatına uyum konusunda bir ilerleme yok.’
Yani bizim eleştirdiklerimizi işaret ediyor. ‘Demokratik gerileme devam ediyor.’ diyor. ‘Yargının muhalefet partili milletvekillerini sistematik bir şekilde hedef almaya devam ettiği görülüyor.’ diyor. Ben içinden parçalar seçerek söylüyorum. ‘Sivil toplum artan bir baskıyla karşı karşıya ve ifade, toplanma gibi haklarını sınırlamak durumunda kalıyor.’ diyor.
‘Özellikle sistemsel olarak yargı bağımsızlığı eksikliği ve hâkim savcılar üzerindeki usule aykırı baskıya ilişkin olmak üzere endişeler devam etmektedir.’ diyor. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının yarattığı sorunlardan söz ediyor. Devam ediyor: ‘Devlet kurumları tarafından uygulanan kısıtlayıcı tedbirler ve adli ve idari yollarla artan baskı, ifade özgürlüğünün kullanılmasını baltalamaya devam etmektedir.’ diyor.
‘Gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif politikacılar öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan ceza davaları ve mahkûmiyetler devam etmektedir.’ diyor. ‘Barışçıl gösteriler yasaklanmaktır ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı gözlenmektedir.’ diyor.
Şimdi, bunları niye anlatıyorum? İşte, bizim bu yasadaki esas itibarıyla temel itiraz noktalarımızın tamamı aslında Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin bu konularda ilerlemediğini, tam tersine gerilediğini ifade etmesinden dolayı. Bizim eleştirilerimiz ile Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nun eleştirilerindeki örtüşme aslında durumun vahametini gösteriyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz iktidara ama görmek istemiyor iktidar.
E, tabii Dışişleri Bakanlığı da ne yapıyor? Her sene yaptığı gibi yine bir açıklama yapıyor, efendim ‘İddialar mesnetsizdir.’ diyor Avrupa Birliği İlerleme Raporu hakkında. Bu şekilde de işte yasalar çıkartılıyor, durum ortada.
TIKLAYIN - TBB sansür yasasına karşı uyardı: Teklifinin yaratacağı tehlikeyi görüyoruz
TIKLAYIN - Gazeteciler 'dezenformasyon yasasına' neden karşı çıkıyor?
(HA)